Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (102) - Hâle İnmedikçe, Notları Çözemezsiniz. - Ömer Öngüt
Hâle İnmedikçe, Notları Çözemezsiniz.
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (102)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Eylül 2019

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (102)

 

Mühim Bir Husus:

İzmir'de bir mecliste bulunuyoruz. Girer girmez sohbet açıldı. Yanıbaşımızda bir genç oturuyordu.

"Ben sizi kitaplarınızla tanıdım ve gıyaben intisap ettim. Daha önce bir topluluğun içinde idim. Notlar'ı okuduktan sonra onların dalâlet ehli olduklarını anladım. Notlar'dan çıkarıp çıkarıp onlara gönderiyorum." dedi.

İkinci kitabı daha görmemiş, çünkü yeni çıkmıştı. İkinci kitaptan da kendisine verilmesini söyledik. Bu meyanda bir kardeş:

"Kitap filân yerde satılıyor!" dedi.

Çok canımız sıkıldı. Bu gibi kardeşlere:

"Kitap filân yerde satılıyor!" denmez.

Âdeta ismini yazıp hediye edeceksin. Çünkü o her tarafı aydınlatma çabasında.

Yani demek istiyoruz ki; bu gibi kardeşlerin dahi peşinde gezmek zorundayız. Benim de binbir hatam var, böyleyken içim bırakmıyor. Satışı sana ne gerek, senden para mı isteniyor?

Onun için paralı-parasız yayın efendim, taşı gediğine koyun. Fakat yerinde hediye edin. Yersiz verirsen bir kenara atıverir.

 

Nurlu ve Hikmetli Sözler:

"Notlar hâldir, söz kâldir. Hâle inmedikçe, notları çözemezsiniz."

"Vücud ev, kalp misafirhânedir. Fakat O tecellî ettiği zaman ne ev kalır, ne de misafirhâne, O kalır."

"Efendim bu seneki Hacc, Hacc-ı Ekber imiş!" diye söyleyen bir kardeşimize şöyle buyurdular:

"Hacc-ı Ekber, Hazret-i Allah'ın rızâsıdır. Rızâ var mı Hacc-ı Ekber odur."

"Küçücük bir çocuk ağlamaya başladığı zaman, bütün ev halkını ayağa kaldırdığı gibi, Cenâb-ı Hakk sevdiği kulunun ağlamasına, yalvarmasına dayanamaz. Ümmet-i Muhammed'e yahut da o beldeye gelecek herhangi bir musibeti kaldırıverir. Musibetler böyle kalkıyor.

Bunlar Hâlîk ile mahlûk arasındaki gizli hâllerdir. Hazret-i Allah dilerse ona istettirir ve isteğini kabul eder, dilemezse isteyemez.

Bir kere gadaplandı mı, hiçbir şey onun önünde duramaz. Hükm-i ilâhî derler ona. O hükmünde hikmet sahibidir."

"Cümledir zaten işi gören. Söylenmesi gereken hakikat cümleye sığdırılırsa mevzu biter. Cümleyi mevzuya dökersen hakikati boğarsın.

Nasibi olan insan için ne kadar kestirme bir yol. Bunlar Allah'ımızın ihsanından başka hiçbir şey değil. Biz kendimize bir kabuk kadar değer vermeyiz. Verdirmeyen Hazret-i Allah'a sonsuz şükürler olsun."

"Öyle insan vardır ki yalnız Allah için çalışır, malını da canını da ortaya koyar. Fakat halk ona düşmandır. Zaten onun halk ile hiç işi olmaz. O hep Hakk iledir.

Öyle insan da vardır ki, sırf maksat ve menfaat için çalışır. Görünüşte o halkın dostudur, halk da bu gibilerin hastasıdır. Çünkü o dalâlette, onlar da dalâlette. Bu gibilerin Hakk'la ilgisi olmaz."

"Menfaate meyyal insanlar daima bozuşmaya hazırdır."

"Allah'ımız lütuf birliğinden ayırmasın. Mühim olan lütuf beraberliğidir.

Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

"Kişi sevdiği ile haşrolunur." buyuruyor. (K. Hafâ)

Demek ki ebedi bir hayat beraberliği olmuş oluyor.

Dünya hayatı muvakkattır. Bugün varız yarın yokuz. Bazı çarklar vardır, suyu bir taraftan alır bir tarafa döker. İşte dünya budur. Gelmişiz nasibimizi almışız, biraz sonra hepsini bırakıp gideceğiz. Zaten bize ait hiçbir şey yok, hepsi O'nun. Şu halde biz bu muvakkat hayal âlemine bakmayıp da burada Allah için tanışıp kaynaşırsak, hayat-ı ebediye beraber geçecek. Mühim olan da budur."

"Bizim yanımızda kâr olarak bunlar kalacak. Ne kalacak? Allah için sevişmek. Allah için birbirini ziyaret edenlerden Hazret-i Allah râzı olduğunu beyan buyuruyor. Şu halde bize fayda veren şeylerin peşinde koşmalıyız. Rızânın fevkinde hiçbir şey yoktur.

Nefis küçücük bir menfaat için uzak yerlere gider de, rızâ kazanmak için bir adım bile atmaz."

"Allah'ım hükümsüz ve değersiz olduğumu bileyim. Beni hep orada tut. Sır bunun altında. Ama siz oluyorsunuz bey, paşa; olmuyorsunuz paçavra. Onun için bu sırlar açılmıyor. "Oldum!" demekle olmuyor, O verecek efendim."


  Önceki Sonraki