Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (118) - İlâhî Nuru Görmeye Kim Tahammül Edebilir? - Ömer Öngüt
İlâhî Nuru Görmeye Kim Tahammül Edebilir?
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (118)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Şubat 2021

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (118)

 

İlâhî Nuru Görmeye Kim Tahammül Edebilir?

Ziyarete gelen bir misafir bazı şeyleri gördüğünden bahsettiklerinde Efendi Hazretlerimiz’in çok mühim ve elzem olan beyanlarını içeren o görüşme:

“Efendim geçen yıl Hacc'da tavaf sırasında gökyüzünün açıldığını, dörder kanatlı iki melek, ondan sonra da sırasıyla Cebrâil Aleyhisselâm'ın, sanki sarılmış bir hal içerisinde Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in gelişini gördüm.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in oturduğu koltuk şeklinde bir divan var, ondan sonra sırasıyla Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali -radiyallahu anhüm- Efendilermiz...”

“Bunu siz rüyâda mı görüyorsunuz, açıkta mı görüyorsunuz?”

“Tavafta efendim, açık olarak...”

“Burada ince bir iş var. Hakikaten onları mı gördünüz, cinler onların kıyafetine mi girdi?”

“Hakikaten onları gördüm efendim.”

“Burada çok ince bir iş var. Şöyle düşünün ki; Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'i ve Cebrâil Aleyhisselâm'ı görmeye kimin takati olabilir?

Onun için sordum. Onları mı gördün?

Cinler aynı kıyafete girmek ister. Aynı kıyfafete giremezler de, benzerine girerler.”

“Siluet olarak olmasa da ilham olarak ifade edebilir miyim?”

“İşte bunu arıyoruz. Çünkü onları görmeye bir beşerin tahammülü mümkün değildir.”

“Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz de vardı.”

“Size âit bir şey değil. Dikkat edersen Hazret-i Allah'ın veli kulları dahi bir kişiye nadir görünür. Çok dikkatli olman lâzım!

Şöyle ki; bir cin gelir: ‘Ben Resulullah'ım!’ Ötekisi der ki: ‘Ben Ebu Bekir'im!” Ötekisi der ki: ‘Ben Ömer'im!’ Amma o değil.

Burası çok ince iş ve hayati bir çizgi. Onun için bir düşün! Senin o nuru görmeye tahammülün var mı? Çok dikkatli ol.”

“Sonra Abdülkadir Geylânî Hazretleri'nin gelişi.”

“O belki tecellî edebilir. Onun tasarrufu ayrıdır, velidir, amma diğerlerinin tasarrufu bambaşkadır. Her göz tahammül edemez, gönül onları göremez. Onun için bu mevzuyu hayat boyunca kapayın, zira konuşurken doğru konuşuyorum dersiniz, onlar olmadığı için yalan olmuş olur, imanı zedeler. Yalanla iman bir arada durmaz. Onun için çok tehlikeli bir iş. Bunu bize anlat, biz çözdük, başka kim çözecek bunu? Sen çözdün mü? Yok! Gördüm dedin, amma ne gördün? Çok tehlikeli bir noktadır. Aman bu mevzuyu kapayın, bu mevzu size âit değil.”

“Allah râzı olsun efendim.”

“Âmin, cümlemizden. Allah'a emanet olun.”

“Bunlar size ders oluyor. Bunları kim çözebilir, kim ayırabilir? İnanmış! Ne acı şeyler bunlar! İlâhî nuru görmeye kim tahammül edebilir? İnsan bir güneşe bakamıyor.”

Başka bir misafirin oğlu bir sene kadar önce evde otururken bir melek geldiğini söylemiş.

“Ben meleğim! Seninle konuşacağım.” demiş.

“Ben senin melek olduğunu nasıl anlayacağım?” diye sormuş.

“Bak şu saat sallanacak!” demiş, gerçekten de saat sallanmış.

Bu bir sene boyunca onun ağzından bir defter dolusu söz yazmış.

Meselâ bir söz şöyle imiş: “Sana inanmayanlar, Mehdi Hazretleri’nin ordusunda komutan olarak gördükleri zaman inanacaklar.”

Arz edildiğinde Efendi Hazretlerimiz şöyle buyurdular:

“Cin sapıtmak istiyor. Hususi ilgi lâzım buna, bunu düz yola çıkarmak lâzım. Hepsini bırakacak, yepyeni bir hayata girecek, huzura kavuşmak için. Huzuru yok, huzuru bozulmuş. bunların hiçbirine inanmayacak, bırakacak bunları, sade bir yol tutacak. Hazret-i Allah'a has bir kul, Habib'ine ümmet, rızâ yolunda hizmet. Üç kelime. Bize Allah gerek. Bu şekilde olursa vesveseden kurtulur.

Cin musallat olmuş, onu kendine mâl etmek istiyor. O şekilde avlamak istiyor ve kendisine bendetmek istiyor.

Onun hizmetçisi oluyorsun. Hayır! Allah bize yeter! O'ndan başka ilâh yok. Biz O'na tevekkül ettik, O büyük Arş'ın sahibidir.”

 

Nurlu Sözler Hikmetli Beyanlar:

“Kapının kıymetini bilin. Ben hayatta olayım olmayayım. Nazargâh-ı ilâhî’dir burası. Bunun hikmeti, biz varlıktan soyunuruz, Var ile halleniriz, o Var hareket eder.”

“Akıllı olanlar işi Hakk'a bırakır, akılsız olanlar işi nefse şaytana bırakır ve kendilerinin en üstün akla sahip olduklarını, en iyisini kendilerinin yaptığını, başkasının bilmediğini zannederler.

Akılsız insanın durumu budur. Bunu unutma!”

“Herkes haklı, Hakk’ın huzuruna çıkıncaya kadar. Sonra? Sonrasını O bilir. Herkes sonra hakkına râzı olsun. Sen haklıydın, hakkına râzı ol.”

“Hazret-i Allah ile meşgul olan kalp altının içine girse bir şey olmaz. Gaye bu hâle girmek. O’nu buldun mu her şeyi buldun. O’nu buldun mu O’nunla berabersin.”

“Nerede olursak olalım Hakk ile olalım. Geldik gitmek için. Mühim olan O'nunla olmak, O'nunla ölmek.”

“Aldanmaya değmez, yolcuyuz çünkü, amma bugün amma yarın. Deme öbürüsü gün, ya bugün ya yarın!”

“Bu ordu o ordu, o ordu bu ordu.”


  Önceki Sonraki