Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Başyazı - Ahmet Akgündüz Cevap Veremedi, Ölmüş Bir Adamın Hezeyan ve İftiralarına Sarıldı - Ömer Öngüt
Ahmet Akgündüz Cevap Veremedi, Ölmüş Bir Adamın Hezeyan ve İftiralarına Sarıldı
Başyazı
İsmail Yavuz
1 Ekim 2019

 

Ey Ahmet Akgündüz!
Muhterem Ömer Öngüt -Kuddise Sırruh- Hazretleri'nin Bediüzzaman Said-i Nursî Hazretleri Hakkında Bu Kadar Övücü Beyanları Olmasına Rağmen "Dil Uzattı" Diyen Sen.
Bunların Külliyen Yalan Olduğunu Bilen Sen.
Özür Dilemesi Gereken Sen.
Buna Rağmen İftira Atmaya Devam Eden, Bile Bile Yalan Söyleyen de Sen.
"Her Yalancı Günah Yüklü Kimsenin Vay Haline!" (Câsiye: 7)

Bir Müslüman Daima Doğru Söyler, Yalan Söylemez. Âyet-i Kerime'de:
"Emrolunduğun Gibi Dosdoğru Ol!" Buyuruluyor. (Hûd: 112)
Bırakın Müslüman Olmasını Doğru Bir İnsan Hata Yaptığında Özür Diler. Senin Özür Dilemen Gerekirken Bir de Kalkmış Başka Birinin Yalan, Hakaret ve Hezeyanlarına Sığınıyorsun.
"Onlar Durmadan Yalana Kulak Verirler." (Mâide: 41)

Ahmet Akgündüz Cevap Veremedi,
Ölmüş Bir Adamın Hezeyan ve İftiralarına Sarıldı

 

Ey Ahmet Akgündüz!

Ağustos 2019 tarihli dergimizde sorduğumuz sorulara cevap veremedin de akli melekelerinin teşevvüş ettiğine dâir heyet raporu bulunan, ölmüş bir insanın iftira ve hezeyanlarına sığınarak bize cevap vermeye, böylece ortaya attığın yalan ve iftiralara bir başkası üzerinden devam etmeye çalışıyorsun.

Bu nasıl müslümanlık? Bu nasıl ilim adamlığı?

Halbuki daha önce sana cevap verdiğimiz gibi Kadir Mısıroğlu'nun iftira, hezeyan ve tahriflerine de Hakikat Dergisi'nin Mayıs 2012 tarihli 224. sayısında ve akabinde Süleymancıların İçyüzü kitabında genişçe gereken cevaplar verilmişti.

Merak eden bu dergiye ve kitaba bakabilir.

Akgündüz hakiki bir İslâm âlimi olsaydı hatasını kabul edip özür dilerdi.

Oysa kin ve düşmanlıkla hareket ediyor, hatasını kabul etmek bir tarafa hakaret ve iftiralarına bir başkasının üzerinden devam etmeye çalışıyor.

İşte bu böyle bir adamdır.

 

Ahmet Akgündüz yalan beyanlarını ortaya koyduğumuz Ağustos 2019 tarihli dergimize ve bu dergimizde kendisine sorduğumuz sorulara cevap veremeyince bir başkasının iftira ve hezeyanlarından medet umdu. Yalanını, iftirasını, kinini akıtmaya devam etmeye çalıştı, 4 Eylül tarihinde Facebook ve Twitter hesabında Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'ne hakaret ve iftira içerikli Kadir Mısıroğlu'na ait bir video yayınladı.

Ahmet Akgündüz Ağustos ayında yayınlanan dergimizdeki sorulara cevap vermekte çaresiz kaldığı için midir; yoksa tıyneti icabı "Kim olursa olsun yeter ki çamur atsın" zihniyetinde olduğu için midir Kadir Mısıroğlu'dan medet umuyor. Halbuki Kadir Mısıroğlu bizzat Ahmet Akgündüz'ün yalan söylemekle, iftira atmakla itham ettiği; Bediüzzaman Hazretleri'ne "Benliği şiddetli idi" diye su-i zanda bulunan, aynı zamanda Ahmet Akgündüz'e hakaret eden bir kimse.

Ey Ahmet Akgündüz!

Çok mu çaresiz kaldın da Kadir Mısıroğlu'nun hezeyanlarını yayınladın?

Yoksa garaz ve kinin gözlerine perde çekti de Bediüzzaman Hazretleri'ne suizanda bulunan, sana hakaretler eden ölmüş gitmiş bir adamdan medet umdun?

Sen nasıl birisin ki yalanlarını, iftiralarını belgesi ile ortaya serdiğimiz halde üçüncü defadır ısrarla Muhterem Ömer Öngüt'ün aleyhinde yayın yapıyorsun.

Hazret-i Allah Kelâm-ı kadim'inde şöyle buyuruyor:

"Onlar sadece zanna uyarlar ve yalandan başka söz de söylemezler." (En'am: 116)

Yalanlarına, iftiralarına devam ettiğin müddetçe biz de bunlara cevap vermekle vazifeliyiz. Böylece içyüzün ortaya çıkmış oluyor. Sen de gör, alem de görsün.

Ahmet Akgündüz'ün yalan ve iftiralarına cevap verip içyüzünü anlattığımız Ağustos 2019 tarihli dergimizde Akgündüz'e birçok soru sorduk.

Ey Ahmet Akgündüz!

Bu sorulara neden cevap veremedin?

Cevap veremedin ama akli melekelerinin teşevvüş ettiğine dair heyet raporu bulunan bir kişinin hezeyanlarına sığınarak bize cevap vermeye çalışıyorsun. Halbuki biz o zaman Kadir Mısıroğlu'nun hezeyanlarına dergimizde ve kitabımızda cevap vermiştik.

Sen önce bizim sorduğumuz bu sorulara cevap ver, ölmüş bir insandan medet umma!

2018 yılı temmuz ayında ilk defa sen twit atıp ahirete irtihal etmiş bir Zât-ı âli'ye, Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'ne "Bediüzzaman düşmanı" diye iftira attın.

Bu iftiranın cevapsız kalacağını mı zannettin?

Nitekim Ağustos 2018 tarihli dergimizde bunun yalan ve iftira olduğunu belgesiyle ortaya koyduk.

