"Ahir zamanda çocuk olmak da zor, yetiştirmek de çok zor." dedi ihtiyar eğitmen iç çekerek, 5 yaşındaki çocuğunun davranışlarının olumsuz yönde değiştiğinden şikâyet eden anneye.
Çocuğun annesi "Hocam galiba izlediği çizgi filmlerden kaynaklanıyor." dedi ve devam etti:
"Kardeşimin ve teyzemlerin evine gidince onların çocuklarının izlediği çizgi filim kanallarını görüyor ve evde de bize bu kanalları ilk sıraya indirtti. Bir gün eşim fark etti çizgi filim kanalındaki garip gurup mutasyona uğramış kahramanların olumsuz davranışlarını görünce, en iyisi mi biz bu kanalı kaldıralım." dedi ve kaldırdık.
"Çok güzel dedi" eğitmen.
"Ama Hocam!" diye atıldı anne, "Çok ağladığı için tekrar yükledik."
Bu son cümleyi duyunca eğitmenin sabır bardağı taştı.
Sabahtan beri dinledikleri gerçekten eğitim adına çok üzücü olaylardı.
Sabah gelen ilk velinin çocuğu markette ağlıyor diye sağlıksız katkı maddelerini içeren abur cuburu almasına göz yumması; bir sonrakinin kızım makyaja özeniyor diye çocuk cildine oldukça zararlı kozmetik ürünlerini temin edip kullanmasına göz yumması ve aynı zamanda olumsuz davranış tohumlarının atılmasına sebep olması; bir diğerinin tabletteki çocuğun yaşına uygun olmayan oyunları oynamasına evde babası sessizlik istediği için göz yummak zorunda olduğunu söylemesi toplum olarak bir şeyleri yanlış yaptığımızın en bariz örnekleriydi.
Eğitmenin aklına gecen hafta görüştüğü 12 yaşındaki Amine geldi. İnternetten tanıştığı birilerinin tuzağına düşmek üzere olan Amine'nin kurtulmasına vesile olmuştu. Amine'yi düşünürken gayri ihtiyari, bir anda hayaline nerden belirdiğini bilmediği, kaynayan bir salça kazanı geldi. Hemen hayalini karşısında çocuğunun olumsuzluklarından oldukça bunalan anne ile paylaştı
"Elif Hanım, şimdi köyde olduğumuzu ve salça yaptığımızı bir hayal edelim. Altına kütükleri doldurduğumuz salça kazanı gözümüzün önünde fokur fokur kaynıyor. Kazanın altında yanan odunların alevlerini bir metre ilerden hissettiğimizi hayal edelim. Bu olayı hayal edebiliyor musunuz?"
"Evet Hocam, her sene memlekette salçamızı kendimiz yaparız."
"Çok güzel o halde hayal etmeye devam edelim. Şimdi kucağınızdaki küçük oğlunuzun (eli ile 9 aylık annenin ikinci bebeğini işaret ederek) yeni yeni yürüdüğünü hayal edin. Çocuğunuza salça kazanının fokurtusunun, odunların alevlerinin ilginç geldiğini düşünün ve ilgisini çektiği için adım adım merakını gidermek için salça kazanına doğru yürüdüğünü hayal edin… Ne yaparsınız?"
"Hocam hemen koşar kucağıma alırım elbette Allah korusun ömür boyu maruz kalacağı bir kaza ile karşı karşıya kalabilir."
"Aa, öyle mi? Ama çocuğunuz merakını gidermesine engel olduğunuz için, öfkeleniyor ağlıyor hem de öyle böyle değil, baya baya ağlıyor ve ısrarla kendisini bırakmanızı ve salça kazanına gitmesine engel olmamanızı istiyor. Peki şimdi ne yapacaksınız?"
"Ay Hocam ne yapacağı var mı? İsterse dünya kadar ağlasın hiç bırakır mıyım? Mümkün değil."
Eğitmen, derin bir şaşkınlık içinde; "O halde neden maddi ve manevi yönden en az salça kazanı kadar tehlikeli olan görülmez tehlikelere yürümesine göz yumuyorsunuz çocuklarınızın? Örnekte olduğu gibi çocuk ağlar ya da olumsuz ve zararlı bir şeylere özenir. Ama her ebeveyn çocuğu için ne pahasına olsun yanlışlara karşı siper olmaya çalışarak çocuğu için doğru olanı yapar. Eğitimde yanlışlar da bellidir doğrular da. Ebeveynin görevi ise ne pahasına olursa olsun doğrulardan asla taviz vermemektir. Küçük yaşlarda prensipli hareket etmez, tavizkâr davranırsanız, büyüdüğünde söz dinletmeniz çok daha zor, hatta imkânsız hale gelir, çaresiz kalabilirsiniz. Bu yüzden özellikle küçük yaşlarda prensipli ve titiz bir şekilde, bilinçli bir çocuk eğitimi yapılması çok elzemdir. Hele bu zamanda.
Her konuda olması gerektiği gibi bu konuda da rehberimiz Kuran-ı kerim'e kulak verelim:
"Ey iman edenler! Kendinizi ve âilenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında pek haşin, pek şiddetli, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere baş kaldırmayan, emredildikleri şeyi yapan melekler vardır." (Tahrîm: 6)
Alev alev yanan dehşet verici bir ateş... "Yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateş…"
Bir mümin kendini ve ailesini bu ateşten korumak için elinden gelen gayreti göstermelidir.
Henüz fırsat varken, iş işten geçmeden mazeret bildirmenin işe yaramadığı gün gelmeden ailesini bu ateşten uzaklaştırabilenlerden olabilmek duası ile….