"Masal terapisi" eğitimi alan, masalların eğitimdeki olumlu etkisini gayet iyi bilen Mutlu Hanım arkadaşı Zeliha Hanım'la otururken açık olan radyo kanalında bir masal anlatısı başladı. Türkiye'de "Masal Perisi" diye ün yapan ve aksanlı bir Türkçe ile masal anlatan bu kişiyi radyodan birçok kez dinlemişti. Arkadaşına "Masalı iyi dinle" dedi Mutlu Hanım. Masalın arkadaşında bırakacağı etkiyi merak ediyordu.
Radyonun sesini biraz daha açtı ve iki arkadaş Judith Liberman'nın masalnıı dinlediler. Masalda tüccar dostu tarafından altın bir kafeste alıkonulan ve özgürlüğüne kavuşmak isteyen bir papağan anlatılıyordu.
Masal bitince Mutlu Hanım arkadaşına: "Evet, yorumun nedir?" diye sordu.
Zeliha Hanım: "Masal terapisti ben değilim ama masalda sıkça vurgulanan ''özgürlük' kavramı çocuklar için çok aşina oldukları bir kavram değil diye düşünüyorum." diye cevap verdi.
Mutlu Hanım: "'Doğru, fakat sen baş taraftaki cümleyi kaçırmışsın. Bu masal yetişkinler için anlatıldı." dedi.
Zeliha Hanım"Aaa öyle mi?" diye şaşkınlığını ifade etti ve devam etti. "Valla o zaman ilk aklıma gelen şey Abdülhamit oldu. Onu da hep özgürlük, özgürlük diye tahttan indirmişlerdi. Ayrıca masalda 'Özgürlük için elinden geleni yap, hile yap ve gerekirse öl, zira özgürlüğün yoksa zaten ölmüşsün' mesajları da çok net vardı bence."
"Evet doğru." diye teyit etti arkadaşını. "Peki sence neden özgürlük bir sarı zambak çiçeğine benzetildi?"
"Bilmiyorum. Sence neden?"
"İnan benim ilk aklıma gelen Fransa'daki sarı yelekliler oldu" dedi Mutlu Hanım ve arkadaşına çekmecesinden geçen hafta internetten çıkış aldığı yazıyı göstererek: "Bak, bu bir bayanın, Judith Hanım'ın canlı masal dinletisinden sonra hayranlığını dile getirdiği bir yazıdan alıntı."
Zeliha Hanım kâğıdı aldı ve sesli okumaya başladı:
"..... Böylece onunla bir bütünmüşsünüz hissine kapılıyorsunuz. Ve bu aslında elle tutulmayan bir histen çok bedeninizi kuşatan ve işgal eden bir gerçeklik. Yani onu izlediğimizde ruh halimiz değişiyor. Bugünlerde pek çoklarının kullandığı sözcükle söylersek, frekansımız değişiyor. Frekans yerine de algı dizilimimiz diyelim bence. Öyleyse bu etkinlikler sanattan öte bir enerji yönetimi, eğilim kontrolü biçimi….."
Yahudi kökenli Judith Liberman, Şalom Gazetesi'ne verdiği mülakatta 11 yıldır Türkiye'de yaşadığını, "masal anlatıcılığı" yaptığını ve bu işin eğitimini verdiğini söylüyordu.
"... Bizim kültürümüzde geçmişimizden gelen bir mizah duygumuz (Jewish humour; Yahudi mizahı) var. Öykülerimize yansır. Aşkenaz masallarında Chelm Köyü masalları, Sefarad masallarında Baal Şemtov vardır. Baal Şemtov, "Dünya her gün yeniden yaratılır" der." (Tamara PUR, Mülakat:Şalom Gazetesi, 07 Mart 2012, "Masallarda Dünya Her gün Yeniden Yaratılır")
(Kendisini "Masal Perisi" Fransız olarak tanıtan Liberman, aynı zamanda bir radyo kanalında "Masal Bu Ya" adlı program sunuyor.)
Zeliha Hanım epey şaşırmıştı. "Fransa'da çocuk suçluluk oranlarının %146 arttığını okumuştum. Avrupa'da çocukların çoğu evlilik dışı ilişkilerle dünyaya gelir. Bu yüzden ekseriyeti babasız veya annesiz büyür. Şefkatten, merhametten, insan sevgisinden mahrum kalan çocuklar uyuşturucu, alkol ve cinsellikle erken yaşta tanışır. Bu bayan buhran içinde büyüyen yığınlarla Avrupalı çocuklar dururken "masal anlatıcılığı" için niçin Türkiye'yi tercih etti acaba?" diye yüksek sesle düşündü.
Mutlu Hanım dertli bir iç çekerek geçen hafta yaşadığı acı anıları anımsadı ve arkadaşı ile paylaştı;
Kukla tiyatrosunda Habil ve Kabil'i anlatırken, yakın zamanda çok sevdiği dedesini kaybeden Yusuf'un ağladığını görünce, doğaçlama tiyatroya devam ederek ölümün yok oluş olmadığını, "De ki: "Ruh Rabb'imin emrindendir." (İsra: 85) buyuran Allah-u Teâlâ dilerse dedesinin dahi Allah'ın izni ile bizi görebileceğini anlatmıştı. Ancak öğrenci velisinden "Kuran'da ölülerin dirileri görebildiğine dair bir şey yok, benim çocuğumu bu tiyatrolardan muaf tutun." diye tepki gelmişti.
İkincisi, Yunus Aleyhisselâm gösterisinden sonra yaşadıklarıydı. Bir veli "Neden okul öncesinde Yunus peygamberi anlatıyorsunuz hocam? Henüz küçükler." demişti.
Mutlu Hanım okullarda dünya klasikleri diye tavsiye edilen Pinokyo masalında pinokyonun balığın karnından kurtulmasına hiçbir itirazda bulunulmadığını anlattı arkadaşına. Ve yüreği sızlayarak sözlerini şöyle tamamladı:
"Gerçek hayat hikayelerinin anlatıldığı ve gelecek nesiller için olağanüstü bir terapi yöntemi olan Kısas-ı Enbiya, Hayatü's-sahabe ve Allah dostlarının hikmetli hikâyeleri gibi, Dede Korkut masalları gibi kendi kültürümüze has hikâye, masal ve destanlarımız var iken bunlara sahip çıkmaz isek o boşluğu doldurmayı bekleyenler var. Tıpkı kuzuyu kapmak için fırsat kollayan kurtlar gibi.
Unutulmamalıdır ki vatanımıza sahip çıkmak öncelikle onu emanet edeceğimiz gelecek nesillerimize sahip çıkmakla başlar."
"Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır."
(Mehmed Akif Ersoy)