Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (72) - "Allah Yolunda Gidenlerin Ayrım Noktası" - Ömer Öngüt
"Allah Yolunda Gidenlerin Ayrım Noktası"
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (72)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Şubat 2017

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (72)

 

Allah Yolunda Gidenlerin Ayrım Noktası:

Bizim yolumuz mânâ üzerine kurulmuş, başka yollar madde üzerine kurulmuş.

Mânâ yolunda bereket vardır. O destekler, hiç kimseye muhtaç etmez. Biz, hiç kimseye muhtaç değiliz.

Fakat madde üzerine kurulan yollarda, madde ön plândadır ama yine bir şeyleri yok. Niçin? Bereket yok. O, bereket verirse, küçücük bir şey çok olur, nimeti sonsuz olur.

Biz, mânâ üzerinde çalışırız, madde üzerinde çalışmayız. Mânâ üzerinde çalışan Hazret-i Allah'a dayanır ve Hazret-i Allah da onun her ihtiyacını temin eder.

Madde üzerinde çalışanlar ise Hakk'a dayanmayıp halka dayanırlar. Bu sebeple de daima halka muhtaçtırlar. Fakat, Hakk'a dayanan hem halka muhtaç değildir hem de Hakk ile kâimdir.

Ama siz bunların iç yüzünün farkında değilsiniz.

Allah-u Teâlâ yolumuzu mânâ ve mahviyet üzerine kurdu. Diğerlerinin yolu maddiyat ve varlık üzerindedir. Allah yolunda gidenlerin ayrım noktası budur. Bunu unutmayın!

Mânâ demek; yalnız Allah-u Teâlâ'ya dayanarak iş görür. Mahviyet demek; O'ndan başkasını görmez.

Allah-u Teâlâ, bir Âyet-i kerime'sinde;

"Hidayeti kabul edenlere gelince, Allah onların hidayetini artırmış ve onlara takvâ yollarını ilham etmiştir."buyuruyor. (Muhammed: 17)

Yani; "Yollarınızı açarım, hidayetinizi artırırım, imanınızı kemâlleştiririm!" buyuruyor.

Yolunu açmazsa göremezsin ki, hidayetini artırmazsa bilemezsin ki, imanını kemâlleştirmezse bulamazsın ki!

Onlar; Cenâb-ı Hakk'a kul, Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-ine ümmet olmak için gereken hazırlığı yaparlar, ecel gelince de Allah-u Teâlâ'nın huzuruna takvâ ile varmaya çalışırlar. Dünya saâdetine, ahiret selâmetine erişenler bunlardır.

Yeri geldikçe arzederiz:

Yolumuz mahviyet yoludur. Bu yolda ermek yok erimek var. Gayesi; makam, mevki, rütbe olanlar bu yolda tutunamazlar. Onlar bizden uzak, biz onlardan uzağız.

 

Haram Lokmanın Tahribatı:

"Efendim! Yol yapımında çalışıyorum, makinelerin hiçbir arızaları olmadığı halde randıman alamıyorum ve şantiyede yılan dolaşıyor." diyen bir misafire şöyle buyurdular:

"Efendim! Bir haram lokma girmiş. O haramın tahribatı içinizde. Hazret-i Allah'a yönelin, sığının. Size bir temsil anlatayım:

Bir kardeş anlattı. Kendisi iaşeye bakıyor.

"Subaylar geldi, herkes bir avuç üzüm aldı. Onlarla beraber ben de aldım." Bir sıçan dadanmış ki, anlamış.

"Allah'ım tövbeler tövbesi. Bir daha yemeyeceğim. Şu depoyu bunlardan kurtar." diyerek duâ etmiş.

Sonra Cenâb-ı Hakk onları yok etmiş. Cenâb-ı Hakk'a halis bir kalple tövbe et ki yılanı gidersin inşallah...

 

Nurlu Sözler:

"Bereketi korumak için adaleti korumak şarttır. Adalet korunduğu zaman, Cenâb-ı Hakk bereket ihsan buyurur.

Hayat ve geçim bereketledir, para ile değil. Bazısı çok alır yok olur, bazısı az alır çok rahat geçinir."

"Daima korku ve ümit arasında bulunmak çok faydalıdır. Korku, insanı gafletten uyandırır, kötülüklerden uzaklaştırır. Ümit ise manevi destek verir."

"Hiçbir zaman, ahirete giden bir kimsenin ayıbı ile meşgul olmayalım. Böylece onları incitmemiş oluruz.

Çünkü, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdular ki:

'Ahirete giden kimsenin hakkında söz söylemeyin, kabirde utanır.'"

"İnsan sabırlı olmalı, sükût etmeli, Hazret-i Allah'tan korkmalı ve mucibince amel etmelidir. Hepsi bu kadar."

"Nezaket çok lüzumludur, edep çok mühimdir. Herkes haddini bilmeli, hududunu muhafaza etmelidir, tevazusundan geri kalmamalıdır. Hakk'a boyun büküp rızâyı gözetlemelidir. Yol bu..."

"Bizim yolumuz rica yoludur, emir yolu değil. Ricanın yaptığını emir yapamaz. Bana değer veriliyor diye seve seve yapar. Zaten değerli... Değersizin burada işi ne? Burası Hakk kapısı, gelen Allah için gelmiş."

"Nefsin hoşlandığı şeye muhalefet etmedikçe gerçek rızâya ulaşılmaz.

Bir kelime yahu:

Hoşlandığını yapma, hoşlanmadığını yap."

"Yavaş, yumuşak insanlar az hata yapar. Sert insanlar çok hata yaparlar.

Bu yolda yetişmezse, başka yolda yetişmesi mümkün değildir. Herkes haddini, hududunu bilsin."

"Harekette onlar, hakikatte biz!"

"Cenâb-ı Hakk dilediğini tasarruf ettirir. O bir kukla mesabesindedir. Hiç kimse O'nu görmez, kuklayı görür. Hazret-i Allah, kâinatı böyle idare eder."

"Ehl-i hakikat hiçbir zaman kendini meydana koymaz. O daima geridedir.

Mukallidler ise ön saftadırlar. Sözleri de oldukça parlak olduğu için bir câzibe husule getiriyor, meydanı işgâl ediyorlar."

Huzurlarındaki birkaç gence şu sözleri söylediler:

"İnsan hem iç âlemini, hem de dış âlemini tanzim etmek zorundadır.

Eğer iç dünyasına düzen vermezse, nefis en küçük bir boşluktan yol bulur. Ruhu hükümsüz hale getirir. Artık o her ne kadar çalışır gibi görünse de, başkası ile mücadele etse de, kendi cihadını kaybetmiştir. Nefis onu yıkmış, o başkasını doğrultmaya çalışıyor."


  Önceki Sonraki