Eğer sen dünyada Hakk ile isen, orada da Hakk ilesin. Halk ile isen, halk seni bıraktığı zaman kiminle olacaksın? Bunu böylece tefrik etmek gerekiyor.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Dünyada kalacağın kadar dünyana çalış. Ahirette kalacağın kadar ahiretine çalış.
Allah'a muhtaç olduğun kadar Allah için amel işle. Cehennem azabına tahammülün nispetinde de orası için çalış."
Binaenaleyh Allah ehli Allah'a dayanır. Halk ehli ise halka dayanır, maddesine dayanır, menfaatine dayanır.
Hani bir tabir var; insana dayanma ölür, ağaca dayanma çürür, duvara dayanma yıkılır.
Amma Allah-u Teâlâ'ya gönülden bağlı olan selim kalp sahiplerine hayat var. Niçin? Çünkü o Hakk ile olmak istedi. Kalbini her an için temizlemekle meşgul oldu. Amma diğeri yaşayayım dedi.
Onlara dünyada huzur yok. O yaşıyorum diyor. Fakat günah ruhun üzerine baskı yapar, ruhun sıkışması ile ruh daima feveran eder. O yaşadığını zannediyor amma, ruh ölüyor.
Fakat diğeri; karnı açtır, gözleri yaşlıdır, boynu büküktür, benzi sarıdır amma gönül cennetinde yaşar.
Bu noktada çok ince bir hususu da arzetmiş olalım:
"Çiçeklerin en güzeli güldür, fakat onun da dikeni vardır." demiştik.
Dikkat edersen ağaçlarda diken yok, gülde diken var. Ona dokunma! Onun sahibi Hakk'tır, sonra batar.
Onlara düşmanlık ise Allah-u Teâlâ ile harp etmek demektir.
Çünkü Allah-u Teâlâ Hadis-i kudsî'de buyuruyor ki:
"Velilerimden birisine düşmanlık eden kimseye ben harp ilân ederim." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2042)
Allah-u Teâlâ onları muhafaza eder, onları kendi hallerine bırakmaz.
En büyük ibtilânın peygamberlere gelmesi bu sebepledir. Onlar en büyük oldukları için en büyük ibtilâlar onlara gelmiştir. En güzel çiçek de gül olduğu için, Allah-u Teâlâ üzerinde bu kadar böcekler halketti.
Gülün dikenli olması ise; sakın hâ uzanma, dokunma ona, sinene batar. Öyle batar ki, içinden çıkamazsın. Tâ ki cehenneme götürür.
Onun içindir ki mümine düşen sükut ve sabırdır, hüküm O'nundur.
İbtilâ da O'ndan gelir, muhafaza da O'ndan gelir. Murad ederse fırına verir de kılını yakmaz. Yalnız sen O'nu bil, O'na dayan.