Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde kullarını geceleyin uykularında kendilerinden geçirmek suretiyle öldürdüğünü beyan buyuruyor:
“Sizi geceleyin öldüren O’dur.” (En’âm: 60)
Ruh uyku halinde zâhirden bâtına geçer. İnsan uykuya daldığı zaman ölü gibi kendini kaybeder, şuur ve idrakine sahip olamaz. Çünkü uyku küçük ölümdür. O artık her haliyle Allah-u Teâlâ’nın kabza-i ilâhisindedir. Onu yeniden hayata döndürecek yegane kudret O’dur.
“Gündüzleyin ne yaptığınızı bilir.” (En’âm: 60)
O’nun ilminde hiçbir şey gözden kaçmaz. İster iyilik yapsın ister kötülük işlesin. O’nun katında hepsi bilinmektedir. İyilik yapanları mükâfatlandırır, kötülük yapanları cezalandırır.
“Sonra belirlenmiş süre tamamlansın (eceliniz gelsin) diye gündüzün sizi diriltir.” (En’âm: 60)
Uykudan uyanan insanlar tekrar hayata geçerler. Gün be gün bu deveran devam eder, tâ ki ömür tamamlanıncaya kadar. Nihayet Allah katında herkes için ayrı ayrı belirlenmiş olan ecel gelir, büyük ölüm gerçekleşir. Artık kaçmak için hiçbir sığınak yoktur.
“Sonra dönüşünüz O’nadır.” (En’âm: 60)
Büyük ölümden sonra dirilmek suretiyle varıp sığınılacak yegâne makam O’nun huzurudur..
“Sonra da O, yaptıklarınızı size haber verecektir.” (En’âm: 60)
İlk insandan son insana kadar dünyaya ne kadar insan gelip geçmişse; hepsini birden diriltecek, kabirlerinden çıkaracak, mahşere sevkedecek, hesaba çekerek mükâfat ve mücâzâtını verecektir.
Bu Âyet-i kerime ayrıca uykunun ölüme, uyanmanın da yeniden dirilip kalkmaya açık bir delilidir.
Bundan sonra Allah-u Teâlâ azamet ve ululuğunu beyan ederek şöyle buyurmaktadır:
“O, kullarının üzerinde yegâne kudret ve tasarruf sahibidir.” (En’âm: 61)
Yarattıklarını emir ve iradesi altında döndürür, her şeyde her hadisede azametini gösterir.
Bütün mahlukat O’nun kahhar olan hakimiyeti ve kudreti altındadır.
Allah-u Teâlâ büyük ölüm esnasında bedenlerdeki ruhları kabzetmek üzere vazifeli melekleri göndermek suretiyle ruhları alanın da, uyuma esnasında küçük ölüm ile ruhları alanın da kendisi olduğunu Âyet-i kerime’sinde beyan buyurmaktadır:
“Allah öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerin de uykuları esnasında ruhlarını alır.
Ölmelerine hükmettiği kimselerin ruhunu yanında tutar, diğerlerini belli bir süreye kadar (bedenlerine) gönderir.” (Zümer: 42)
İnsanlar uyanıkken de uykuda iken de Allah-u Teâlâ’nın murakabası altındadırlar.
Allah-u Teâlâ ömürleri tamam olmayıp ölmeyecek olanların ruhlarını alır, uyanıncaya kadar tutar, cesetlere bırakmaz sonra uyanırlar ve hayatları mukadder ecelleri gelinceye kadar devam eder.
Ömrü tamam olmuş, eceli gelmiş olanların ruhlarını ise tutar, bedenden alâkasını keser ve onlar bir daha uyanamazlar. Kıyamete kadar da bir daha o bedene dönüşü mümkün olmaz.
“Şüphesiz ki bunda iyi düşünen kimseler için öğütler ve ibretler vardır.” (Zümer: 42)
Ölürken ve uykuda iken ruhların alınmasında, bunların alıkonulmasında veya belli bir süreye kadar bırakılmasında, Allah-u Teâlâ’nın azametinin enginliğine, kıyametin ve haşrın gerçekleşeceğine pek büyük ve açık deliller vardır.
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh- den rivayet edildiğine göre, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif’lerinde şöyle buyurmuşlardır.
“Sizden biriniz yatağına yatacağı zaman yatağını silksin. Çünkü oraya neler girdiğini bilemez. Sonra şöyle duâ etsin:
Ey Rabb’im! Ancak senin isminle yanımı yatağa koydum ve ancak senin iradenle kaldırabilirim. Ey Rabb’im! Uykudayken ruhumu alırsan bana rahmetini ihsan et. Tekrar cesedime yollarsan sâlih kullarını muhafaza ettiğin gibi muhafaza buyur.” (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2147)