"Allah'ım iyiler zümresine ilhak etsin. Âkıbetimizi hayırlı etsin. Ramazan-ı şerif'iniz mübarek olsun. Ben öyle derim:
'Allah'ım hiçbir ibadetim, iyiliğim yok ama Ramazan var.'
Ramazan-ı şerif çok kıymetli bir aydır. Her şeyden evvel, Ramazanı ihya edebilmeyi Hazret-i Allah'tan dilemek; 'Allah'ım! Bu kıymetli ayda rızâna uygun hareketler yapabilmeyi ihsan et!' diye niyaz etmek lâzımdır.
Çünkü başta derim:
'Allah'ım! Ulvî, kudsî, aziz misafirin Ramazan'ı, gönlüme ilâç, başıma tâç yap. Bize şefaat etmesi için delil et. Rızâna mucib iş ve harekette bulunayım. Çünkü sevmişsin, seçmişsin ve bu ayı bize göndermişsin; onu hoşnut edecek hâl ve hareketi de bizden husule getir. Lütuf ve rızânla cennetine girmemizi nasip et!'"
•
"Ramazan-ı şerif'in ulviyetini bilsek gelmesine üzülmeyiz, gitmesine sevinmeyiz, bütün senenin Ramazan olmasını isteriz."
•
"Ramazan-ı şerif gelip geçer, evden bir yere ayrılmayız. Kimse bizi iftara davet etmez. Davet etmekle bizi rahatsız edeceğini bilir."
•
"Efendim bugün öğleden sonra ders yapacağız, Ramazan-ı şerif'i yolcu edelim diyoruz." diyen bir kardeşimize şöyle buyurdular:
"Biz aslında kendimiz yolcuyuz da bilmiyoruz, Ramazan-ı şerif'i yolcu etmeye çalışıyoruz. Onun için gayr-i ihtiyari güldük. Çünkü o dönecek, biz ise o dönünceye kadar belki de gitmiş olacağız."
•
"Ramazan-ı şerif bizim için gıda ayı oluyor. Çünkü mukayyed iki yemeğimiz var. Bizim asıl orucumuz Ramazan-ı şerif'ten sonra başlıyor. Yemek yemek bize külfet gibi gelir. Onun için nefis dahi Ramazan-ı şerif'in gelmesini ister yani. Çünkü Ramazan-ı şerif'ten sonra onu bulamayacak ki.
Allah'ımız onun zevkini, onun misafirliğini duyursun bize."
•
"Bakıyorum Bayram-ı şerif'te hiçbir şey yedirmek istemiyorlar. Düşündüm:'Ramazan-ı şerif gitti, artık kurtuldum.' düşüncesiyle nefis sevinmesin, teessür devam etsin diye yaptıklarını anladım."
•
"Kadir gecesini senede arayan aldanmaz. Çünkü İlâhi tecelliyatın ne zaman olacağı belli değildir. Kadir gecesi gelir amma tecelliyatın ne zaman olacağı belli olmaz. Tecelliyat demek O'nun sana vermesi demek. Yeter ki sen yolunda bulun. O nasıl murad ederse odur. Diğer mübarek gecelerin günü belli olduğu halde Kadir gecesini Hazret-i Allah senenin bütün günlerinde gizlemiştir. Tâ ki; bu kadar kıymetli bir gecenin ulviyetinden mahrum olmamak için, müslümanlar her geceyi ganimet bilip ibâdetle ihyâ etmeye çalışsınlar...
Fakir der ki; zahirî ehli bu geceyi bir gecede arar. Tarikat ehli bir ayda, Hakikat ehli ise senede arar. Hakikat ehlinin işi zaten Hakk iledir. Lütf-u ilâhî ne zaman tecelli ederse Kadir gecesi o olmuş olur. Bunu bilmediği için senede arar.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, "Şu gecede arayalım mı?" diye soranlara "O gecede de arayın."buyurmuş, bu suretle gecelerin ihyâ edilmesini teşvik etmiştir.
İbn-i Mes'ud -radiyallahu anh- Hazretleri:
"Kim bütün seneyi ihyâ ederse Kadir gecesi'ne de erer." buyurmuşlardır. (Müslim: 762)
Biz hayatta Kadir gecesini aradığımızı bilmeyiz. Çünkü arasak da, bulsak da; mutâdımızdan fazlasını yapmayız ki... Her zamanki mutâdımız ne ise onu yaparız.
Bir müslüman mutâd olarak her gece, bilhassa Ramazan gecelerinde Tesbih namazı kılmaya gayret etmeli. Geceleri uyandığı zaman az veya çok teheccüd namazı kılmalı. Okuyabildiği kadar Kur'an-ı kerim okumalı. Az veya çok Salât-ü selâm getirmeli. Amma az, amma çok zikrullahla meşgul olmalı. Kişi bunları âdet hâline getirdiği zaman, şu veya bu gece diye bir gece aramasına lüzum kalmıyor. Allah için hareket ettiğinden, tâkati nispetinde kulluğunu göstermeye çalışıyor.
Sen O'nun rızâ kapısında dur, rızâsı için çalış. O murad ederse umulmayan bir gecede sana lütfu ile tecelli eder, lütuf kapısını aralar, o geceye tesâdüf ettirir. Senin vazifen O'nun kapısını gözlemek.
Hülasâ; Hazret-i Allah ne zaman tecelli ederse Kadir gecesi odur."
•
"Bayramlar öyle bir sürûr, öyle bir sevinçtir ki, biz o bayramların kıymetini idrak edemiyoruz.
Çocuğun bayramı ayrı, annenin bayramı ayrı, babanın bayramı ayrı ayrıdır.
Çocuğun bayramı; giyecek, koşacak, tabanca atacak, para toplayacak, şeker alacak...
Hanımın bayramı; giyinecek, akrabasına gidecek, akrabası gelecek, sevinecek...
Babanın bayramı; çoluk çocuğunu giydirecek, yedirecek, gezdirecek, dost ve akrabaları ile görüşecek... Herkesin anlayışı ayrı ayrıdır.
Bir de mânen tekâmül etmişlerin bayramı vardır. Bu mevzuyu açmıyoruz, derindir. Şu kadar var ki; o gün bir sevinç günü olmasına rağmen, çok kıymetli Ramazan-ı şerif'in bitmesi, ona büyük üzüntü vermiştir.
Bayram gelmiştir, fakat af olup olmadığını bilmediği için sevinemez.
Bayramda çok incelikler vardır. İnsanın dostu ile, ahbabı ile görüşmesi, kaynaşması, sevişmesi, herkesin hatırını hoş tutması lâzımdır. O güne icabeden ne ki varsa yerine getirilmelidir."