Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (121) - Yaklaşmalar Ancak İhlâslı İbadetlerle Kâimdir - Ömer Öngüt
Yaklaşmalar Ancak İhlâslı İbadetlerle Kâimdir
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (121)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Mayıs 2021

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (121)

 

Yaklaşmalar Ancak İhlâslı İbadetlerle Kâimdir:

“Hakikaten insan kendisini bilirse ve Hakk’ta fâni olursa, ne güzel bir hakikata vasıl olmuş olur.

Zira Hakk Celle ve Alâ Hazretleri melâikeleri dahi insanın nurundan, insandan murad Habib-i Ekrem’in nurundan halk etmiştir. Habib-i Ekrem’in nurunu ise kendi nurundan halketmiştir.

Bunu hiç unutmamalıyız. Niçin geldiğimizi, nereye gideceğimizi bilerek, tedarikimizi yapmalıyız. Bütün gaye Hakk’a vasıl olmaktır.

Bunlar da mertebe ve merhaleler iledir. İlm’el-yakîn, Ayn’el-yakîn, Hakk’al-yakîn ilimleri olduğu gibi; bu yolda Fenâfişşeyh, Fenâfirrasul, Fenâfillah gibi merhaleler vardır. Bunlar ancak kelimelerle arzediliyor. Hâlbuki her bir kelimenin muhakkak açılması lâzım ki esası anlaşılsın.

Yalnız şunu arzedelim ki; bu yaklaşmalar ancak ihlâslı ibadetlerle kâimdir. Gücümüzün yettiği kadarı ile ibadet etmeliyiz. Samimi ve ihlâslı olarak çok çok ibadet etmemiz lâzım ki, Hakk Celle ve Alâ Hazretleri bizi severse hıfz-ı himayeye alır. Hıfz-ı himayeye alınanlar ancak kurtulur. Kimse “Ben kurtuldum!” diyemez. Tutulmayanlar helâk olur. Ölü mesabesindedir. Ruhu ölmüş, bedeni geziyor, nefsi yaşıyor demektir.

Çok çok ihlâslı ibadet etmemiz lâzım ki Rabb’imiz bizi sevsin.”

“Hazret-i Allah’a yaklaşmaya vesile olan en kıymetli ibadetlerden birisi de namazdır.

Makbul namaz ise Hakk’tan gayrı olmayan namazdır. Biz insanlar gafil olduğumuz için, şeytan bizi bundan alıkoyuyor. Allah’ımız bize huzur huşu bahşetsin. O’ndan başkası bulunmayan namaz kılmak lütfunu bize nasip buyursun.

Şüphesiz ki zekât da hemen bunun peşisıra geliyor. Ebeveyne itaat da, hemen onun yanında yer alıyor.

Hazret-i Allah’ın bütün emirlerine riayet etmekle rızâsına nail oluruz inşallah.”

 

Onun İçin, Yemektense Yememek Daha Kârlı:

1975 yılında yeni teşekkül eden uzak bir mıntıkadaki bir ihvanın hanesine teşrif etmişlerdi.

O gece sohbetten sonra hemen dönmeyi arzu ettiler. Kardeşimiz de birer bardak çay ile, birer tabak pasta getirdi. Çayı içtiler; “Pastadan da buyursanız” denildiğinde; “Yağlarını bilmiyoruz!” buyurdular.

Kardeşimiz; “Pastayı kendimiz yaptık, vita sana kullanmıyoruz” dedi.

“O yağları kullanmayınca, zeytin yağı mı kullanıyorsunuz?” diye sordular.

Ayçiçek yağı kullandıklarını söyleyince şöyle devam ettiler:

“Çok iyi efendim, Rabb’imiz muhafaza buyursun. Çok güzel, rahat ettik şimdi. Ne güzel ne güzel...

Efendim, korunmamız lâzım. Elimizden geldiği kadar mücadele mücahede edelim ki, Rabb’imiz bizi korusun. Şüphesiz bu korunmamız, Hazret-i Allah’tan korktuğumuzdandır. Hazret-i Allah’tan korkanı Hazret-i Allah sever.

Bursa’dan gelirken bir yere uğramıştık, bir tek köfte yedik, oradan aldığımız zehirin acısını bir seneyi geçtiği halde çekiyoruz.

Çok çok büyük zarara mâl oldu. Geçen gün manevi defterleri karıştırırken meydana çıktı. Biliyorduk, fakat bizzat görmüş olduk. Onun için, yemektense yememek daha kârlı efendim.

Yani mevzu geldi de size bunu arzettik. Bir seneyi geçti, ondan çektiğimiz acı ve ısdırabı size tarif etmemize imkân yok.”

 

Nurlu Sözler Hikmetli Beyanlar:

“İstanbul’da bir ahbabımız vardı, Hüsnü Efendi, Allah rahmet eylesin o anlatmıştı.

İçki içen bir arkadaşı varmış, mahallenin hocası her rast gelişte ona nasihat edermiş. O da hep “Peki Hoca Efendi, peki Hoca Efendi.” dermiş.

Nihayet bir akşam yine onu sarhoş bulunca, nasihat etmek istemiş.

Bu sefer cevaben demiş ki:

“Hoca Efendi! Hazret-i Allah bir kula hidayet ederse, senin gibi olur. Kuldan kula gelecek olursa, benim gibi olur. Zahmet etme!..”

Hep Hakk’tan, hep Hakk’tan...

Halkta ne var ki ne gelsin.

Ne güzel söylemiş.”

Havuz başında sohbetleri sırasında bahçedeki çiçeklere bakıp şöyle buyurdular:

“Çiçekler ne güzel bakıyor değil mi efendim?

Hazret-i Allah’ın kudretini izhar ediyor. Hele gül!..

Hazret-i Allah güle verdiğini hiçbir çiçeğe vermemiştir. İzzetinden ve hüsn-ü ziynetinden halketmiştir onu.”

“Hastalık da rahmettir, fakat korunmak şart.”

“Külfet bize çok ağır gelir.”

“Külfet yapmamaya azimli olacağız. Başkası bize yük olmuş, çekmeye çalışacağız, fakat biz kimseye yük olmayacağız.”

“Bu sevginin içine menfaat girmeyecek.”

“Hakk yolda ah olmayacak.”

“Misafirlikte, konduğu zaman hiç ağırlık yapmayan tüy gibi olmak lâzımdır.”

“Hakk’ın kölesi olmak için, Hakk’ın sevgilisinin kölesi olmak icap eder.”


  Önceki Sonraki