Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-, Amr bin As’ı Mısır’a vali olarak gönderdiğinde, Amr bin As -radiyallahu anh- o sene Nil nehrinin yükselmediğini gördü. Sebebini sorduğunda Mısırlılar şu cevabı verdi:
“Her sene Nil’in kabarması, verimli hale gelmesi için ailesinin müsadesiyle bakire bir kız kurbanlık olarak Nil’e atılır.
Ve ancak o zaman Nil kabarmaya başlar.”
Amir bin As -radiyallahu anh-buna engel oldu ve “Bu ancak cahiliye devri adetidir.” dedi.
Durumu bir mektupla halife Ömer -radiyallahu anh-e bildirdi. Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- ona şu yazıyı hazırlatıp gönderdi ve nehre atmasını istedi:
“Bismillâhirrahmânirrahîm...
Ey Nil! Eğer sen emirsiz akıp gidiyorsan bizim sana hiçbir ihtiyacımız yoktur. Değilse Allah’ın izniyle akıp yoluna devam et...”
Amr bin As -radiyallahu anh-bu yazılı kâğıdı Nil’e atınca Nil kabardı ve çok verimli bir duruma geldi. Böylece o kötü âdet de kökünden yıkılıp hükümsüz kaldı.
•
Bizans İmparatoru Kayser, Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e mektup yazıp;
“Bende hiç dinmeyen bir baş ağrısı var, doktorlar ilâç bulmaktan aciz kaldılar. Eğer bildiğin bir ilâç varsa gönder” dedi.
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- ona bir takke gönderdi. Kayser, bu takkeyi başına koyduğunda başı ağrımıyor, başından çıkardığı zaman yine ağrımaya başlıyordu.
Kayser, bu hale şaşırıp merakla takkeyi kontrol ettiğinde, içinde üzerine Besmele yazılmış bir kâğıt olduğunu gördü.
•
Halid bin Velid -radiyallahu anh-, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in nübüvvetinin hak olduğunu ispat edebilmek için, kâfirlerin kibir ve inatçılığına karşı, kâmil bir iman ve kalp kuvveti ile okuduğu Besmele-i şerife’nin ardından hiç tereddüt etmeden bir kâse zehir içtiği halde hiç tesir etmemiştir. (Taberânî)