Bir yıl önce yayınlanan bu dergimizde Muhterem Ömer Öngüt'ün Bediüzzaman Said Nursi -kuddise sırruh- hakkındaki nezih ve lâtif birçok beyanlarını belgesiyle, delilleriyle ortaya koyduk. Bu dergimizi de sana gönderdik.

Buna rağmen aynı yalanı bir yıl sonra 2019 yılı Temmuz ayında piyasaya sürdüğün kitabında tekrar ettin. Bir belgen, bir delilin var mı? Yok.

Bu iftiralarına devam ettiğin için iki ay önce Ağustos 2019 tarihinde senin ikinci iftirana cevap olarak tekrar neşriyat yaptık ve gereken cevabı verdik. Allah-u Teâlâ'nın Âyet-i kerimeleri'ni, Resulullah Aleyhisselâm'ın Hadis-i şerif'lerini, Bediüzzaman Hazretleri'nin yalan söyleyenler, iftira atanlar hakkındaki beyanlarını sana hatırlattık ve sana birçok soru sorduk. Oysa sen cevap veremedin de üçüncü defa bir başkası üzerinden hakaret ve iftiralarına devam ettin.

Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'lerinde şöyle buyuruyor:

"Kendisine Rabb'inin âyetleri hatırlatılarak öğüt verildikten sonra, onlardan yüz çeviren kimseden daha zâlim kim olabilir? Muhakkak ki biz suçlulardan öç alacağız!" (Secde: 22)

"Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür." (Bakara: 191)

Bu kadar hakikati beyan ediyoruz, Allah-u Teâlâ'nın kelâmını, Resulullah Aleyhisselâm'ın, Allah dostlarının beyanını hatırlatıyoruz, buna rağmen sende hiçbir pişmanlık belirtisi yok. Demek ki senin nasibin yok.

Zira Allah-u Teâlâ'nın fitneye düşürdüğü bir kimseyi o dilemedikçe kimse kurtaramaz:

"Allah bir kimsenin fitneye düşmesini isterse, senin Allah'a karşı yapacak hiçbir şeyin yoktur. İşte onlar Allah'ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada onlar için rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır." (Mâide: 41)

Cenâb-ı Hakk böyle buyuruyor.

Ahmet Akgündüz ise hâlâ yalan, iftira ve fitnelerine devam ediyor.

Ey Ahmet Akgündüz!

Sen önce bizim sana sorduğumuz şu sorulara cevap ver:

 

Ahmet Akgündüz Ağustos 2019 Tarihli Dergimizde
Sorduğumuz Sorulara Hiçbir Cevap Veremedi:

 

Biz sana şu soruları sorduk:

"Bir müslüman yalan söyler mi?
Bir müslüman söylediği sözün doğrusu kendisine hatırlatıldığı hâlde bile bile aynı yalanı tekrar eder mi? Aynı yalanı söylemekte ısrar eder mi?
Bir müslüman Allah dostu bir zâta "Sahte" deme cüretinde bulunur mu? Asla söylemediği bir sözü "Böyle söyledi" diyerek karalamaya, böylece müslümanları aldatmaya çalışır mı?
Bir müslüman ikaz edilmesine rağmen aynı yalanı bile bile ısrarla tekrar edip bir de kitabında basar mı?
Hangi profesör bunu yapar?
Bu hangi müslümana yakışır?
Bir müslüman bunları yapar mı? Yapmaz."

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 4)

"Allah-u Teâlâ Hadis-i kudsî'de:
"Velilerimden birisine düşmanlık eden kimseye ben harp ilân ederim." buyuruyor. (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2042)
Bir Allah dostuna düşmanlık Allah-u Teâlâ'ya düşmanlık olduğuna göre Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:
Bir müslüman Allah dostu bir zâta "Sahte" diye iftira atar mı? Hakaret eder mi?
Sen bu düşmanlığı niye yapıyorsun? Rezil olma pahasına alenen iftira atmanın, bile bile yalan söylemenin sebebi nedir?
Muhterem Ömer Öngüt'ün FETÖ ve benzerleri hakkındaki beyanlarından mı rahatsız oldun?
Yoksa gizli FETÖ'cü müsün?
Neden rahatsız oldun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 4)

"Şimdi soruyoruz:
Bir Allah dostuna "Sahte" diyen kimseden İslâm alimi olur mu?
Bugün bile hâlâ her konuşmasında "FETÖ'ye kâfir diyemezsiniz, münâfik diyemezsiniz." diye konuşan bir adamdan İslâm âlimi olur mu?
Ahmet Akgündüz yıllarca Fetullah Gülen'e "Veliyullah" dedi, "Kutup" dedi.
Fetullah Gülen'in küfrünü ve ihanetini görememiş bir kimseden İslâm âlimi olur mu?
Ahmet Akgündüz samimi ise "Ben Fetullah Gülen'in içyüzünü görememişim, özür dilerim." demesi gerekmez mi?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 6)

"Şimdi soruyoruz:
FETÖ'nün dinden çıktığını, din ve vatan bölücüsü olduğunu, hain olduğunu otuz sene önce görüp bilip Ümmet-i Muhammed'e duyurmaya çalışan Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri mi hakiki âlim, yoksa hâlâ Fetullah Gülen'i İslâm dairesinde göstermeye çalışan, "Mürted denilmez." "Kâfir denilmez" diyen Ahmet Akgündüz mü hakiki âlim?
Sen nasıl ilim adamısın ki hâlâ insanları yanıltmaya devam ediyorsun?
Kim hakiki, kim sahte bunu bilemeyen kimseden ilim ehli olur mu?
Daha kim "Veli", kim küfür ehli ayıramayan bir kimseden İslâm âlimi olur mu?
Kim hakiki imiş, kim sahte imiş gördün mü?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 6)

"Senin "Veliyullah" dediğin Fetullah Gülen dinden çıkalı çok oldu.
Dine ihanet ettiği için vatana da ihanet etti.
Niye tanıyamadın?
Bu milleti niye uyandırmadın?
Vaaz, sohbet, kitaplarında "Hoca Efendi veliyullahtır.", "Hoca Efendi İslâm âlimidir.", "Kutuptur" dedin ve bu İslâm milletini yanılttın. FETÖ'yü tanıyamadın.
İlmin yetmedi mi? Yoksa kripto FETÖ'cü müsün?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 8)

