Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ - İhlâs Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (34) - Ömer Öngüt
İhlâs Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (34)
KUR'AN-I KERİM TEFSİRİ
Dizi Yazı - Tefsir
1 Ağustos 2017

 

İhlâs Sûre-i Şerif'inin Tefsiri (34)

ALLAH-U TEÂLÂ'NIN İLİMDE MUVAFFAK KILDIĞI HAS KULLARI (11)

 

Mârifet ve Nur (2)

Âyet-i kerime'de:

"Allah'tan korkar takvâ sahibi olursanız, mualliminiz Allah olur." buyuruluyor. (Bakara: 282)

Zira Allah-u Teâlâ bunların kalbine nûru akıtmış, kalbine ilmi yazmış, kendi lütfundan bir ruh ile desteklemiştir.

Burada görülüyor ki, Hazret-i Allah bizzat bunlarla ilgileniyor, bilmediklerini öğretiyor.

Bunun içindir ki bunların muallimi Hazret-i Allah'tır.

Âyet-i kerime'sinde buyurur ki:

"Ey iman edenler! Eğer siz Allah'tan korkar, takvâ sahibi olursanız, O size iyi ile kötüyü ayırt edecek bir mârifet bir nûr verir." (Enfâl: 29)

İşte hep bu iki şey:

"Bir mârifet, bir nûr..."

Bunlar Allah-u Teâlâ'nın has kullarıdır.

Ve fakat zulmâniyeti Nûr'a tercih edenler zulmâniyette kaldılar, nûrdan mahrum oldular. Böylece de halkı şaşırtıyorlar. Bu ise Allah-u Teâlâ'nın indinde çok büyük mesuliyettir.

Bu gibi esrar-ı ilâhi'den bahsedenlere hiç hayret etmeyin. Zira bunlar Allah ehlidir ve muallimleri de Hazret-i Allah'tır.

Bu gibi esrarı anlamaya da çalışmayın. Çünkü Akl-ı meaş ile, Akl-ı mead ile, Akl-ı nûrâni ile, ilmel-yakîn ile çözülecek bir esrar değildir. Bunları Allah-u Teâlâ ancak Ebrar kullarına, yani duyan kulağa, gören göze ihsan eder. Bu Ulül-elbâb aklın, Hakkal-yakin ilmin işidir. Bu hakikat öğretilen ve verilen ilimle bilinir.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyururlar:

"Öyle ilim vardır ki, gizlenmiş mücevherat gibidir. Onu ancak Ârif billâh olanlar bilirler. Bu ilimden konuştukları vakit, Allah'tan gafil olan kimseler anlamazlar.

Binaenaleyh Allah-u Teâlâ'nın kendi fazlından ilim ihsan ettiği âlimleri sakın tahkir edip küçük görmeyin. Çünkü Cenâb-ı Hakk onlara o ilmi verirken tahkir etmemişti." (Erbaîn)

Allah-u Teâlâ kimsenin bilemeyeceğini açıklıyor ve ilmin yalnız onlara mahsus olduğunu ifade ediyor. Çünkü yalnız onlar bu esrarı biliyor.

"Sonra ben yüzümle onlara yönelirim. Yüzümle yöneldiğim bir kimseye neyi vermek istediğimi, herhangi bir kimsenin bileceğini mi sandınız?"

Allah-u Teâlâ devamla şöyle buyurdu:

"Onlara ilk vereceğim şey, nûru kalplerine akıtmaktır. İşte o zaman ben onlardan haber verdiğim gibi, onlar da benden haber verirler." (Hâkim)

Bu Hadis-i şerif'lerden görülüyor ki Allah-u Teâlâ bu hakikati ancak dilediğine bildiriyor. Bu esrarını yalnız onlara duyurmuş ve yalnız onların bilebileceğini buyurmuştur...


  Önceki Sonraki