Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz bir Cuma günü şöyle seslendi:
"Yarın toplanın da zekât develerini taksim edelim; ancak hiç kimse izin almaksızın bizim yanımıza girmesin!" dedi.
Ertesi gün bir kadın kocasına bir yular vererek:
"Şunu al git; kim bilir belki Allah-u Teâlâ bir deve nasip eder." dedi.
Adam elinde yularla develerin dağıtıldığı yere varınca Hazret-i Ebu Bekir ile Hazret-i Ömer -radiyallahu anhüm- Hazerâtını zekât develerinin bulunduğu ağılda buldu ve izin almaksızın yanlarına girdi.
Onu gören Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-:
"Buraya nasıl girdin?" diyerek elindeki yuları aldı ve ona ikâz mahiyetinde hafifçe vurdu.
Lâkin buna çok üzüldü. Develerin taksimini bitirdiğinde o kişiyi çağırarak yuları kendisine verdi ve:
"Al, sen de bana vur, kısas yap!" dedi.
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz ise şöyle dedi:
"Allah'a yemin ederim ki böyle bir şey uygun değildir. Sen bunu kendinden sonrakiler için bir âdet olarak bırakma!"
Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz:
"Peki o halde kıyamet gününde beni Allah'ın gazabından kim kurtaracak?" diye sordu.
Bunun üzerine Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-:
"Öyleyse onun gönlünü al!" diyerek tavsiyede bulundu.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz hizmetçisine, adam için çuluyla birlikte bir deve getirmesini ve ayrıca beş dinar vermesini emretti. O zât da Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-i affetti ve bu vesile ile helalleştiler.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz birisine taziyede bulunurken şöyle derdi:
"Sabır ve huzur halinde bulunmanın, insana bir zararı; sızlanmanın da bir faydası yoktur.
Ölümün öncesi daha hafif, sonrası ise daha şiddetlidir! Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'i kaybedişinizi hatırlayın ki musibetiniz gözünüzde küçülsün ve Allah-u Teâlâ ecrinizi artırsın."
"Savaşta öldürülen bir patriğin başı Medine'ye Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-e gönderildiğinde bunu hoş karşılamamış, düşmanın da aynı şekilde davrandığı söylenince:
"Farslarla, Bizanslıları mı örnek alacağım?" diye çıkışmıştır."
•
"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'e ihlâsla Salât-ü selâm getirmek günahları, suyun ateşi söndürmesinden daha çabuk yok eder. Ona muhabbetle selâm göndermek, pek çok köle azâd etmekten daha faziletlidir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'i sevmek ise canların özünden ve Allah yolunda kılıç vurmaktan daha üstündür."
•
"Allah rızâsı murâd edilmeyen sözde; Allah yolunda harcanmayan malda; cehâleti hilmine galip gelen kimsede; Allah için yapacağı bir işte ayıplayanın ayıplamasından korkan kimsede hayır yoktur."
•
"Övünmekten sakının!
Topraktan yaratılan, yine toprağa dönecek ve kurtlar tarafından yenilecek olan insanın övünmek neyine! O, bugün canlı, yarın ölüdür."