"Ahmet Akgündüz'ün Fetullah Gülen'e "Veliyullahtır", "Maneviyat Kahramanı", "İslâm âlimi", "İyi bir Nur talebesidir.", "Ajan değildir" dediği; "Tabular Yıkılıyor" isimli kitabı hâlâ satılıyor. Üstelik internet satış sitesinin en başında bu kitap var. Ahmet Akgündüz'e soruyoruz: Sen bu kitabı niçin bugün hâlâ satmaya devam ediyorsun.
Gayen ne? Bu FETÖ'ye en büyük bir destek değil mi?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 9)

"Ağustos 2018 tarihli dergimizde bu kitabı ve içindeki Fetullah Gülen'e övgüler düzen beyanlarını ifşa ettiğimiz halde, sen de bunları görüp okuduğun halde, bu kitabını niçin piyasadan çekmedin?
Bu FETÖ'yü desteklemek, aklamak değil mi?
Buna nasıl izin veriliyor?
Bu kitaplar nasıl hâlâ satılabiliyor?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 10)

"Bu kitapların basım yılı 17-25 Aralık 2013'ten önce diyerek nasıl kurtulacaksın? Zira hâlâ bu kitaplarını satıyorsun. Anlaşılıyor ki bu kitabındaki söylediklerin ile hata ettiğini düşünmüyorsun ve pişmanlık duymuyorsun."

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 11)

"Şimdi soruyoruz:
Sen bu kitabını 2009 yılında yayınlamışsın ve 2013 yılından beri de hâlâ satıyorsun. Kitabı bitiremedin mi? Yoksa yeni baskılar yapıyorsun da eski baskı imiş gibi mi piyasaya veriyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 11)

"Bu Zât-ı âli bütün din ve vatan bölücüleriyle senelerce mücadele etti. Sen hangi mücadelesinden rahatsız oldun?
Muhterem Ömer Öngüt'ün FETÖ terör örgütünün elebaşı Fetullah Gülen'in dinden çıktığını, kâfir olduğunu, vatan haini olduğunu, Amerikan ajanı olduğunu beyan eden eserlerinden, ilk baskısı 1999 yılında yapılan "Küfrü Hoş Gören Narcıların İçyüzü" isimli eserinden mi rahatsız oldun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 9)

"FETÖ ile ilgili açıklamalarının hiçbirinde, hiçbir eserinde, hiçbir konuşmanda FETÖ'nün elebaşı Fetullah Gülen'in ismini anarak "Fetullah Gülen hâindir, kâfirdir, dinden çıkmıştır" demiyorsun.
Oysa Fetullah Gülen hakkında "Açıkça velidir", "Veliyullahtır", "Amerikan ajanı değildir." dediğin "Tabular Yıkılıyor" isimli kitabın hâlâ satılıyor.
Bu kitabı niçin toplatmıyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 8)

"FETÖ benzeri diyalogcu, küffarla işbirliği yapan, küffarın maşası olarak çalışan örgütler başka İslâm ülkelerinde de var. Küffarın amacı İslâm dini'ni yıkmak ve İslâm dünyasını teslim almak.
Küffarın bu amacını 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra en iyi Türkiye anladı.
Ve fakat Ahmet Akgündüz anlayamamış.
FETÖ'ye methiyeler düzen, "Veliyullahtır" dediği kitapları hâlâ satışta.
Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:
Bu kitapların satışına devam etmekteki gayen ne? Gerçek niyetin ne? Gizli bir niyetin mi var?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 14)

"Ahmet Akgündüz Ağustos 2018 tarihli dergimizin yayınlanmasından hemen sonra attığı 1 Ağustos 2018 tarihli twitinde "17-25 Aralık'da da hala ONA VELİYYULLAH dediğim de doğrudur." diye yazmıştır.
Şimdi soruyoruz:
Sen bunu yazdın mı yazmadın mı? Bu bir itiraf değil mi?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 11)

"Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'lere rağmen Resulullah Aleyhisselâm'ı Kelime-i şehadet'ten çıkartmaya çalışan bu sahte âlimi sen tanıyamadın. 17-25 Aralıktan sonra bile hâlâ "Veliyullah" dedin.
Senin "Veliyullah" dediğin şimdi vatan haini çıktı. Devlet terörist ilân etti.
Tanıyabildin mi? Tanıyamadın.
Halkı uyandırabildin mi? Uyandıramadın.
Ne gibi bir müdahalen oldu? Aksine destekledin.
Senin veliyullah dediğin vatan hâini çıktığına göre hangi sözüne itibar edilir?
Oysa Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- FETÖ'nün içyüzünü bildi ve bildirdi. Halkı uyandırdı. Dini ve vatanı muhafaza için gayret etti. Mücadele etti.
"Hakiki" ile "Sahte"yi buradan ayırabilirsiniz."

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 6-7)

"TBMM Darbe Araştırma Komisyonu'na verdiği ifade başta olmak üzere bütün konuşmalarında, yukarıda bahsi geçen "15 Temmuz İhanet Darbesi Kitabı"nda; ısrarla FETÖ'ye "Kâfir", "Münafık" diyemezsiniz şeklindeki iddiasını dile getirmektedir. (Bkz. "15 Temmuz İhanet Darbesi PDY ve Nur Cemaati Tartışmaları", s. 17, s. 64, ayrıca bkz. TBMM FETÖ Darbe Araştırma Komisyonu Tutanakları s. 90)
Şimdi soruyoruz:
Bu hâin FETÖ'yü niçin ısrarla İslâm dairesi içinde göstermek istiyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 11-12)

"Senin "Veliyullah" dediğin Fetullah Gülen dinden çıkalı çok oldu.
Dine ihanet ettiği için vatana da ihanet etti.
Niye tanıyamadın?
Bu milleti niye uyandırmadın?
Vaaz, sohbet, kitaplarında "Hoca Efendi veliyullahtır.", "Hoca Efendi İslâm âlimidir.", "Kutuptur" dedin ve bu İslâm milletini yanılttın. FETÖ'yü tanıyamadın.
İlmin yetmedi mi? Yoksa kripto FETÖ'cü müsün?
Oysa Muhterem Ömer Öngüt otuz yıldır bunların kâfir, münafık, vatan hâini, Amerikan ajanı olduğunu söylüyor.
Şimdi soruyoruz:
Kim sahte, kim hakiki?
Sen de gör, âlem de görsün."

