Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Hakikat Dergisi 332.SAYI - Ömer Öngüt
332.SAYI, Mayıs 2021
Hakikat 332. Sayı

Bismillahirrahmanirrahim

“Allah-u zül-celâl vel-kemâl Hazretleri’ne; O’nun sevdiği ve beğendiği şekilde bitmez-tükenmez hamd-ü senâlar olsun.

Peygamberimiz Efendimiz’e, onun diğer peygamber kardeşlerine, hepsinin Âl ve Ashâb-ı kiram’ına, etbâına, ihsan duygusuyla kıyamete kadar onlara tâbi olup izinden gidenlere; sonsuzların sonsuzuna kadar salât-ü selâmlar olsun.”

 

Muhterem Okuyucularımız;

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime’sinde kullarına yakın olduğunu bildirerek, onları duâ ve niyaza, ibadet ve taate teşvik etmektedir:

“Resul’üm! Kullarım sana beni sorunca haber ver ki, ben onlara yakınım. Benden isteyenin, duâ ettiğinde duâsını kabul ederim.

Öyleyse onlar da benim davetime icabet etsinler, bana iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.” (Bakara: 186)

İnsanlar Allah-u Teâlâ’dan uzak olsalar da O bize bizden yakındır.

Kullarının gönülden yaptıkları duâ ve niyazlara icabet eder, kendisine yalvaranların isteklerini bol bol verir. Yegâne hacet kapısı O’nun kapısıdır.

Hazret-i Allah’ın en hoşlandığı şeyler mahviyet ve niyazdır. Mahviyet hiç olduğunu bilmesi, niyaz muhtaç olduğunu görmesidir.

Şâh-ı Nakşibend -kuddise sırruh- Hazretlerimiz:

“Beni fazilet kapısından iki şeyle aldılar:

Mahviyet ve niyaz.” buyurdular.

Mahviyet nedir?

Hiç olduğunu bilmek, azâmet-i ilâhinin karşısında yok olmaktır. Var olan O’dur, başka varlık kabul etmez.

Niyaz nedir?

Her şeyin O’nun olduğunu bilmek, her şeyi O’ndan istemek, O’na yalvarmak, muhtaçlığını hâlen izhar etmektir.

Kişinin istediği yalnız Hakk olursa dünya ve âhirette sultan olur. Aksi halde nefsine köle olur.

Bir mahlûk düşünün, hayatı boyunca ona “Ne istersin, ne istersin?” diye teklif ediliyor. O da sadece ve sadece Hâlîk’ını istiyor. Hazret-i Allah’ı tercih edenler işte bunlardır. Hazret-i Allah’ın da tercih ettiği bunlardır.

Biz hep istedik ama O’nu hiç istemedik. İsteyenlere istenilen verilir, fakat O katiyyen tecelli etmez. O’ndan gayrısını aklından geçirdin mi, senin istediğin onlar olmuş oluyor. O’nun ihsanı ile O’nu isteyeceksin. Biz neler neler istiyoruz değil mi?

Hayatı boyunca önüne ne getirilirse getirilsin, ne verilirse verilsin, hiçbirine bakmayıp yalnız O’nu tercih edenlere dilerse O tecelli eder.

Bir dilenci bir padişahın kendisine neler ihsan edeceğini bilemez. Herkes dilencidir.

Habib’inin ve sevdiklerinin yüzü suyu hürmetine Allah’ımız cümlemize lütfunu ihsan buyursun.

O lütufların başında iman, sonra kendisine muhabbet ve merbudiyet, Habib’ine itaat gelir.

İman-ı kâmil olmazsa, hıfz-u himaye edilmezse, daha doğrusu bu lütuf ona verilmezse, her verilen düşürülebilir.

İnsan hayatta hiçbir zaman kendi nefsine bir an güvenmemelidir. Güvendiği anda helâk olabilir. Bütün itimat Hazret-i Allah’a olmalıdır.

Bir niyaz halindeydik; “Dilenci olsana!..” dediler.

Bir dilenci ki; ihtiyacı olsun olmasın, karşıdakinden bir şey isterken merhametini tahrik etmek için, hâlini, kâlini, fiilini birbirine mutabık getiriyor da dileniyor. Halbuki verip vermeyeceği de belli değil. Verse kaç kuruş verecek?

Biz muhakkak fakir olduğumuz halde, Ganî olan sahibimize karşı niçin dilenci haline bürünemiyoruz? Emredercesine “Şunu ver, bunu ver!” diyoruz. Hâlimiz, kâlimiz, fiilimiz hiç de birbirini tutmuyor.

Şu iki duâyı şiar edinmişizdir:

“Allah’ım, ne dilenmem icap ettiğini ben bilmem, Habib’inin hürmetine ihsan et!”

Sığınmamız da böyledir.

“Allah’ım, nasıl ve ne şekilde sığınmam icap ettiğini Sen bilirsin, ben bilemem. Habib’inin yüzü suyu hürmetine Sana sığınıyorum.”

Çünkü bakıyorum ki, sığınmadan evvel beni muhafaza etmiş, ben istemeden evvel bana ihsan etmiş. “Muhafaza et, ihsan et” diyemiyorum. “İhsan eden Allah’ım, muhafaza eden Allah’ım!” diye hitap ediyorum.

Bu duâ bize çok mütevazı geliyor, bunda çok fayda buluyoruz. O’na O’nun için sığınmak icap ediyor.

•••

Bu ay içinde idrak edilecek olan “Kadir Gecenizi” ve “Ramazan-ı Şerif Bayramı”nızı tebrik eder, tüm İslâm âlemi’ne hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ederiz.

Baki esselâmü aleyküm, ve rahmetullah...


Başyazı ve Makaleler
Başyazı - Hakk'ın Dilencisi - Ömer Öngüt
Başyazı
İsmail Yavuz
Hakk'ın Dilencisi