Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm - Muhammed Aleyhisselâm’ın Ahlâk-ı Seniyeleri (4) - Ömer Öngüt
Muhammed Aleyhisselâm’ın Ahlâk-ı Seniyeleri (4)
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm
Dizi Yazı - Resulullah Aleyhisselâm'ın Hayat-ı Saâdetleri
1 Haziran 2020

 

HAZRET-İ MUHAMMED
Aleyhisselâm

Hicretin On Birinci Yılı

 

Muhammed Aleyhisselâm’ın Ahlâk-ı Seniyeleri (4)

Engin şefkat ve merhameti hayvanları bile içine almıştı.

İslâm'dan önce Araplar, hayvanlara vahşice muamele yaparlardı. Keçi, horoz, deve gibi bir kısım hayvanları kızıştırarak dövüştürürler, sırf eğlenmek için onları boş yere yorarlardı.

Abdullah bin Abbas -radiyallahu anhümâ- der ki:

"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, dövüştürmek için hayvanların arasını kızıştırmayı yasakladı." (Tirmizî: 1708)

Çekemeyecekleri yükleri vururlar, canlı hayvanların etlerinden parçalar kesip yerler, develerin hörgüçlerinden yağ çıkarırlar, damarlarını delerek kanlarını çekerler, canlı canlı onları nişancılık talimlerinde hedef yaparlardı. O ise bütün bunları yasakladı.

"Kendisinde ruh olan hiçbir canlıyı atışlarınıza hedef yapmayınız." buyurdu. (Müslim: 1957)

Bir defasında bir keçiyi hedef yaparak ok atan bir topluluğa rastlamıştı. Bu halden hiç hoşlanmadı ve şöyle buyurdu:

"Hayvanlara eziyet vermeyin!" (Nesâî)

Abdullah bin Ömer -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:

"Bir kadın bir kedi sebebiyle cehenneme girdi. Onu bağlamış, ne doyurmuş, ne de yerin haşeratından yemesine müsaade etmişti. Nihayet kedi zayıflıktan öldü." (Müslim: 2619)

Hadis-i şerif'ten anlaşılıyor ki sadece kedi değil, diğer hayvanların da yiyecek ve içeceğine dikkat edilmesi gerekmektedir.

Resulullah Aleyhisselâm bir defasında Ensâr'dan bir zâtın bahçesine girmişti. Orada bir deve vardı, Resulullah Aleyhisselâm'ı görünce inledi ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

Resulullah Aleyhisselâm deveye yaklaştı ve gözyaşlarını sildi, hayvan da sakinleşti.

"Bu devenin sahibi kim?" diye sordu. Ensâr'dan bir genç: "O bana âittir yâ Resulellah!" deyince, onu azarladı:

"Allah'ın sana mülk olarak verdiği bu deve hakkında Allah'tan korkmuyor musun? Bak! Bu seni bana şikâyette bulundu. Sen bunu acıktırıyor ve fazla çalıştırarak da yoruyormuşsun!" (Ebu Dâvud: 2549)

Bu hadise Resulullah Aleyhisselâm'ın hayvanlara karşı ne kadar şefkatli ve merhametli olduğunu, onların durumlarıyla da yakından ilgilendiğini göstermektedir. Ayrıca insanların, hayvanları ilâhî bir emanet olarak bilmeleri ve iyi davranmaları gerektiği, bilhassa gıdalarına dikkat etmelerinin şart olduğunu, aksi takdirde ahirette mesuliyet getireceği belirtilmektedir.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz hayvana binmiş bir vaziyette iken onu durdurarak uzun müddet konuşmayı yasaklamıştır. Çünkü durmuş halde olan bir hayvandan inmemek onu fazlasıyla yoracak ve dolayısıyla ona eziyet verilmiş olacaktır.

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'te şöyle buyurulmaktadır:

"Hayvanlarınızın sırtını minberler yerine koymayın. Şurası muhakkak ki tek başınıza güçlükle gidebileceğiniz bir yere sizi götürmeleri için Allah onları sizlere musahhar kıldı. Yeryüzünü de sizin durma yeriniz kıldı. Öyleyse ihtiyaçlarınızı duran hayvanların sırtında değil, yer üzerinde görün." (Ebu Dâvud: 2567)

Bir sefer esnasında müslümanlar yanında iki tane yavrusu olan bir kuş gördüler ve yavrularını aldılar. Bunun üzerine kuş kanatlarını çırpıp inip çıkmaya başladı.

Bunu gören Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

"Kim bu zavallının yavrusunu alıp onu ızdıraba attı? Yavrusunu geri verin!" diye emretti. (Ebu Dâvud: 2675)

Bir sefer esnasında Ashâb-ı kiram'dan bir zât, üzerine bindiği devesi duraklayınca: "Deh! Allah sana lânet etsin!" demişti.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz: "Kim bu devesine lânet eden?" diye sorunca o zât: "Ben yâ Resulellah!" diye cevap verdi.

Bunun üzerine buyurdular ki:

"İn onun üzerinden! Lânetlenmiş hayvanla bize arkadaşlık etme." (Müslim: 3009)

Bir Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:

"Bir kuşu boşuna öldürenler için kıyamet gününde o kuş bağırarak: 'Yâ Rabb'i! Falan kişi, faydalanmak niyeti olmadan beni boşuna öldürdü!' diye şikâyet edecektir." (Nesâi)

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:

"Peygamberlerden birini bir karınca ısırmıştı. O da karıncanın yuvasının yakılmasını emretti ve yakıldı.

Allah-u Teâlâ ona şöyle vahyetti:

'Seni bir karınca ısırması sebebiyle mi, Allah'ı tesbih eden ümmetlerden bir ümmeti yaktın?'" (Müslim: 2241)

Bu beyan-ı ilâhî'den anlaşılıyor ki karıncalar da bir ümmettir.

Nitekim bir Âyet-i kerime'de hayvanların da insanlar gibi birer ümmet oldukları beyan buyurulmaktadır:

"Yerde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, onlar da sizin gibi birer ümmet olmasınlar." (En'âm: 38)

Onlar da her biri cinslerine göre birer topluluk, birer zümredir. Onlar da kabiliyetlerine göre Hâlik-ı azîmüşşan'ı bilmekte ve tesbihlerini yapmaktadırlar. Her birinin tesbihi ayrı ayrıdır.

Yerdeki ve gökteki, canlı cansız her şeyin Allah-u Teâlâ'yı tesbih ettiği Âyet-i kerime'lerde haber verilmektedir:

"Hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbih etmesin. Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız." (İsrâ: 44)

Binaenaleyh hayvanların hepsine şefkat ve merhamet zaruridir.

Çünkü Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde:

"Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin." buyuruyorlar. (Câmiü's-sağîr)

Bir de şu var ki hayvanlara merhamet göstermek, Allah-u Teâlâ'nın rızâsının kazanılmasına bir vesiledir.

Nitekim Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'te Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

"Bir adam yolda yürürken susamış ve susuzluğu artmıştı. Derken bir kuyuya rastladı, içine inip susuzluğunu giderdi. Dışarı çıktığında susuzluktan soluyup toprağı yemekte olan bir köpek gördü.

Adam kendi kendine: 'Bu köpek de benim gibi susamış!' deyip tekrar kuyuya indi. Mestini su ile doldurup ağzı ile tutarak dışarı çıktı ve köpeği suladı. Allah onun bu davranışından memnun kaldı ve günahlarını affetti." (Buhârî)


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR