Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - "Şüphesiz ki Rızıklandıran da, Güç ve Kuvvet Sahibi Olan da Allah'tır." - Ömer Öngüt
"Şüphesiz ki Rızıklandıran da, Güç ve Kuvvet Sahibi Olan da Allah'tır."
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Temmuz 2018

 

"Şüphesiz ki Rızıklandıran da, Güç ve Kuvvet Sahibi Olan da Allah'tır." (Zâriyat: 58)

 

"Hocam" diye başladı Emir'in annesi söze. Ve hüzünlü bir ses tonu ile devam etti anlatmaya;

"İki gün önce yaşadığımız olay beni ve eşimi ziyadesi ile üzdü, huzursuz etti ve bir çıkmaz sokağa soktu. Ne diyeceğimizi ve ne yapacağımızı bilemedik. Bu konu ile ilgili bize sunabileceğiniz bir öneriniz var mı açıkçası merak ediyorum. Hocam, olay şöyle;

Abisine de Emir'e de küçük yaştan beri uyguladığımız bir aile geleneğimiz var. Yalnızca geçende bizim Emir bu geleneğimize çok ilginç bir tepki verdi.

Şöyle ki; eşim ve ben çocuklarımıza çok küçük yaşlardan beri geceden çocuklar görmeden yastıklarının altına para koyuyoruz. Sabah uyandıklarında parayı gören; 'Bu parayı kim koydu?' diye soruyor. Biz de 'Hazret-i Allah senin için koydu!' diyoruz. Emir de abisi de öteden beri en son yaşadığımız olaya kadar böyle mutlu oluyorlardı.

Yalnızca son olayda, eşimin cüzdanında 5 tl kâğıt para olduğu için o kadar koyabildi. Emir de sabah uyanınca, yastığının altındaki 5 tl'yi eline aldı ve:

'Koskoca Hazret-i Allah göndere göndere sadece 5 tl göndermiş.' diyerek miktarı küçümsedi. Bir de o arada abisi Eray;

'Hayır, Emir o parayı Allah koymadı. Annem ve babamı dün gece gördüm. Meğerse onlar koyuyormuş ve bizi senelerdir kandırmışlar!' dedi. Biz de bu durum karşısında bir şey söyleyemedik ve gülerek geçiştirdik. Ama gel gelelim o gün bugün içimiz hiç rahat değil. Bu olay bizi huzursuz etti." dedi.

Eğitmen derin bir iç çekerek:

"İlk önce şunu ifade edelim. Vicdanınız sizi huzursuz etmiş. Zira sizi ebeveyn olarak senelerdir tanıyoruz. Özünüzde çocuklarınızı Hazret-i Allah'ın sevgisi le yetiştirme niyeti var. Fakat yanlış ve eksik ifadeler ile çocuklarınızın algılarına yanlış şeyler yerleştirme eğilimine girmişsiniz. Vicdanınız da sizi huzursuz etmiş ve bir arayışa sürüklemiş. Bu huzursuzluğu da bir nimet olarak görmek gerekir.

Öncelikle Eray'ın 'O parayı Allah koymadı. Bizi senelerdir kandırmışlar!' cümlesinden başlamak ve çocuklarınızın algısında oluşan hayal kırıklığı ve size karşı oluşan bir itimatsızlıktan başlamak isterim.

Çocuklara rızkı verenin Hazret-i Allah olduğunu anlatmak gerekir. 'Eğer Hazret-i Allah bize sağlık sıhhat, babana güç kuvvet vermezse babanız işe gidip çalışabilir mi? Para kazanıp eve gelebilir mi? Eğer bizim aklımıza getirmese, biz sizin yastığınızın altına harçlık olarak para koyabilir miyiz? Elbette hayır! Bütün güzellikler Hazret-i Allah'tandır. Elbette yastığın altındaki harçlık Hazret-i Allah'tandır. Ama 'direk' olarak değil, dolaylı olarak O'ndan gelmiştir. Zira 'İstenilmeden gelen şey Hazret-i Allah'tandır. Reddetmeyiniz.' diye Hadis-i şerif var. Yani, kısaca Hazret-i Allah kullarını vasıta kılar.'

Bu durumda siz ebeveynler birer vasıta olduğunuzu sık sık sözlü olarak belirtmeniz gerekir. Örneğin:'Bugünkü rızkımızı, sağlığımızı ve sıhhatimizi veren Rabb'ime şükürler olsun.'

Böylece çocuklar Hazret-i Allah'a 'şükrü' ve ebeveyne karşı da 'teşekkürü' öğrenmiş olur.

İkinci konu ise; Emir'in harçlığını azımsaması meselesine değinmek isterim. Burada da kazancın bereketinden bahsetmek, rahmetin ve bereketin Hazret-i Allah'tan olduğunu sıkça dile getirmek gerekir. Örneğin;

'Allah'ım kazancımı bereketli kıl. Şükürler olsun ki bu ay cüzdanımdaki para çok bereketli çıktı.' gibi cümleler ve bol bereketli hikâyeler tavsiye ederim. Meselâ;

'Ali ve Veli diye iki arkadaş varmış. Ali ailesinden aldığı her harçlık için ailesine teşekkür eder, 'Allah'ım harçlıklarımın bereketini ver!' diye dua edermiş. Veli de harçlıklarını azımsar, annesi ve babasından sürekli daha fazlasını ister, bu nedenle de evlerinden kavga eksik olmazmış. Ali ve Veli bir gün okuldan eve giderken hava çok sıcak olduğu için susamışlar. Ve soğuk bir su almaya karar vermişler. Ali cebindeki 5 tl'yi çıkartmış. Veli ise küçümseyici bir bakışla, cebindeki 50 tl'yi böbürlenerek çıkartmış ve havalı havalı sallayarak;

'Bak benim param seninkinden daha çok. Ben senden daha çok su alabilirim. Ben daha zenginim arkadaş.' demiş. Özgüveni ve inancı tam Ali hemen cevap vermiş:

'Arkadaşım, paranın çokluğu önemli değil. Önemli olan bereketi!' demiş. Ve işte tam o sırada havada aniden karabulutlar çıkmış ve bir fırtına başlamış. Kuvvetli bir rüzgâr gelmiş Veli'nin elindeki parayı kapıp uçurup gitmiş. Velhasıl Veli parasız kalmış. Çok olan parasından hiçbir hayır görememiş. Ali ise parasıyla, kendine, Veli'ye bir de sokaktaki hayvanlar için konulan kaba dökmek için su almış. Artan parasını da;

'Kalan parama da bereket ver Allah'ım.' diyerek cüzdanına koymuş."

Eğitimcinin önerilerini ve hikâyesini dinleyen Emir'in annesi huzurlu ve mutlu bir şekilde;

"Teşekkür ederim hocam, Allah razı olsun" dedi.

Eğitmen ise "Unutmayın" dedi ve sözlerini şu Âyet-i kerime ile bitirdi:

"Şüphesiz ki rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır." (Zâriyat: 58)


  Önceki Sonraki