Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm - Seriyeler - Ömer Öngüt
Seriyeler
HAZRET-İ MUHAMMED Aleyhisselâm
Dizi Yazı - Resulullah Aleyhisselâm'ın Hayat-ı Saâdetleri
1 Mart 2017

 

HAZRET-İ MUHAMMED
Aleyhisselâm

-Hicretin Sekizinci Yılı-

Seriyeler

 

Gâlib Bin Abdullah -Radiyallahu Anh- Seriyesi:

Resulullah Aleyhisselâm İslâm düşmanı büyük küçük kabilelere, önem derecelerine göre hadlerini bildirmek için harekete geçmiş bulunuyordu. Çünkü onlar hicretin beşinci yılında İslâmiyet'i ortadan kaldırmak maksadıyla Kureyşliler'le Medine-i münevvere'ye kadar gelmişler, müslümanları muhasara altına almışlardı.

Resulullah Aleyhisselâm on dokuz kadar askerî bir birliğin başına Gâlib bin Abdullah -radiyallahu anh-i tayin ederek Medine ile Mekke arasında bulunan Kedid'e, Mülevvah oğulları'nın üzerine gönderdi. Üzerlerine her taraftan ve âniden baskın yapmasını emretti.

Mücâhidler güneş battığı bir sırada Kedid'e vardılar, vâdinin bir köşesine sindiler. Seher vakti girince de her taraftan baskın yaptılar. Çarpışanları öldürdüler, çocukları esir aldılar. Develeri ve davarları ganimet alarak Medine-i münevvere'ye döndüler.

 

Gâlib Bin Abdullah -Radiyallahu Anh-in Mürre Oğulları'na Gönderilmesi:

Resulullah Aleyhisselâm hicretin yedinci yılında otuz kişilik bir birliği Beşir bin Sa'd -radiyallahu anh- kumandası altında Mürre oğulları'na göndermişti. Mürre oğulları geceleyin müslümanların üzerine baskın yapmışlar, hepsini şehit etmişlerdi. Beşir -radiyallahu anh- ise ağır yaralanmıştı.

Resulullah Aleyhisselâm Kedid'den yeni dönen Gâlib bin Abdullah -radiyallahu anh-i iki yüz kişilik bir birliğin başına geçirerek Mürre oğulları'nın üzerine gönderdi.

Mücâhidler yaptıkları baskında Mürre oğulları'nın birçoklarını öldürdüler. Kadın ve çocuklar esir edildi. Birçok deve, sığır ve davar ele geçirildi.

Üsâme bin Zeyd -radiyallahu anh-in Kelime-i tevhid'i söyleyen bir adamı öldürdüğü için Resulullah Aleyhisselâm tarafından kınandığı hadise bu sefer esnasında meydana gelmiştir.

 

Şuca' Bin Vehb -Radiyallahu Anh-in Seriyesi:

Mekke'nin Basra yolu üzerinde Vecre denilen yerde Hevâzinler'den Âmir oğulları'nın toplanmakta oldukları haber alındı. Resulullah Aleyhisselâm Şüca' bin Vehb -radiyallahu anh-i yirmi dört kişilik bir birliğin başına geçirerek üzerlerine gönderdi.

Mücâhidler sabahleyin konak yerlerinde gafil bulundukları bir sırada birden baskın yaptılar. Kaçamayan kadınları esir aldılar. Ele geçirdikleri pek çok deve ve davarlarını sürüp Medine'ye getirdiler.

Daha sonra Âmir oğulları'ndan Medine-i münevvere'ye müslüman bir heyet geldi. Esir kadınlar hakkında Resulullah Aleyhisselâm'la konuştular. Kadınlar müslüman oldular ve adamlarına iâde edildiler.

 

Ka'b Bin Umeyr -Radiyallahu Anh-in Seriyesi:

Resulullah Aleyhisselâm Ka'b bin Umeyr -radiyallahu anh- kumandası altında on beş kişilik bir dâvet birliğini Şam topraklarından Zât-i Atlah'a gönderdi. Orada bulunan Kudâa oğulları'nı İslâmiyet'e dâvet ettiler. Fakat onlar yapılan dâveti reddettikleri gibi, müslümanlar üzerine ok yağdırmaya başladılar. Şiddetli bir şekilde çarpışma başladı, müslümanları şehit ettiler.

Gecenin serinliği basınca şehitler arasından yaralı olarak ayılan Ka'b bin Umeyr -radiyallahu anh- güçlükle Medine-i münevvere'ye kadar gelip durumu haber verdi.

Onların bu hareketleri Resulullah Aleyhisselâm'a çok ağır geldi. Üzerlerine bir birlik gördermeye niyetlendi ise de, başka yere çekilip gittiklerini haber alınca onları kendi hallerine bıraktı.

 

Amr Bin Âs -Radiyallahu Anh-in Seriyesi:

Kudâa kabilesi'nin Uzre ve Belî gibi bazı kolları Medine hayvanlarını yağmalamak üzere Vâdil-kurâ yakınlarında toplanmışlardı. Resulullah Aleyhisselâm durumdan haberdar olunca Amr bin Âs -radiyallahu anh-in başkanlığında otuzu atlı üçyüz kişilik bir seriyye gönderdi. Aralarında Sa'd bin Ebi Vakkas -radiyallahu anh- gibi ileri gelen kimseler de vardı. Halbuki Amr -radiyallahu anh- müslüman olalı henüz bir yıl bile olmamıştı. Savaş usulünü çok iyi bilen, son derece zeki bir kimse idi.

