“Allah’ım!
Eûzü Besmele’nin yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Fâtiha-i şerif ve İhlâs-ı şerif yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Tâhâ ve Yâsin-i şerif yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Kelâm-ı kadîm’in yüzü suyu hürmetine; ululuğun hakkı için, azâmetin hakkı için; Nur’undan Nur’unu yarattın, kâinâtı da o Nur’la donattın, o Nur’un yüzü suyu hürmetine ve o Nur’dan halkettiklerinin yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Bütün peygamberlerinin, Âdem Aleyhisselâm’ın, Nuh Aleyhisselâm’ın, İbrahim Aleyhisselâm’ın, Musa Aleyhisselâm’ın, İsa Aleyhisselâm’ın yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Ashâb-ı kehf’in ve Ashâb-ı kiram’ın yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Şühedâ’nın, Pîrân-ı izâm’ın yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Mübarek beldelerin, gün ve gecelerin yüzü suyu hürmetine;
Allah’ım!
Seçkin meleklerin Cebrâil Aleyhisselâm’ın, Mikâil Aleyhisselâm’ın, İsrâfil Aleyhisselâm’ın, Azrâil Aleyhisselâm’ın ve diğer meleklerin yüzü suyu hürmetine;
İstemem icap ettiği halde istemesini bilmediğim, fakat senin bildiğin şeyleri ihsan ve ikram buyur! Habib’in ne istemiş ise onu istiyorum, onun yüzü suyu hürmetine bize de ihsan buyur!
Zât’ına neden sığınmışsa, ben de ondan sana sığınıyorum. Bilmediğim tehlikelerden de beni muhafaza buyur!” (Ömer Öngüt -kuddise sırruh-)