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 8)

"Kitaplarında konuşmalarında Fetullah Gülen aleyhinde bir beyanın yok. FETÖ diyorsun, PDY diyorsun ama Fetullah Gülen diyerek konuşmuyorsun.
Şimdi soruyoruz:
15 Temmuz darbe girişimini de kraldan fazla kralcı davranarak hata yapanlar mı yaptı? Fetullah Gülen'in dahli nedir? Bu hususta ne düşünüyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 12)

"Şimdi Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:
FETÖ'nün tek suçu 15 Temmuz'da devleti ele geçirmek için isyan etmesi midir?
FETÖ Amerika'dan yönetilen bir ajan-örgüt değil midir?
FETÖ İslâm dini'ni yıkmak için, küffar tarafından İslâm itikadını yıkmak değiştirmek için kullanılan bir örgüt değil midir?
Fetullah Gülen otuz yıldır küfrü hoş görü icraatları ile taraftarlarını sinsice küfrün içine sokmadı mı?
15 Temmuz darbe girişimi olmasaydı, FETÖ isyan yapmamış olacağı için sence hiçbir kabahati olmayan müslüman bir cemaat mi olacaktı?
PKK devlete isyan ediyor. Onlara da mı sadece "isyancı" diyeceksin?
Senin bu açıklamaların FETÖ fitnesi ile mücadeleyi zayıflatmıyor mu?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 13)

"İsyana fiilen katılmayanların, fikren destekleyenlerin canı da malı da hukukun koruması altındadır" diyor.
FETÖ şirketlerine, FETÖ ile iltisaklı olan, bu örgütün işleyişine yardım edenlere dokunulmasın mı demek istiyorsun?
Bu fitne ile nasıl mücadele edilecek?
Bir de bunları "İslâm hukuku budur" diyerek anlatıyorsun.
Ortadaki büyük fitneyi göremiyor musun?
Yoksa görüyorsun da örtmeye mi çalışıyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 15)

"Hollanda'da üniversite kurdun, devam ediyorsun. Senin Amerika'da Pensilvanya eyaletinde Amerika'nın dizinin dibinde güya İslâm'ı yaymaya çalıştığını iddia eden FETÖ'den ne farkın var? O da ehl-i küfür memleketinde İslâm'ı yaymaya çalıştığını iddia ediyor. Ki öyle olmadığı ortaya çıktı. Sen de Hollanda gibi ehl-i küfür bir memlekette "İslâm Üniversitesi Rektörü" olmakla iftihar ediyorsun. Ehl-i küfür memleketi İslâm üniversitesi kurma imkânı tanıyor ve güya İslâm'ı yaymaya müsaade ediyor.
Hollanda seni ne gaye ile kolluyor ve gözetiyor? Amerika'nın gözettiği FETÖ ile Hollanda'nın gözettiği sen arasında ne fark var, bize izah et."

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 16-17)

"Hollanda'da "İslâm Üniversitesi" ismindeki bir okulda rektörlük yapıyorsun.
Resulullah Aleyhisselâm'a hakaret eden, karalamaya çalışan karikatürlerin yayınlandığı ülkelerden birisi Hollanda idi.
Ne gibi bir müdahalen oldu?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 17)

"Resulullah Aleyhisselâm'ı anlatan, müdafaa eden ne gibi bir çalışman oldu?
Kimin safındasın?
Resulullah Aleyhisselâm'a bir hakaret yapıldığı zaman imanlı bir müslüman hemen harekete geçer. Senin kılın kıpırdadı mı?
Resulullah Aleyhisselâm'a yapılan hakaretler karşısında dünya müslümanları ayağa kalktı. Sen ne yaptın?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 17)

"Bu küffar hakiki İslâm'a müsaade eder mi?
Hepsinden daha mühimi "İslâm Üniversitesi" adı altında bir okula izin verir mi?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 17)

"Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:
Bu yaptıkların ile hem Osmanlı ismini, hem de İslâm ismini istismar etmiş olmuyor musun?
Kurduğun okula "İslâm Üniversitesi" ismini vermişsin. Bir kâfir memleketi buna nasıl izin veriyor?
FETÖ'ye de izin verdiler. Meğer Amerikan ajanı imiş. Meğer istihbarat amaçlı imiş.
İftiralarına Bediüzzaman -kuddise sırruh- Hazretleri'ni alet ettiğin gibi, icraatlarına "İslâm" ve "Osmanlı" isimlerini de âlet etmiş olmuyor musun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 19)

"Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:
Fetullah Gülen'e hem "İyi bir nur talebesi" diyorsun hem de "Nurcu değil" diyorsun.
Hangi sözün doğru?
Senin hangi şahitliğine inanacağız?
Hangi Ahmet Akgündüz'e inanacağız?
Hangisi Ahmet Akgündüz?
Bir sözü bir sözünü tutmayan insana ne denir?
Profesör olsa kim inanır?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 19)

"Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:
Senin hangi sözüne inanacağız?
Zamana zemine göre fikir mi değiştiriyorsun?
Yoksa onlara başka diğerlerine başka mı konuşuyorsun?
Ya da sen de FETÖ'cüler gibi "Takiyye" mi yapıyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 20)

"Şimdi soruyoruz:
Bu büyük alim, Bediüzzaman Hazretleri;
Allah dostu bir kimseye iftira atan, hakaret eden bir kimsenin yüzüne bakar mıydı?
Yalan söyleyen bir kimseye kitaplarını emanet eder miydi?
Yalan söyleyen birine kendisini ve kitaplarını müdafaa etmesi için vazife verir miydi?
İftira atan böyle bir kimseyi talebesi olarak kabul eder miydi?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 20)

"Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:
"Şüphesiz ki Allah, aşırı yalancıyı doğru yola eriştirmez." buyuruluyor. (Mümin: 28)
Bu Âyete iman ediyorsan ne diye yalan söyledin?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 23)

"Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz
"Yalan söyleyenler muhakkak lânete uğramıştır." buyuruyor. (Münavi)
Bu Allah'ın Resul'ünün beyanı, bu Hadis-i şerif'lere iman ediyorsan niçin yalan söylüyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 24)

