Ebeveynlerin çocukları ile karşılıklı konuşmaları, çocuklarının dil gelişimine bilinçli şekilde yaptıkları katkı, çocuğun başarısına direkt etki eden bir durumdur.
Kelime hazinesi, cümle kurma yetenekleri gelişmiş çocuklar daha özgüvenli oldukları gibi, toplumda ve derslerinde de büyük oranda daha başarılı olurlar.
Ancak birçok ebeveyn bunu bilmedikleri için çocuğun dil gelişimi için çok önemli olan yaşları (özellikle 2 yaşından sonraki dönem) gerektiği gibi değerlendirilemiyor. Bugün ortaya çıkan teknoloji-sosyal medya bağımlılıklarının gittikçe birbiri ile daha az konuşan ve çocuğuna kitap okumayan aile fertleri ortaya çıkarması büyüyen bir sorunun kaynağı maalesef.
Dil gelişimi; seslerin, kelimelerin, sayıların, sembollerin kazanılması, saklanması ve dilin kurallarına uygun olarak kullanılmasını içeren; doğumdan itibaren başlayan ve yaşam boyu devam eden çok önemli bir süreçtir.
Dil yeteneği ile zihin yeteneği arasında doğru bir orantı vardır. 2 yaşına kadar çocuğun çıkardığı seslerle zekânın ilişkisinin olmamasına karşın, 2 yaşından sonra dil gelişimiyle zekâ arasında sıkı bir ilişki olduğu görüşü ağır basmaktadır. Erken konuşan çocukların zekâ düzeylerinin genellikle normal ya da normalin üstünde olduğu ve dilin zekâya bağlı olarak geliştiği görüşü kabul edilmektedir. Erken konuşmadığı halde ailenin bilinçli dil gelişimi katkıları ile ileri yaşlarda gayet güzel konuşan çocuklar da vardır. Dilin kazanılması, çocuğun bilişsel gelişimine dayanmakta olup zihinsel uyum süreçlerinin her biri algılama, kavram geliştirme ve dilin kazanılmasıyla yakından ilişkilidir.
Dilin kazanılmasını ve gelişimini; zihinsel engel, fiziksel engel (yarık damak), duyusal engel (işitme ve görme kaybı), duygusal yoksunluk (güven ortamı), uyarıcı yoksunluğu, uyarım eksikliği (yetişkinlerin çocukla konuşmaması, oynamaması ve uyarımlar vermemesi) ve sık hastalanma gibi durumlar da olumsuz yönde etkiler.
Maalesef, toplum olarak dilin çok önemli bir başka özelliğini bilmiyoruz ve dolayısı ile önemsemiyoruz. O da "Dil ve kritik yaş ilişkisi"dir. Dünyadaki bütün çocuklar, kendi dillerini 2-5 yaşları arasında öğrenir. Araştırmalara göre insanların, eşit dil yeteneği ile doğsalar bile gelişimleri için gerekli ses uyarılarını alamadıklarında (işitme engelli doğanlarda olduğu gibi) dil yeteneklerinin köreldiği görülmüştür.
Dolayısı ile konuşmanın olmadığı bir ortamda çocuğun konuşmayı öğrenemediği ortaya çıkmıştır.
Böylece maalesef her geçen sene dil gelişimi daha zayıf, dil yetenekleri körelmiş çocuklar yetişmektedir.
Altı yaşında kelime hazinesinde olması gereken kelimelerin olmaması nedeni ile arayışa giren öğrenciler kelimeleri yamalayarak, kelime hazinelerinde bulunan diğer kelimeleri kullanarak derdini anlatmaya çalışmaktalar. Örneğin;
"Araba bozulmuş" yerine "Araba yürüyemiyor";
"Tamirci / tamir" yerine "Arabaya yardım ediyorlar";
"Babası çocuğu omzuna almış" yerine "Babası çocuğunu boynuna asmış";
"Yolcular" yerine "Otobüsün içindeki adamlar";
"Boyacılar duvarı boyuyor" yerine "Adamlar duvar boyuyor" diyen çocuklar olduğu gibi;
"Öğretmenim tamir çantasının yanında üç tane İngiliz anahtarı görüyorum" diyen çocuklarımız da vardır.
Kelime hazinesindeki eksikliğin ve dolayısı ile çocuklarımızın kendilerini ifade etmekte yetersiz kalmalarının bir nedeni 3-T (Televizyon, tablet, telefon) olduğu gibi en büyük sebebi zengin bir kelime hazinesi ile iletişim kurmayan ebeveynlerdir. Güzel konuşmanın olmadığı bir ortamda çocuğun da güzel konuşmayı öğrenemediği ortaya çıkmıştır.
Toplum olarak maalesef bunun bilincinde olmadığımızın en büyük göstergesi okuma-yazma bilmeyen çocuklarımızın elinde kitap olmamasıdır. Oysaki onların hayata dair yaşam döngüsünü resimleyen kitaplar ile kelime hazinelerini geliştirmeleri ve zenginleştirmeleri gerekiyor.
Gelişmiş dil gelişimi ileriye dönük öğrenmeyi daha da kolaylaştırır. Aynı zamanda çocuğun iletişim kurma, diğerlerinin dikkatini çekme, isteklerini duygu ve düşüncelerini iletme ihtiyacını giderir ve böylece daha mutlu ve sosyal bireyler yetişir.
Dil gelişimini önemseyen; çocuklarımızın sağlıklı gelişimi için, onlara kalplerimizde beslediğimiz sevgiyi güzellikle, güzel ve zengin, Hazret-i Allah'ın hoşnut olduğu kelimelerle çocuklarımızın dağarcıklarına aktarabilen ebeveynlerden olmak ümidi ile.