Bu savaş esnasında Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz'in Mücadele Sûre-i şerif'inin 22. Âyet-i kerime'sine iman ve teslimiyeti ne kadar arza şayandır.
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin; babaları, oğulları, kardeşleri veya akrabaları da olsa, Allah'a ve Peygamber'ine muhalefet eden kimselere sevgi beslediklerini göremezsin. Onlar o kimselerdir ki Allah imanı kalplerine yazmış ve onları kendinden bir ruh ile takviye edip desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan râzı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (partisi)dir. İyi bilin ki kurtuluşa ulaşacak olanlar Allah'ın hizbi (partisi)dir." (Mücâdele: 22)
Savaş başlamadan yapılan mübareze esnasında Hamza -radiyallahu anh- Şeybe'ye, Ali -radiyallahu anh- Velid'e, Ubeyde -radiyallahu anh- Utbe'ye galip gelmişlerdi.
O sırada oğlu Abdurrahman'ı müşriklerin safında gören Ebu Bekir Sıddîk -radiyallahu anh- onunla çarpışmak istediyse de Resulullah Aleyhisselâm;
"Yâ Ebu Bekir! Bilmezmisin ki sen benim gören gözüm, işiten kulağım yerindesin." buyurarak yanından ayırmadı.
O böyle bir sıddık, dost ve iman abidesi idi.
•
Bedir harbinde teke tek vuruşmalardan sonra iki ordu birbirine girmiş ve kıyasıya bir savaş başlamıştı.
Hazret-i Ali -radiyallahu anh- der ki:
"Bedir günü biraz çarpıştıktan sonra:
'Ne yapıyor bir bakayım?' diye acele olarak Resulullah Aleyhisselâm'ın yanına vardım. Secdeye kapanmış, durmadan:
"Yâ Hayyû yâ Kayyûm! Rahmetinle sana sığınıyorum, yardımını talep ediyorum!" diyordu.
Çarpışmak için harp meydanına döndüm. Tekrar yanına vardığımda yine secdeye kapanmış:
"Yâ Hayyû yâ Kayyûm! Birahmetike estağîsü!" diyordu." (Rezîn)
Müslümanlar da:
"Ey Rabb'imiz! Düşmanlarına karşı bize yardım et!
Ey yalvaranların niyazını duyan, bize merhamet et!" diyerek Allah-u Teâlâ'ya sığınıyorlardı.
Savaş iyice kızıştı. Artık kılıçlar konuşuyordu. Müslümanlar:
"Allah-u Ekber!" diyorlar, tekbir getiriyorlardı.
Savaşta hücum ederken tekbir getirmek Bedir'den yâdigâr kaldı. Düşman ise nâra atıyor, bağırıyor çağırıyordu.
Resulullah Aleyhisselâm kendisini tüketircesine:
"Yâ Rabb'i! Eğer şu bir avuç müslüman helâk olursa, artık yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz!" diyerek niyazlarına devam ederken kendisine hafifçe bir uyku geldi, daha sonra tebessüm ederek gözünü açtı ve:
"Müjde yâ Ebu Bekir! Allah'ın yardımı geldi, işte Cebrâil, işte melekler!" buyurdu.
Abdullah bin Abbas -radiyallahu anhümâ- Resulullah Aleyhisselâm'ın şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"İşte Cebrâil! Atını başından tutmuş, üzerinde de savaş teçhizatı var." (Buhârî)
Bedir savaşında pek çok mucize yaşandığı ve müşahede edildiği için "Menba-ı mucizât" olarak tavsif edilmiştir.
Bu mucizelerden birisi de Allah-u Teâlâ'nın müminlere meleklerden ordularla yardım etmesidir.
Bu hadise Kur'an-ı kerim'de şöyle haber verilmektedir:
"Hani siz Rabb'inizden yardım istiyordunuz. Buna karşılık O, 'Ben sizi birbiri peşinden bin melekle destekleyip yardım edeceğim.' diyerek duânızı kabul etmişti." (Enfâl: 9)