Başta ABD olmak üzere dünyanın sömürgeci devletleri İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya gibi ülkeler başka ülkeleri bir şekilde kaosa sürükleyip bölüp parçalayarak yutmak isterken, Kıbrıs'ı Birleşik Kıbrıs masalıyla Haçlı-Hıristiyan toprağı yapmaya çalışıyorlar.
Yarım asırdır süren müzakere sürecinde şimdi KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum lideri Anastasiadis 57. toplantıda bir araya gelecekler. BM Genel Sekreteri Ban-Ki Mun'a göre; "Şimdiye dek görülmemiş eşsiz ilerleme" imiş.
Kıbrıs Türk Kültür Derneği'nin Genel Başkanı Zeki Bulunç gelişmeleri şöyle değerlendirmektedir: "Yeni insani sorunlar oluşturulmamalı, göçe neden olmayacak toprak düzenlemesi yapılmalıdır. Toprak düzenlemesi güvenlik ve strateji açısından risk oluşturmamalı. Rumlar, Karpaz ve Güzelyurt bölgelerinin tamamen Rum tarafına verilmesini istiyorlar. Kuzeyde kalacak topraklar için de bazı özerk bölgeler talep ediyorlar. Duygusal dedikleri yani manevi olarak değer verdikleri yerlerin de Rumlara terk edilmesini istiyorlar."
Neler Olacak?
Güzelyurt ve Karpaz'daki Türkler göç edecek, 80 bin ila 100 bin arasında Rum kuzeye geri dönecek. Güzelyurt, KKTC'nin narenciye deposu ve en zengin su kaynaklarına sahip bölgesidir. Karpaz ve çevresindeki bölgeler ise KKTC ile Türkiye arasında imzalanmış olan kıta sahanlığı bölgesi sayılıyor. Şu anda orada Hidrokarbon kaynakları araştırmaları yapılıyor. Rumlar Kıbrıslı Türklerin iktisadi, sosyal, kültürel ve siyasi açıdan çok zor durumda kalacakları bir toprak talebinde bulunuyorlar. İş bununla da kalmayacak, isteklerin yenileri gelecek ve Kıbrıs toprakları elden gidecek.
Herkes soruyor: Ne kadar taviz verilecek? Sonuç ne olacak? Rumlar bir Enosis hayali peşinde koşarken Kıbrıs Türkleri ve Türkiye "İlhak" veya "İltihak"ı neden düşünmüyor. Kıbrıslı soydaşlar bizim için bir kambur, bir yük değildir. Kıbrıs Adası ve oradaki Türkler vazgeçemeyeceğimiz kadar hayati öneme sahiptir. KKTC Cumhurbaşkanı toprak pazarlığı yapmakla hem Kıbrıs Türkü'ne, hem de Türkiye'ye ağır bir fatura çıkartmak istemektedir. Gülücüklerle, tavizlerle bir yere varmak mümkün değildir ve bu tavizler adanın tamamen elden çıkmasına ve Kıbrıslı soydaşlarımızın yeniden bir katliamın içine sokulmasına sebep olacaktır. O zaman mı akıllar başa gelecek?
Kıbrıs; tarihi, kültürü, siyasi ve iktisadi konumu ile bizim için adeta olmazsa olmaz hükmündedir. Akdeniz'in kilidi mesabesinde olan adanın stratejik konumu bütün ülkelerin iştahını kabartmaktadır. İngiltere'nin üsleri var, Yunanistan'ın emelleri hakeza. Rusya Akdeniz'de Uçak Gemileri ile mekik dokuyor. İsrail, adayı Siyonizm'e kazandırmak için olmadık dolaplar çeviriyor. Mısır, Akdeniz'de daha fazla petrol ve gaz yataklarından faydalanmayı istiyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi eski lideri Hristofyas da Kıbrıs'ın önemini şöyle dile getiriyor: "Kıbrıs coğrafi olarak Güneydoğu Akdeniz bölgesinde seçkin bir yere sahip. Kıbrıs, birçok kez Asya, Afrika, Avrupa kavşağı ve Ortadoğu'nun kopmaz bir ada parçası olarak tanımlanmıştır. Kıbrıs'ı kontrol eden tüm Ortadoğu, Güneydoğu Akdeniz, Afrika, Asya ve Avrupa'ya giden yolları kontrol etmektedir. Yani, Kıbrıs ezelden beri önemli bir jeostratejik konuma sahiptir."
Doğu Akdeniz'de enerji merkezli büyük oyunlar oynanıyor. Kıbrıs'ın her geçen gün önemi artarak devam ediyor. Türkiye bölgesinde anahtar ülke konumunda olduğu gibi, Kıbrıs da Akdeniz'de benzer bir konuma sahiptir.
Kıbrıs alttan alta kaynatılıyor.
Türkiye içerde ve dışarıda Haçlı oyunları ile boğuşurken çaktırmadan bizi Kıbrıs'tan çıkarmak istiyorlar.
Bağımsızlıktan, egemenlikten ve hürriyetten taviz vermek reva mıdır? Türkiye, taviz vererek bu baskıdan kurtulsun anlayışını reddediyoruz. KKTC Başbakanı bile; "Kıbrıs sorunu çözülüyor demek, Kıbrıs'ın elden gitmesi demektir' diyerek olayı özetlemektedir. Yunan yakınımızdaki kayalıklara bile bayrak dikmeye çalışırken haklı bir davada bunca taviz vererek masaya oturmak Girit gibi Kıbrıs'ın da elden gitmesine sebep olabilir.
Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki "Garantörlüğü" asla tartışma konusu yapılmamalıdır. Fırsatını buldukları anda yine eski katliamları yapmaktan geri durmayacak bir Rum tarafı var.
Türkiye, dikkati Musul, Halep, Telafer'de iken Kıbrıs üzerindeki oyunu asla ihmal etmemelidir.