Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ - İlâhî İzin Olmayınca - Ömer Öngüt
İlâhî İzin Olmayınca
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ
Dizi Yazı - Tasavvuf
1 Ocak 2018

 

TASAVVUF'UN ASLI
HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ

İbtilâ ve İmtihan (17)

Bir Müminin Hayatında İbtilânın Yeri ve Önemi (4)

 

İlâhî İzin Olmayınca:

Musibet tıpkı deniz dalgası gibidir, birbiri ardınca devamlı gelir. Allah-u Teâlâ isabet ettirmemeyi dilemişse, denizin dalgasını seyrettiğin gibi olursun. Dalgalar sana gelir, fakat hiç dokunmaz, dışarıdan seyredersin. En hayırlısı dışarıdan seyretmek.

Bütün kâinat düşmanın olsa, O seni hıfz-u himaye etmeyi dilemişse:

"Allah'ın izni olmayınca hiçbir musibet isabet etmez." (Teğâbûn: 11)

Âyet-i kerime'si mucibince bir tek kılına zarar gelmez.

Bütün kâinat dostun olsa, kahretmeyi murad ettikten sonra, kıl kadar kimsenin sana yardımı olamaz ve seni kurtaramaz.

Sanki o musibet, bizâtihi insana yönelmiş, isabet etmek için Allah-u Teâlâ'nın iznini beklemektedir.

Nice musibetler vardır ki, sabırlarından dolayı fazla sevap almak, günahları örtmek ve benzeri başka bir şey için insana gelip çatar.

Kişinin işlediği bir kötülük sebebiyle başına gelen musibetler de ancak Allah-u Teâlâ'nın izni ve iradesi iledir.

 

Günahlar Yüzünden Gelen Musibetler:

"Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir." (Şûrâ: 30)

Âyet-i kerime'sinde beyan buyurulduğuna göre, kula isabet eden bütün felâket ve musibetler kendi günahları sebebiyledir.

Buradaki musibetten maksat, herhangi bir musibettir. Vücuduna batan bir dikenin acısı, her türlü üzüntü, sıkıntı, korku ve her türlü hastalıklar birer musibettir. İbtilâ bununla da kalmaz, insanın malında, aile efradında, çocuklarında da olabilir.

"O yine de çoğunu affeder." (Şûrâ: 30)

Dünyada hesaba çekmez, kötülük yapanları hemen cezaya uğratmaz. Bu da O'nun rahmetinin bir eseridir.

Hakk yolda bulunan bir müminin karşılaştığı sıkıntılar onun sadece günahlarına kefaret olmakla kalmaz, Allah katındaki derecesini de yükseltir.

Nuh Aleyhisselâm'ın kavminin küfürde uzun zaman inat ve ısrar etmeleri üzerine Allah-u Teâlâ onları kıtlıkla mübtelâ kıldı. Çok sıkıntılar çektiler, malları ve hayvanları helâk oldu, kadınlar kısırlaştı.

Nuh Aleyhisselâm onlara öğütlerde bulundu:

"Rabb'inizden mağfiret dileyin, çünkü O çok bağışlayıcıdır." (Nuh: 10)

Tevbe edenlerin tevbesini, şirk ve küfür hususundaki günahları, ne kadar çok olursa olsun kabul eder.

"Mağfiret dileyin ki, üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin." (Nuh: 11)

Eğer siz O'ndan bağış isterseniz, o da size bolca yağmur yağdırır.

"Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın." (Nuh: 12)

Sizi büyük servetlere, bir nice evlât ve ahfâda nâil buyurur.

"Size bahçeler ihsan etsin." (Nuh: 12)

Size gölgeli ve meyveli ağaçları olan geniş bahçeler verir.

"Sizin için ırmaklar akıtsın." (Nuh: 12)

O sebeple mahsullerinizi çoğaltır, ihtiyaçlarınızı giderir.

"Size ne oluyor ki Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz?" (Nuh: 13)

Kudret ve azametinden korkmuyor, makamı karşısında titremiyor, O'ndan sakınmak suretiyle sevabını ummuyorsunuz...


  Önceki Sonraki