""Fitne çıkarmak, adam öldürmekten daha kötüdür." (Bakara: 191)
Cenâb-ı Hakk'ın bu Âyet-i kerime'lerine iman ediyor musun? İman ediyorsan hangi maksat, gaye ve niyetle bu fitneyi çıkardın?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 25)

"Bediüzzaman Said Nursi -kuddise sırruh- Hazretleri'nin yalan ve iftira hakkındaki beyanlarına bir bak! Bu Zât-ı Muhterem yalan söyleyenleri yalancı peygamber Müseyleme'ye benzetiyor. 'Küfür yalan, iman doğruluktur' diyor. Niçin yalanı tercih ettin?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 26)

"Senin hakkında birçok intihal, sahtecilik iddiası var! Bunlar hakkında ne diyorsun?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 28)

"Bu zâtlar böyle diyorlar. Senin "Sahte" şecere yayınladığını söylüyorlar.
Senin hakkında bu kadar "Sahtecilik" iddiası var. Sen bir Allah dostuna "Sahte" diye iftira atmadan önce bu iddiaların cevabını ver."

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 31-32)

"Şimdi Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:
Kitabın kapağında "Ahmaklar" dediğin kişiler bunlar mı?
Bu kadar saygın akademisyen, tarihçi işi gücü bırakmış seninle mi uğraşıyor?
Senden başka eserleri hakkında bu kadar ağır eleştiri, tenkit, ve dahi intihal iddiası olan başka birisi var mı?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 33)

"Sana intihal yaptı, çaldı diyorlar.
Böyle diyen birisine senin saldırman, dava açman lâzım. Dava açtın mı?"

(Hakikat Dergisi, Ağustos 2019, s. 34)

Bu sorularımıza cevap veremedin!

Ey Ahmet Akgündüz!

Sen sorduğumuz bu sorulara cevap veremedin de akli melekelerinin teşevvüş ettiğine ilişkin heyet raporu bulunan bir kişinin hezeyanlarına sığınarak bize cevap vermeye çalışıyorsun.

Bu sorularımıza cevap vereceğine gitmiş ölmüş bir insanın daha önce dergi ve kitaplarımızda cevap verdiğimiz hezeyanlarına sığınıyorsun. Bu nasıl ilim adamlığı.

Kadir Mısıroğlu'na Hakikat Dergisinin Mayıs 2012 tarihli 224. sayısında cevap verilmiş akabinde Süleymancıların İçyüzü kitabında genişçe iftira, hezeyan ve tahriflerine gereken cevaplar verilmişti. Merak eden bu dergiye ve kitaba bakabilir.

"Ben profesörüm" diyen kimse bunu yapar mı?

Devletten bir şekilde profesörlük payesini almışsın. Üstelik haketmediğin halde tarih profesörlerinin çalıntı dediği doktora tezi ile akademisyen olmuşsun. Peki Allah indinde mesuliyetten nasıl kurtulacaksın? Bu kadar yalanla, bu kadar iftira ile, bu kadar çarpıtma ile huzur-u ilahide senin durumun ne olacak?

Hazret-i Allah Kelâm-ı kadim'inde:

"Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle onlara elem verici bir azap vardır." (Bakara: 10)

Ahirette bu iftiraların ve hezeyanların hesabını nasıl vereceksin?

"Kim bir hatâ veya bir günah işler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur." (Nisâ: 112)

Ahmet Akgündüz kendisi cevap veremiyor, ölmüş bir adamın hezeyan ve saçmalıklarına sığınıyor.

Ey Ahmet Akgündüz!

Kadir Mısıroğlu senin hakkında çok ağır hakaret küfürler ediyor. Sen de onun hakkında ağır hakaret ve ithamlarda bulunuyorsun. Şimdi işine geldiği için onun hali hayatında iken cevabını verdiğimiz hezeyanlarına sığınarak bize cevap vermeye çalışıyorsun.

Kadir Mısıroğlu'nun 06.05.2017 tarihli, "Cumartesi Sohbetleri" başlıklı konuşmasında senin hakkında "Fino köpekleri ile işim yok." dediğini unutmuş görünüyorsun.

Halbuki Ahmet Akgündüz ile Kadir Mısıroğlu birbirleri hakkında hakarete varan ağır ithamlarda bulunmuş iki kişidir.

Şöyle ki;

Ahmet Akgündüz Kadir Mısıroğlu'nu "Bediüzzaman hakkında masallar anlatmakla", "Haddini aşarak Bediüzzaman'ı lüzumsuz vesilelerle diline dolamak"la, "TV'lerde belgesiz masal okumak"la, "Yalan söylemekle", "İftira atmakla", "Yanıltmakla" itham etmiştir.

Kadir Mısıroğlu da Ahmet Akgündüz hakkında "Doktora tezinin çalıntı olduğunu", "Aynaya bakıp 'Bilinmeyen Tarih' diye kitap yazdığını", "FETÖ'ye Evliyaullah dediğini" söylemiş, Akgündüz hakkında internet sayfasında yazdığı yazısında "Varan-1 diye Akgündüz hakkındaki iddialarını sıralayarak Akgündüz'ü devamını yazmakla tehdit etmiştir.

Meşhur bir söz vardır:

"Bozacının şahidi şıracı"

Ahmet Akgündüz'e soruyoruz:

Kadir Mısıroğlu'nun açıklamalarını doğru kabul edip sayfanda paylaştığına göre, bu adamın senin hakkındaki açıklamalarını da doğru kabul etmiş olmuyor musun?

Veyahut Kadir Mısıroğlu'nun senin hakkındaki açıklamalarını kabul etmiyorsan, yalan söylediğini düşünüyorsan böyle bir adamın açıklamalarını niye kendine destek için kullanıyorsun?

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

Akgündüz nasıl bir nur talebesidir ki "Haddini aşarak Bediüzzaman'ı diline dolamakla" itham ettiği Kadir Mısıroğlu'nun videosunu kendisine destek için kullanıyor ve bu kişiye "Muhterem Ağabeyim" diyor, "Gençlere doğru tarihi anlatıyor" diyor.

