Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (20) - Ömer Öngüt
Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (20)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Nisan 2021

 

Fâtiha Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (20)

Besmele-i Şerife'nin Önemi, Fazileti, Hikmeti ve Esrarı (17)

 

Besmele Berekettir (3)

İbn-i Abbas -radiyallahu anh- anlatıyor:

Ebu Bekir -radiyallahu anh- günün sıcak bir vaktinde mescide gitmişti. Ömer -radiyallahu anh-in şöyle dediğini duydu:

“Yâ Ebu Bekir! Bu saatte niçin dışarıya çıktın?” O ise bu saatte kendisini dışarıya çıkmaya mecbur eden sebebin açlık olduğunu söyledi. Ömer -radiyallahu anh- de “Benim çıkmama sebep de vallahi bundan başka bir şey değildir.” dedi.

Bu şekilde dertleşirlerken birden Resulullah Aleyhisselâm çıkageldi ve kendilerine bu saatte niçin çıktıklarını sordu. Onlar da şiddetli açlıktan dolayı çıktıklarını söylediler.

Bunun üzerine Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, beni de dışarı çıkaran şiddetli açlıktan başka bir şey değildir. Kalkın benimle birlikte gelin.” buyurdu.

Yürüyüp Ebu Eyyub el-Ensârî -radiyallahu anh-in kapısına geldiler. Ebu Eyyub, Resulullah Aleyhisselâm’a her gün yemek veya süt ayırırdı. O gün Resulullah Aleyhisselâm geç kaldığından, ayırdığını çocuklarına yedirmiş, kendisi de hurmalığa çalışmaya gitmişti. Kapıya geldiklerinde dışarıya hanımı çıktı. Resulullah Aleyhisselâm’a ve yanındakilere:

“Hoş geldiniz!” dedi. Resulullah Aleyhisselâm “Ebu Eyyub nerede?” diye sordu. Bu sırada Ebu Eyyub ise hurmalığında çalışırken Resulullah Aleyhisselâm’ın geldiğini duydu ve koşarak geldi. O da “Hoş geldiniz!” dedikten sonra “Yâ Resulellah! Bu zaman sizin gelme vaktiniz değil!” dedi. Resulullah Aleyhisselâm “Doğru söyledin.” diye mukabele etti. Ebu Eyyub -radiyallahu anh- gidip üzerinde kurusu, olgunu vetazesi bulunan bir hurma salkımı getirdi.

Resulullah Aleyhisselâm “Ben bunu istemedim, bize kuru hurma topla.” deyince, Ebu Eyyub -radiyallahu anh- “Yâ Resulellah! İstedim ki hem kuru, hem olgun, hem de tazesinden yiyesiniz. Değil kuru hurma, ben size bununla beraber bir hayvan dakesebilirim.” dedi. Resulullah Aleyhisselâm Ebu Eyyub’a kesecek olursa sağılanını kesmemesini söyledi. Bunun üzerine tutup bir oğlak kesti ve hanımına “Sen de bize hamur yoğurup ekmek yap! Sen iyi ekmek yaparsın.” dedi. Oğlağın yarısını alıp haşladı, yarısını da kızarttı. Yemek pişip de Resulullah Aleyhisselâm ve Ashâb’ının önüne getirilince, Resulullah Aleyhisselâm oğlaktan biraz alıp bir ekmeğin içine koydu ve Ebu Eyyub’a “Bunu Fâtıma’ya götür. Zira günlerdir o böyle yemek görmedi.” dedi. O da derhal alıp Fâtıma -radiyallahu anhâ-ya gitti.

Yemeği yiyip doyduklarında Resulullah Aleyhisselâm “Ekmek, et, kuru, taze ve olgun hurma!” dedi ve gözleri yaşararak ilâve etti:

“Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, işte bunlar kıyamet gününde hesabını vereceğiniz nimetlerdir.”

Bu söz Ashab’a ağır geldi. O zaman Resulullah Aleyhisselâmşöyle buyurdu:

“Şu kadar var ki, böyle nimetlere kavuşup onları yerken ‘Bismillâh’ deyiniz. Doyduğunuz vakit de ‘Bizi doyuran, bize nimetler veren ve iyilik eden Allah’a hamdolsun.’ deyin. Zira ancak hamd ile bu nimetlere mukabele edilir.” (Kenzül-ummâl: 4/40)


  Önceki Sonraki