Vâdil-kurâ civarında Selâsil suyuna varınca düşmanın sayıca çok olduğunu öğrendi. Burada konakladı, bir haberci göndererek Resulullah Aleyhisselâm'dan yardım istedi. Resulullah Aleyhisselâm da Ebu Ubeyde bin Cerrah -radiyallahu anh- kumandasında iki yüz kişilik yardımcı kuvvet gönderdi. Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ile Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- da bunların arasındaydı.

Resulullah Aleyhisselâm Ebu Ubeyde -radiyallahu anh-i gönderirken;

"İhtilâf etmeyiniz, ittifakla hareket ediniz!" diye emretti.

Takviye birliği süratle yol alarak Amr -radiyallahu anh-in yardımına yetişti.

Ebu Ubeyde -radiyallahu anh-ın askerlere imam olarak namaz kıldırmasına Amr -radiyallahu anh- itiraz etti.

"Sen bana yardıma geldin, kumandan benim, namazı benim kıldırmam lâzım." dedi.

Ebu Ubeyde -radiyallahu anh- yumuşak huylu bir zât idi, hiç itiraz etmedi.

"Yâ Amr! Resulullah Aleyhisselâm ihtilâfa düşmememizi emretti. Sen bana uymazsan ben sana uyarım!" cevabını verdi.

Amr bin Âs -radiyallahu anh- mücâhidlere sefer süresince imam olup namaz kıldırdı.

Varılan yerde hava oldukça soğuk ve sert idi. Mücâhidler ateş yakmak için etraftan odun toplayarak ısınmak istediler. Fakat Amr bin Âs -radiyallahu anh- buna katiyen müsaade etmedi. "Her kim ateş yakarsa yaktığı ateşin içine atarım!" diye tehdit etti.

Mücâhidler soğuktan Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ile Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e şikâyet ettiler. Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- hiddetlendi.

"Bu nasıl şey? Bu adam herkesi soğuktan kıracak mı?" diye söylendi.

Fakat Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-:

"Yâ Ömer bırak onu, istediğini yapsın! Resulullah Aleyhisselâm onu harp usulünü iyi bildiği için kumandan yaptı. Madem ki kumandan odur, onun işine karışmak doğru değildir." diyerek ikaz etti.

Çünkü ateş yakılmış olsaydı, düşman müslümanların azlığını öğrenmiş olacaktı.

Amr -radiyallahu anh- plânını kimseye bildirmedi. Sabaha karşı alaca karanlıkta ansızın düşman üzerine hücuma geçti ve savaşı kazandı. Kendisinden sayıca üstün olan düşmanı bozguna uğrattı. Pek çok ganimet bırakarak kaçtılar.

Mücâhidler düşmanın peşini takip etmek istedilerse de Amr bin Âs -radiyallahu anh- müsaade etmedi. Birkaç gün orada kalıp, etraftaki ganimet hayvan sürülerini topladıktan sonra Medine-i münevvere'ye döndüler.

 

Ebu Ubeyde Bin Cerrah -Radiyallahu Anh-in Seriyesi:

Resulullah Aleyhisselâm Ebu Ubeyde bin Cerrah -radiyallahu anh-i üç yüz kişilik bir birliğin başına geçirerek Cüheyne kabilesi'nin üzerine gönderdi. Maksat, İslâm düşmanı olan bu kabileye gereken dersi vermekti.

Yolda son derece açlık sıkıntısı çektiler. Hatta ağaç yapraklarını suda ıslatarak yedikleri bile oldu. Nihayet Sîfül-bahr'e, yani deniz sahiline vardılar. Allah-u Teâlâ mücâhidler için denizden, dalgalarla büyük bir balık çıkarıp dışarı attı. Orada kaldıkları bir ay müddetle bu balıktan yediler. Onlar balığın böylesini hiç görmemişlerdi.

Hiç kimse ile karşılaşmayan mücâhidler Medine'ye döndüler.

Resulullah Aleyhisselâm'a deniz sahilinde yedikleri balıktan bahsettiklerinde:

"O, Allah'ın sizin için çıkardığı bir rızıktır." buyurdu.

Ve ilâve etti:

"Yanınızda o balığın etinden bir şey var mı? Bize de tattırın!" (Müslim: 1935)

Mücâhidlerden bazıları balığın etinden alıp yol azığı olmak üzere güneşte kurutmuşlar, yanlarında getirmişlerdi. Resulullah Aleyhisselâm'a takdim ettiler, o da ondan yedi.

 

Ebu Katâde -Radiyallahu Anh-in Seriyesi:

Resulullah Aleyhisselâm Ebu Katâde -radiyallahu anh-i on beş kişilik bir birliğin başına geçirerek Necid'de Hadıra denilen yerde oturan Gatafân oğulları'nın üzerine gönderdi.

Onlarla karşılaştıklarında bir kısmını öldürdüler, birçoğunu esir aldılar. İki yüz kadar deve ile iki bin civarında koyunu ganimet alarak Medine-i münevvere'ye döndüler.

 

Abdullah Bin Ebu Hadred -Radiyallahu Anh-in Seriyesi:

Cûşem oğulları kabilesinden Rifâa bin Kays'ın, müslümanlarla Kays oğulları'nın arasını bozmaya çalıştığını öğrenen Resulullah Aleyhisselâm, Abdullah bin Ebu Hadred -radiyallahu anh-in yanına iki kişi daha vererek Rifâa hakkında bilgi toplamasını istemişti. Abdullah -radiyallahu anh- de Medine yakınlarındaki Gâbe otlağında Rifâa'yı pusuya düşürerek öldürdü. Sayıları oldukça çok olan adamlarını kovaladı ve develerini alıp Medine'ye getirdi.


  Önceki Sonraki