Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI - HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyall­ahu Anh- (80) - Ömer Öngüt
HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyall­ahu Anh- (80)
ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN HAYATI
Dizi Yazı - Ashâb-ı Kiram -r. anhüm-
1 Temmuz 2020

 

ASHÂB-I KİRAM -Radiyallahu anhüm- HAZERÂTI'NIN
HAYATI

"Ashâbım Yıldızlar Gibidir. Hangisine Uyarsanız Hidayeti Bulmuş Olursunuz." (Beyhâkî)

HAZRET-İ EBU BEKİR SIDDÎK -Radiyallahu Anh- (80)

 

"Kabir Kazmak Marifet Değil,

Kabir İçin Hazırlanmak Marifet!" Beyanları:

Vukuu muhakkak olan ölüm için elde fırsat dilde ruhsat varken hep hazırlıklı bulunmaya çalışmalıyız.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:

"Ölümün eline düşmezden evvel (tevbe ve istiğfar ve haksız muamelelerini düzeltmek gibi ön hazırlıklar ile) ölüme hazırlan." (Câmiu's-sağir)

Orada eyvah demememiz için dünyaya niçin geldiğimizi, nereye gideceğimizi, niçin yaratıldığımızı ve ne yapmamızın gerektiğini şimdiden düşünmeliyiz. Kazanabilirsek ebedi bir hayat kazanılmış olacak.

Kabir için hazırlanmak lâzımdır.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:

"Üç şey ölünün ardından kabre kadar gider. Ehl-ü ıyâli, malı ve ameli.

İkisi geri döner, birisi kalır. Dönenler ehl-ü ıyâli ve malı, kalan da amelidir." (Buhârî)

Ebu Bekir Sıddîk -radiyallahu anh- Hazretlerimiz daha hayatta iken kabrini kazan bir zâta:

"Kabir kazmak marifet değil, kabir için hazırlanmak marifet!" buyurmuşlardır.

Dünyaya niçin geldiğimizi bilerek tedarikimizi ona göre yapmalıyız. Ölmemek elimizde değil, fakat hazırlanmak elimizde. Bizi gönderen sahibimiz gönderirken bize sormadığı gibi, alacağı zaman da soracak değil.

Farz-ı muhal ki denize bir ağ atılmış, balıkların hepsi tutulmuş, fakat onlar tutulduğunu bilmiyorlar, sağa sola saldırıyorlar. Sahibi ağı yavaş yavaş çekiyor, hiçbirinin umurunda bile değil. Halbuki biraz sonra karaya çıkacaklar, çok çırpınacaklar, bu çırpınmanın hiç de faydası olmayacak. Hepsi ölüme mahkum. İşte insanların durumları da böyledir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurmaktadır:

"Ey iman edenler! Allah'tan korkun. Herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (Haşr: 18)

Çanta elimizde bulunsun, "İrcıîy!" dâvetinin ne zaman geleceği belli değil, amma gelecek. Her nefes bizi kabre çekiyor, ömür tükeniyor. Ölüm ve kabir için hazırlıklı olan bir kimse, ölümden irkilmez. Dâvet geldiği zaman hemen göçer. O zaten teslim olmuştu, emir bekliyordu, emir de geldi.

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir cenazede bulunuyorlardı. Kabir kenarına oturdular. Toprağı ıslatacak kadar ağladıktan sonra buyurdular ki:

"Ey kardeşlerim! Şurası için hazırlanınız!" (İbn-i Mâce)

Kalanla giden arasında bir gün fark var. İşte geldik işte gidiyoruz. Bugün üstteyiz yarın alttayız. Bu gün yataktayız yarın topraktayız. Bu akşam burada, yarın akşam oradayız. Vaktimiz gelince hep gideceğiz de sıra bekliyoruz.

Burası çalışma yeridir. Sermayenin en kıymetlisi de ömürdür. Burada yatarsak ahireti nerede kazanacağız?

Cenâb-ı Hakk'a muhabbetin alâmeti yedidir, birincisi ölümü sevmektir. Çünkü ölüm mahlûku Hâlik'ine kavuşturan en güzel bir vasıtadır. Eğer ölüm sevilmezse dünya muhabbeti var demektir.

Hadis-i şerif'te:

"Ölüm müminin hediyesidir." buyurulmuştur. (Taberânî)

Şimdi nefsimizi bir yoklayalım. Ölmek mi istiyoruz, kalmak mı istiyoruz? Bu teraziye kendimizi koyalım. Neredeyiz ve nasıl yaşamamız gerekiyor?

Bize Allah gerek. Yarın kabirdeyiz, hiç kimseden fayda gelmeyecek. Bir daha da geri gelmeyeceğiz.

Allah'ımız şiddetli kıştan evvel odun ve kömür almanın lüzumunu hisseden dünya aklını vermiş olduğu gibi; kabrin karanlığını görmeden evvel onu nurlandırmanın lüzumunu anlayıp kavrayabilecek bir ahiret aklını da cümlemize ihsan buyursun.


  Önceki Sonraki