Muhâcirler’in her biri kendilerine göre birer iş bulmuşlardı. Ebu Bekir -radiyallahu anh- elbise dükkânı açmıştı. Ömer -radiyallahu anh- de ticaretle meşguldü, ticareti İran’a kadar uzanmıştı. Osman -radiyallahu anh- ise Kaynuka çarşısında hurma ticaretine başlamıştı. Bahçe satın alıp yetiştirdiği ürünleri satıyordu. Onun da ticari faaliyetleri Şam’a kadar uzadı. Zübeyr bin Avvam -radiyallahu anh- Baki çarşısında kasaplık ya-pardı.
Resulullah Aleyhisselâm ise müslümanları ticaretle uğraşmaya teşvik ediyordu. Onlar da Resulullah Aleyhisselâm’ın buyrukları doğrultusunda helâlinden kazanmaya gayret ediyorlar, ölçü ve tartıda kimseyi aldatmıyorlar, alış-verişlerinde hile yapmıyorlardı. Bu sebeple halk çoğunlukla müslümanlara yöneldi, yahudilere ise itibar azaldı. Bu durum yahudilerin müslümanlığa ve müslümanlara karşı kinini körüklemiş, her fırsatta müslü-manlara tuzak kurmaya sevketmiştir.
Muhâcirler, Ensâr kardeşlerine minnettar kalmışlar, bu iyiliklerini bir şeref borcu olarak telâkki etmişlerdi. Kardeşlik yolu ile elde ettikleri malları, imkânları nispetinde kardeşle-rine iâde etmeye çalıştılar.
•
Bu kardeşliğin hiç şüphesiz ki çok büyük maddi-mânevi faydaları yanında en önemlisi, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bu kardeşliği tesis etmekle, İslâm dininin kardeşlik dini olduğunu, kıyamete kadar gelecek insanlık âlemine ilân etmiş oldu.
Nitekim bu kardeşlik daha sonra:
“Müminler kardeştirler.” (Hucûrât: 10)
Âyet-i kerime’si ile cihanşümul bir hale dönüştürüldü.
Resulullah Aleyhisselâm Muhâcir müslümanlar arasında da ayrıca kardeşlik kurmuştur. Şöyle ki, bir gün Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ile Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-i el ele tutuşmuş gelirken görünce:
“Nebilerden ve resullerden başka, bütün önceki ve sonrakilerden cennetlik olanların kemâl çağına erenlerinden iki büyüğünü görmek isteyenler şu gelen-lere baksın!” buyurmuş, sonra da onları kardeş yapmıştır. (Tirmizî)
Bu şekilde Muhâcirler’i birbiri ile kardeş yaparken elini Hazret-i Ali -radiyallahu anh-in omuzuna koymuş ve:
“Yâ Ali! Sen benim dünyada da ahirette de kardeşimsin.” buyurmuştur. (Tirmizî)
“Kendisini insanların en akıllısı zanneden kişi insanların en ahmağıdır.”
•
“Ahmak kişi kendini iki şekilde belli eder:
Manasız, anlamsız konuşmakla ve kendisine sorulmadan cevap vermekle.”
•
“Çok söz konuşmak insanı unutkan yapar.”
•
“Şöhretten kaç ki şeref seni takip etsin. Ölüme karşı hazırlıklı ol ki sana hayat verilsin.”
•
“Sabırda zarar, hüzün ve telâşta fayda yoktur.”
•
“Bir toplum, Allah yolunda cihadı bırakırsa, Allah o toplumu zillete düşürür.”
•
“Kişinin kelâmı; aklının beyanı, faziletinin tercümanıdır.”
•
“Zulüm, sözünde durmamak ve hile denilen üç huy kimde varsa, zararları yine kendine dokunur.”
•
“Dört şeyi dört yere bırakın:
Uyumayı kabre. Rahatı sırat köprüsüne. Övünmeyi mizana. Arzu ve istekleri cennete.”
•
“Şikâyet, zayıfların silâhıdır!..”
•
“Dünyayı boşamak, cennetin mehridir.”