"İkisinde de durmadan fışkıran iki kaynak vardır." (Rahman: 66)
Fışkırır, püskürür dururlar, hiç kesilmezler. Seyredenler mesrur olur. Cennette her şey daima mamur ve ebedi olduğu için, oranın sefâsı dünyanın sefâsına kıyas kabul etmez.
"Öyleyken Rabb'inizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman: 67)
Hayat menbaı olan bu çeşmeler de ilâhî nimetlerdendir. Bunlar da elbette inkâr edilemez.
"İçlerinde çeşitli meyveler, hurmalıklar ve nar ağaçları vardır." (Rahman: 68)
Hurma ve nar da meyve olduğu halde, "Çeşitli meyveler"den sonra ayrıca zikredilmiştir. Bu ise diğer meyvelerden daha üstün olduğunu göstermektedir.
"Öyleyken Rabb'inizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman: 69)
Bütün bunlar bir Atiyye-i Sübhâniye'dir, bunları da inkâra hiç kimsenin salâhiyeti yoktur.
"İçlerinde güzel huylu güzel yüzlü kadınlar vardır." (Rahman: 70)
Onlarda kin, haset, kıskançlık gibi kötü huylardan hiçbiri yoktur. Aynı zamanda eşlerinin memnun olacağı güzellikteki simalara sahip olacaklardır.
"Öyleyken Rabb'inizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman: 71)
Bunları inkâr edenler kendi cehaletlerini teşhir etmiş olurlar.
"Çadırlar içinde örtülü (gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş) huriler vardır." (Rahman: 72)
Meyil ve muhabbetleri, kime bağışlanmışlarsa sadece onlaradır. Cennet her ne kadar sorumluluk yeri değilse de, onlar mahremleri dışında kimseye gözükmezler. Çünkü bunlar gizli şeyler kabilindendir.
"Öyleyken Rabb'inizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman: 73)
Elbette ki bunları inkâr etmek akıl kârı değil, sapıklığın ta kendisidir.
"Bunlara onlardan önce ne bir insan ne de bir cin dokunmamıştır." (Rahman: 74)
İffet ve temizlik hususunda buradaki hurilerle o iki cennetteki huriler birbirine benzemektedirler.
"Öyleyken Rabb'inizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman: 75)
Bu kadar ulvî nimetlerden hangi birisi inkâra cür'et edilebilir?
"Yeşil yastıklara ve harikulâde işlemeli yataklara yaslanırlar." (Rahman: 76)
Şüphesiz ki bütün bu nimetler, burada belirtilen vasıflardan çok daha üstün ve yücedirler.
"Öyleyken Rabb'inizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?" (Rahman: 77)
Bütün bu nâmütenâhi nimetler birer ihsan-ı ilâhidirler. Müminler bu nimetlere nâil olacaklardır. Bunları inkâr edenler ise imansızlıklarının cezasına kavuşacaklar, bu nimetlerden ebediyyen mahrum kalacaklardır.
"Azamet ve ikram sahibi Rabb'inin adı ne yücedir!" (Rahman: 78)
Her türlü büyüklüğün ve her türlü fazl-u keremin sahibi O'dur.
Azamet, ululuk, yücelik, kibriyâ... gibi büyüklük nişânesi olan ne kadar kemâlât varsa hepsi O'na mahsustur. Her türlü övgü ve tâzim ancak O'na yaraşır.
Mahlûkat üzerindeki sayıya gelmeyen, ölçüye sığmayan nimetler ancak O'nun ikramı, O'nun ihsanıdır.