Ahmet Akgündüz nasıl bir nur talebesidir ki Bediüzzaman Hazretleri hakkında su-i zanda bulunan Kadir Mısıroğlu'na ağabeyim deyip videosunu kendisine delil kabul ediyor. Ve fakat Bediüzzaman aleyhinde en küçük bir su-i zanda bulunmayan, bu Zât-ı âli'nin aleyhinde tek bir sözü olmayan bilâkis birçok eserinde "İman abidesidir", "Allah'ın veli kuludur." diyen Muhterem Ömer Öngüt'e "Bediüzzaman düşmanı" diye iftira atıyor. Üstelik bu yalanı ve iftirayı işin aslını bildiği halde yapıyor, bile bile yalan söylüyor.

Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:

"Doğrusu birçokları bilmeden heva ve heveslerine uyarak halkı şaşırtıyorlar." (En'am: 119)

Bu iftiranı, Muhterem Ömer Öngüt'ün Bediüzzaman'a dil uzattığına, düşmanlık yaptığına dair bu yalanlarını ispat edebildin mi, bir belge ortaya koyabildin mi? Koyamadın. Koyamazsın zaten. Koyamadığın için karalamaya çalışıyorsun, yalana, iftiraya sığınarak sıyrılmaya çalışıyorsun.

Sen nasıl bir müslümansın?

Sen nasıl bir profesörsün?

Hadi bu dünyada ortalığı karıştırarak, taraftarlarını kandırarak sıyrıldın, ahirette nasıl sıyrılacaksın. Huzur-u ilâhi'de bu yalanların, bu çirkefliklerin hesabını nasıl vereceksin?

"O gün insanlar, yaptıklarının kendilerine gösterilmesi için gruplar halinde (ilâhi divana) çıkarlar.

Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onun mükâfatını görür.

Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onun cezasını görür." (Zilzâl: 6-7-8)

Ey Müslüman kardeş!

Ey Risal-i Nur'un talebeleri!

Ey Ehl-i İslâm!

Bu gibi adamlardan ilim tahsil etmeye çalışmak büyük bir tehlikedir. Bu gibi "Ahir zaman âlimleri" toplum için, devlet için, İslâm'ın selâmeti için büyük bir tehlikedir.

Nitekim bu adam hâlen bütün konuşmalarında, "FETÖ'ye kâfir diyemezsiniz, münafık diyemezsiniz." diye zihinleri bulandıran, FETÖ hakkında "Velidir", "İslâm alimidir", "İyi bir nur talebesidir", "Amerika, CIA ajanı değildir." dediği "Tabular Yıkılıyor 4" ve "Tabular Yıkılıyor 5" isimli kitaplarını dağıtıp satan bir kimsedir.

Biz Ağustos 2018 tarihli dergimizde Ahmet Akgündüz'ün bu kitaplarını ifşa ettik, neden hâlâ satıyorsun diye sorduk. Oysa bu adam hem kitaplarını satmaya devam etti hem de bir yıl sonra çıkarttığı kitabında Muhterem Ömer Öngüt hakkındaki yalan beyanlarına devam etti. Biz tekrar Ağustos 2019 tarihinde dergimizde bu kitapları yine ifşa ettik. Yine bu kitaplarını kaldırmadı, satmaya devam etti.

Vatanda zarara sebep olan bu gibi kitaplara, bu gibi kitapları yazıp konuşanlara müsaade edilmesi büyük bir zaafiyettir. Bu duruma asla müsaade edilmemesi gerekir.

Böyle bir adamdan İslâm alimi olur mu?

Bilakis bu gibi kimselerin zararı FETÖ'den daha çoktur. Çünkü FETÖ'nün artık cephesi var. Küfrün kucağında olduğu, küfür ehli ile bir olduğu meydana çıktı. Ancak bu âhir zaman âlimlerinin cephesi yok. Güya artık FETÖ'nün aleyhinde konuşuyor ama her konuşmasında aynı zamanda "Kâfir diyemezsiniz, münafık diyemezsiniz" diyerek FETÖ'yü İslâm dairesine sokmaya çalışıyor. Müslüman gençlerin, hususiyetle Risale-i Nur talebelerinin zihnini bulandırıyor. Şu netameli devirde bu millete, bu devlete bundan büyük zarar olur mu?

Akgündüz hakiki bir İslâm âlimi olsaydı hatasını kabul edip özür dilerdi. Oysa kin ve düşmanlıkla hareket ediyor, hatasını kabul etmek bir tarafa hakaret ve iftiralarına bir başkasının üzerinden devam etmeye çalışıyor. İşte bu böyle bir adamdır.

"Onların çoğu zanna uyarlar. Gerçekte ise zan hakikat karşısında hiçbir şey ifade etmez." (Yunus: 36)

 

2012 Yılında Kadir Mısıroğlu'na Verilen Cevap:

Kadir Mısıroğlu'nun hezeyanlarına hem Mayıs 2012 tarihli Hakikat Dergisi'nin 224. sayısında, hem de "Dinleri Süleymancılık, İmanları Para, Has Huyları Gasp, Meslekleri de Dilencilik Olan Süleymancıların İçyüzü" isimli kitabımızda cevap verilmişti. Nitekim Kadir Mısıroğlu Süleymancıların avukatlığını yapmaya çalışan, birçok grup ve kişi hakkında ağır ifadelerle açıklamalar yapıp, kitap yazdığı halde Süleymancılara bir fiske söz dahi etmeyen bir kimse idi.

Ahmet Akgündüz de böyle.

Kadir Mısıroğlu öldü, artık gerçek âlemde. Huzur-u ilâhi'de söz ve icraatları ile başbaşa.

Bu sebeple onun hayatta iken hakkında yazdığımız beyanlarımızı kısa tutuyoruz. Dileyen yukarıda bahsettiğimiz dergi ve kitapta verilen cevaplara müracaat edebilir.

Kadir Mısıroğlu'nun ölümünden sonra taraftarları tarafından yazılan bir tekzip metninde şöyle deniliyor:

"Yazan kişinin vefatından sonra karşı tarafın aksi minvaldeki ifâdelerine itibar edilmez. Çünkü hadisenin aktörlerinden biri dünyasını değiştirdikten sonra "nasıl olsa itirazı mümkün olamaz' rahatlığıyla konuşmak bir ilmî ahlâk açısından kabul edilemez olsa gerektir." (Üstad Kadir Mısıroğlu'nun Taleberinden Dücâne Cündioğlu'nu Tekzip, 3 TEMMUZ 2019)

Ve fakat Kadir Mısıroğlu da, Ahmet Akgündüz de Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh-un hayat-ı saadetlerinde kendisinin aleyhinde hiçbir beyanda bulunmadıkları halde, bu Zât-ı âli'nin vefatından sonra meydanı boş zannederek konuşmuşlardır.

