Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
İSLÂM İLMİHALİ - Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (5) - Ömer Öngüt
Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (5)
İSLÂM İLMİHALİ
Dizi Yazı - İslâm İlmihali
1 Nisan 2021

 

İSLAM İLMİHALİ

Ölümün Hakikati Cenaze İşleri ve Berzah Hayatı (5)

 

Milletlerin Ölümü:

Devlet ve milletlerin de fertler gibi takdir edilmiş belli ömürleri vardır. Fertler doğduğu, büyüdüğü, ihtiyarladığı, sonunda da öldüğü gibi; devletler de kurulur, gelişir ve nihayet Allah-u Teâlâ’nın takdir ettiği gün gelince yıkılıp tarihe karışır. Fertler gibi, bunların da bazıları uzun ömürlü, bazıları ise kısa ömürlü olur.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde buyurur ki:

“Biz hiçbir memleketi yok etmedik ki, onun mutlaka bilinen bir yazısı olmasın.

Hiçbir millet ne süresini geçebilir, ne de ondan geri kalır.” (Hicr: 4-5)

Gerek arazisini yerin dibine geçirip batırmak, gerekse halkını yok etmek veya başka âfetlerle helâk edilen memleketlerin hiçbiri körü körüne, tesadüf olarak helâk edilmiş değildir.

Her biri Allah-u Teâlâ’nın hikmeti gereğince takdir edilip, Levh-i mahfuzda yazılmış şaşmaz yazısı gereğince helâk edilmişlerdir.

Binaenaleyh şimdiki küffar kavimler de kendileri için mukadder olan zaman gelince, bütün şevketlerine rağmen lâyık oldukları âkıbete kavuşmuş olacaklardır.

Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:

“Hiçbir millet ne süresinden ileri geçebilir, ne de geri kalabilir.” (Müminûn: 43)

İlâhi takdiri hiç kimse bozmaya kâdir değildir.

“Her ümmetin (hayatlarının son bulacağı) belirli bir eceli vardır.

Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne de öne geçebilirler.” (Yunus: 49) (Bakınız. A’râf: 34)

Onun her hükmü zamanında meydana gelir.

Ceza zamanı geldiğinde ise hiçbir surette tehir edilmez.

Allah-u Teâlâ diğer bir Âyet-i kerime’sinde zulümlerine rağmen kullarına bir zamana kadar ruhsat verdiğini, süre dolunca da bu ruhsatı ellerinden alacağını haber veriyor:

“Eğer Allah zulümleri yüzünden insanları cezalandırsaydı, yeryüzünde tek canlı bırakmazdı.

Fakat onları takdir edilen bir süreye kadar geciktirir. Süreleri dolunca da, ne bir an geri kalabilirler ne de ileri geçerler.” (Nahl: 61)

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’lerinde Yahudilerin yeryüzünde iki defa bozgunculuk yaptıklarını ve bunun karşılığı olarak da başlarına gelen felâketleri bir ibret numunesi olarak haber veriyor:

“İsrailoğullarına Kitap’da:

‘Siz yeryüzünde iki defa fesat çıkarıp bozgunculuk yapacak ve kibirlendikçe kibirleneceksiniz.’ diye bildirdik.

Birinci bozgunculuğunuzun ceza vakti gelince üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar memleketin her köşesini kontrollerine alacaklar, evlerin aralarına girip sizi araştıracaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir.

Bunun ardından sizi o istilâcılara tekrar galip getireceğiz.

Mallar ve oğullarla size yardım edecek, sayınızı artıracağız.” (İsrâ: 4-5-6)

“İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz o da kendinizedir.

İkinci bozgunculuğunuza karşı vaadedilen cezanın vakti erişince; yüzlerinizi kararta kararta kötülük yapmaları, önceden Mescid’e girdikleri gibi yine girmeleri, ele geçirdikleri yerleri harap etmeleri, mahvetmeleri için tekrar göndereceğiz.

Umulur ki Rabb’iniz size merhamet eder, acır. Eğer dönerseniz, biz de döneriz. Cehennemi kâfirlere bir zindan kılmışızdır.” (İsrâ: 7-8)


  Önceki Sonraki