Kısaca ifade etmek gerekirse;

Kadir Mısıroğlu Selahaddin Eyyubi ve Mehmet Akif Ersoy gibi tarihi şahsiyetlere bile hakaret eden, Kurtuluş Savaşı hakkında "Keşke Yunan kazansaydı" diyen; Bediüzzaman hakkında "Benliği şiddetli idi" diye hadsizlik yapan; Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz'in hilâfetinde, siyasetinde yanlışlar yaptığını idda eden; hakkında aklının teşevvüş ettiğine dair heyet raporu bulunan bir kimsedir.

İşte Ahmet Akgündüz'ün hakaret ve iftiralarına şahit gösterdiği kişi budur.

Ahmet Akgündüz'ün profesörlüğü de, alimliği de işte bu kadar. "İslâm üniversitesi rektörü" sıfatıyla ortada dolaşıyor, ancak hem yalan söylüyor, hem iftira atıyor, hem de aleyhinde şahitlik yaptığı, kendisine hakaret eden bir kimseyi kendi iftira ve hakaretlerine şahit tutmaya çalışıyor.

Bu kadar tutarsızlık, bu kadar ilkesizlik değil bir İslâm alimine hiçbir müslümana yakışmaz.

 

Akgündüz'ün Kadir Mısıroğlu Hakkındaki Beyanları:

Ahmet Akgündüz Kadir Mısıroğlu hakkında "İftira ettiğini", "Yalan söylediğini", "Belgesiz masal okuduğunu", "Haddini aşarak Bediüzzaman'ı diline doladığını", "Bediüzzaman hakkında masallar anlattığını" söylemektedir.

"Bir iftira daha, bugünlerde çok olduğu için bu iftiraya cevap vereceğim. Nedir o iftira? Allah Allah! Güya Bediüzzaman Hazretleri Sultan İkinci Abdülhamid'den sonra padişah olan Sultan Reşad'a Medresetüz-zehra şarkta bir üniversite için müracaat etmiş. ... Bediüzzaman'a yirmi bin Osmanlı altını para vermiş. ... Çok sevdiğim bir adam, ama bu kadar yalan olmaz ki. Anladınız değil mi? Bu kadar yalan olmaz. ... Arkadaşlar bunun ne kadar gülünç bir yalan olduğunu ben size belgeleri ile anlatacağım." ("Prof Dr. Ahmet Akgunduz - Kadir Mısıroğluna Reddiye İçerir - Deccal ve Bediüzzamanın İlmi" başlıklı video kaydı, dk. 40: 13 vd.)

"Kadir Mısıroğlu TV'lerde belgesiz masal okuyor." (@AhmetAkgunduz, 10 Nisan 2017 tarihli twitter mesajı)

"Kadir Mısıroğlu ve benzerleri, haddini aşarak Bediüzzaman'ı lüzumsuz vesilelerle dillerine dolamaktadırlar." (https://ahmedakgunduz.com/?p=304, Bir Nur talebesinden Eli Kalem Tutanlara ve Devlet Adamlarına Açık Mektup, 13/10/2015)

"Kadir Mısıroğlu, aleyhimizde basın bildirisi ve ilave olarak video yayınlamış. Bediüzzaman hakkında masallar anlatan bu ağabeyden Akgündüz hakkında iftiraname yazması normaldir." (Ahmet Akgündüz facebook hesabı, 11 Mayıs 2017)

Bunları söyleyen kim? Ahmet Akgündüz.

Bu ithamları yaptığı bir adamı kendisine şahit tutan kim? Ahmet Akgündüz.

Böyle tenakuz olur mu?

Böyle ilim adamlığı olur mu?

Peki Ahmet Akgündüz bunları söyleyince Kadir Mısıroğlu ne yaptı?

Ahmet Akgündüz'ü onun hakkında yazı yazmakla tehdit etti:

"Eğer devam edersen Fetullah'ın 17 Aralık'tan sonra bile medhiyelerinden başlayarak seni bu millete Müslüman kitleye tanıtırım. Daha çok söyleyeceğim var." dedi.

Ahmet Akgündüz ne yaptı? Şöyle söyledi:

"Muhterem Kardeşlerim! Muhterem Ağabeyim Kadir Mısıroğlu, bu memleket gençlerine ecdadını hatırlatan ve doğru tarihi anlatan kıymetli bir büyüğümüzdür. Hastalığını gazetelerden öğrendim; kendisine Yüce Rabbimden şifalar dilerken, dualarımız onunla olsun diyorum." (Ahmet Akgündüz 17 Nisan 2019, twitter mesajı)

İşte ortalıkta "Profesörüm", "İslâm alimiyim", "Risale-i Nur Talebesiyim" diye dolaşan Ahmet Akgündüz'ün iç durumunu görün. Kendisi de görsün, alem de görsün.

 

Kadir Mısıroğlu'nun Akgündüz Hakkındaki Beyanları:

Kadir Mısıroğlu Ahmet Akgündüz'e cevap mahiyetinde yaptığı bir konuşmada (KA-617 Ahmet Akgündüz Hakkında Mühim İzahat başlıklı video kaydı) onun hakkında şunları söylüyor:

"Ahmet Akgündüz diye bir … (buradaki hitap kelimesi videodan çıkartılmış) bana hücum ediyor, kitabını çıkarmadan kitabının reklamı için Kadir Mısıroğlu'nun palavralarına cevap vereceğim diye." (3: 20 vd.)

"Ama ben senin doktoranın hırsızlık mahsulü olduğuna dair bir makaleyi, cevap vereceksen ona ver. Siteme koyuyorum. Eğer devam edersen Fetullah'ın 17 Aralık'tan sonra bile medhiyelerinden başlayarak seni bu millete müslüman kitleye tanıtırım. Daha çok söyleyeceğim var." (4: 02 vd.)

"Ama askerliğini onbaşı yapan Talat Paşa'yı albay gösteren adamdan ne bekliyorsun? İhsan-ı şahane yapar mı padişah, yapamaz mı bundan haberi yok." (5: 26 vd.)

"Bilinmeyen tarih diye kitap yazmış, tarih bilmediğinin ispatını yapmış. … Aynaya bakmış, kitaba isim koymuş." (6: 30 vd.)

"Bu nurcu geçiniyor. … Konuşmayı bile değmez, ama Müslümanlar safında zuhur ettiği için ola ki söylediğini doğru zannedenler olur diye bir prensip cevabı verdim." (8: 10 vd.)

"Eğer devam ederse öyle şeyler onun hakkında anlatacağım ki, sıradan bir lise talebesinin bile tarihe dair yapmayacağı yanlışları yapmış bir adam." (8: 35 vd.)

Kadir Mısıroğlu "Cumartesi Sohbetleri 06.05.2017" başlıklı konuşmasında ise Ahmet Akgündüz'e şu hakareti yapıyor:

"Ben delilsiz konuşmuyorum. Onu Ahmet Akgündüz iddia ede dursun. Fino köpekleri ile işim yok. Ben delilsiz konuşmuyorum. Her sözümün kaynağını gösteririm, delilini gösteririm." (1: 33: 39 vd.)

 

Bu Gibi Adamlar Niçin Muhterem Ömer Öngüt'e İftira Atıyor, Hakaret Ediyor?

Bu gibi adamlar birbirlerine her türlü hakareti, iftirayı yaparlar ancak Muhterem Ömer Öngüt'e karşı aynı safta bir araya gelmekten çekinmezler. Bütün din ve vatan bölücüleri de böyledir. Muhterem Ömer Öngüt'ün beyanları karşısında birbirlerini müdafaa edip, Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'ne saldırırlar.

Halbuki Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- daima "İslâm dini kardeşlik dinidir", "Devlet ittifaktan devletsizlik ise nifaktan" buyurmuşlar, "İlâhî Görüş Birliği'ne Dâvet" isimli bir eser çıkartarak müslümanları kendi görüşüne değil "İlâhî Görüş Birliği"ne davet etmişlerdir. Dergimizin logosuna da "İmansız vatan, vatansız iman müdafaa edilmez" cümlesini eklettirmişlerdir.

Zât-ı âlileri:

"Dine bağlı kalın ve dinde ayrılığa düşmeyin." (Şûrâ: 13)

Âyet-i kerime'sini düstur edinmiş, ümmet-i Muhammed'i Allah ve Resul'ünde birleşmeye davet etmişlerdi.

Peki böyle olduğu halde neden bu gibi kimseler Muhterem Ömer Öngüt'e taarruz ediyor, hakaret ediyor, yalan söylüyor, iftira atıyorlar. Nitekim bu iftiraların en büyüğünü FETÖ yapmıştı. Muhterem Ömer Öngüt'ün ismini 2009 yılında tertip ettikleri tuzakların içerisine karıştırıp kullanılan bir kimse gibi göstermek istemişlerdi. Ve bu iftiraya bütün bölücüler dört elle sarıldılar.

Neden böyledir?

Çünkü Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri müslümanları birlik ve beraberliğe davet ettiği gibi aynı zamanda bu birlik ve beraberliği, İslâm dini'ne zarar veren din ve vatan bölücülerinin iç yüzlerini, İslâm'da olmayan iş ve icraatlarını Âyet-i kerime ve Hadis-i şerif'lerle ortaya serdiği için, içyüzleri ortaya çıktığı için, rahat hareket edip, rahat soygun yapamadıkları için Muhterem Ömer Öngüt'ü sevmezler ve düşman olarak görürler.

Zira Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri:

"Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyunuz, onlar doğru yoldadırlar." (Yâsin: 21)

Âyet-i kerime'sini düstur edindikleri gibi, her vesile ile müslümanlara duyurmaya gayret etmişler; bu para toplayanların doğru yolda, İslâm yolunda olmadıklarını ifşa etmişlerdi. Bu gibi izah ve ifşaları İslâm dinini madde, makam ve menfaat için alet eden her bir din ve vatan bölücüsünü rahatsız etmiştir.

Ahmet Akgündüz de içinde Fetullah Gülen hakkında "Evliyaullah'tır", "Amerikan ajanı değildir" diye yazdığı kitaplarını satan, bu gibi gruplarla içli dışlı olan bir kimsedir.

Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin hayatında bir şey diyemeyen bu iki şahıs, bu Zât-ı âli'nin hayat-ı saadetlerinde konuşmaya çekindiler ve fakat vefatından sonra aleyhinde bulunmaya çalıştılar.

Bunlar niçin oluyor?

Zira Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri her ne kadar ahirete irtihal etmiş olsalar da bölücüler hakkındaki beyanları bu din ve vatan bölücülerini rahatsız ediyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra FETÖ'nün içyüzü ortaya çıkıp herkes bunların Müslüman olmadığını söylemesiyle Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Hazretleri'nin bu bölücüler hakkındaki beyanlarının doğruluğu iyice aşikâr oldu.

Ve fakat hiçbir bölücü bu Zât-ı âli'nin beyanlarındaki hakikati teslim etmiyor. Niçin? Çünkü kabul etmiş olsa kendi hatalarını da kabul etmesi lâzım. Para toplamayı bırakması lâzım, saltanatı terketmesi lâzım. Hükm-ü ilâhîye teslim olması, ahkâm-ı ilâhi'ye uyması lâzım.

Ve fakat hepsi bir saltanat kurmuş, hepsi yönünü dünyaya dönmüş. Ahireti düşünen çok az.

Bu Zât-ı âli din ve vatan bölücülerini, sahte âlimleri ifşa ettiği gibi kendisi de bir mutasavvıf olduğu halde sahte tarikatları da ifşa etmiştir. Bugün birçok grup, tarikat, cemaat adı altında bir ticarethaneye dönüştüğü için liderlik, şeyhlik de babadan oğula geçiyor, yahut aile içinde kalıyor. Halbuki yüzlerce, binlerce yıllık İslâm tarihinde böyle bir bozulma görülmemiştir, yoktur.

"Onlar hakikaten kendilerinin bir şey üzerinde bulunduklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar yalancıdırlar.

Şeytan onları istilâ etmiş, onlara Allah'ı anmayı bile unutturmuştur. Onlar şeytan taraftarı olanlardır. İyi bilin ki asıl kayba uğrayanlar şeytan taraftarı olanlardır." (Mücâdele: 18-19)


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR