Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (71) - "Gerçek Kardeşliği Yaşayabilmek" - Ömer Öngüt
"Gerçek Kardeşliği Yaşayabilmek"
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (71)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Aralık 2016

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (71)

 

Gerçek Kardeşliği Yaşayabilmek:

Mümin, din kardeşinin noksanlarını tamamlamaya, kusurlarını örtmeye, imânının kemâle ulaşmasına, amellerinin çoğalmasına, rızâ-ı ilâhi'yi kazanmasına yardımcı olmaya çalışmalıdır.

Şimdi insafla düşünelim: "Settârü'l uyûb" olan Rabb'imiz merhamet edip ayıplarımızı örtmese, insanların arasına çıkacak hâlimiz kalır mı?

Başkalarının ayıp ve kusurlarını meydana çıkarıp yaydığımız zaman, Hazret-i Allah'ın aynı kusurları bize de işleteceğini hiç düşünüyor muyuz?

Ve en önemlisi, bu çirkin hâlimizle Allah ve Resul'üne isyân ettiğimizin farkında mıyız?

Hakk Celle ve Alâ Hazretleri Âyet-i kerime'sinde:

"O hanginizin daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır." buyuruyor. (Mülk: 2)

Hangimizin daha güzel ameller işleyeceğimizi imtihan için gönderildiğimize göre, bize düşen akıllı davranıp en güzel söz ve davranışlarda bulunmaktır. "Müslümanım" diyen kimse Allah ve Resul'ünün ahlâkı ile ahlâklanmalıdır. Herkese numune olmalıdır. İslâm'ı, yaşayışıyla tebliğ etmelidir. Kişi yaşamadığı bir dini nasıl temsil ve tebliğ edebilir? Onun müslümanlığına ya da sözlerine kim inanır? Yersiz münâkaşa ve mücadelelerden, kaba söz ve davranışlardan şiddetle çekinmeliyiz. Çevremizdeki insanlarla ahkâm dairesinde hoş geçinmeliyiz.

Çünkü Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde:

"Sokak ve caddelerde asık çehreyle dolaşmayınız. Zirâ, 'Müslümanlar ne asık suratlı katı insanlardır!' denmesinden hoşlanmam. Müminin gülümsemesi sadakadır. Tanıdığınıza, tanımadığınıza selâm veriniz, selâmı yayınız. Selâm mümine en güzel hediyedir." buyurmuştur. (Ramuzü'l-Ehadis)

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:

"Bir selâm ile selâmlandığınız vakit, siz ondan daha güzeli ile karşılık verin veya aynıyle mukabele edin." (Nisâ: 86)

Vermek sünnet, almak ise Farz-ı kifâye olmasına rağmen; bir farzın işlenmesine sebep olduğu için selâm vermek almaktan daha hayırlıdır. Selâm veren kimse işlediği sünnetin ve işletmeye vesile olduğu farzın sevaplarını birlikte kazanmış olur.

Hadis-i şerif'te:

"İnsanların Allah yanında en makbul olanları, selâmı önce verenlerdir." buyuruluyor. (Ebu Dâvud)

Bütün bu hâller kardeşlik bağının kuvvetlenmesi, muhabbetin artması içindir. Kardeşlik yolunda bunun haricinde bir hâl beklenmez...

Hakk Celle ve Alâ Hazretleri buyurur ki:

"Müminler kardeştirler." (Hucurât: 10)

Ayrı gayrı değildir, fakat bölücüler kardeşliği bölünmede arıyor. Allah-u Teâlâ bize gerçek manada nasip etsin. Ama bugün iki öz kardeş yapamıyor. Küçücük bir madde paramparça yapmış. Ne o kardeş! Madde de kardeş. Parçalıyor. Fakat Cenâb-ı Hakk bu yolda kişinin kalbinden gaye, maksat, menfaati kaldırıyor, bunlardan temizlenen kalpten; makam, rütbe, mevkii de kaldırmış. En büyük şeref olan Sahib'ine kulluk yapmayı ihsan buyurmuş.

İman sahibi olan müminler kardeştirler. Çünkü gaye, maksat, menfaat yaşamaz. Rızâ yaşar ve gayeleri dünyada saadet, ahirette selâmettir. Dünyada saadet ne ile olur? İman etmekle, amel-i sâlih işlemekle, sabretmekle, bir de İslâm'ı yaymakla. Ahiret selâmeti ne ile olur? İmanla göçmekle, ebedi saadete ermekle. Ama imanlı göçebilmek için basamak lâzım.

İbrahim Ethem -kuddise sırruh- Hazretleri bir gün hamama gitmiş. Çıkarken para istemişler. "Param yok." demiş. "Paran yoksa hamama niye girdin?" dediklerinde vecde gelmiş ve bayılmış, kendine geldiğinde;

"Boş el ile şeytan evine koymuyorlar, Rahman evine amelsiz nasıl girebiliriz?" cevabını vermiş.

İşte bu yüzden maddi ve mânevi kazanç yeri olan dünyadan göçerken elimiz boş gitmemeye gayret etmeliyiz, ama her konuda, her alanda.

Gerçek manada kardeşlik Allah ve Resul'ünde birleşmektir. Hazret-i Allah ve Resul'ünde birleştikten sonra Hazret-i Kur'an'a uyduktan sonra gaye, maksat ve menfaat olmazsa, sevgi husule gelirse, işte kardeşliğin özü oradadır. Ötekilerin kardeşliği sözdedir. Bu kardeşlik özdedir. Çünkü Hak'ta birleşiyor, halkta değil. Gaye, maksat, menfaat, rütbe, gösteriş kalkıyor, rızâ kalıyor. Allah-u Teâlâ'nın rızasını celbetmek için yegâne vesile de bu kardeşlik. Çünkü fazilet Allah için sevmek ve Allah için sevmemektir. Allah için sevmek olunca gaye, maksat, menfaat olmayacağına göre işte gerçek kardeşliğe vesile olur. Biz Hakk yolunda sevişirsek ne olur?

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:

"İnsan sevdiğiyle haşrolunur." (Buhâri)

Bu bir mümin için kâfidir. Niçin seviyordu? Allah için seviyordu. Kendi kardeşiyle haşrolunacak. Demek ki buradaki sevgi, tezahür, huzur oraya intikal ettiği zaman orası daha geniştir. Çünkü burada birçok dünyevi meşakkatler, sıkıntılar, mevzuatlar var, ama orada hiçbir şey yok. Bizi davetine alınca huzuruna, saadetine, selâmetine alıyor, meşakkatleri kaldırıyor, kardeşliği gerçekleştiriyor ve kulunu saadet, selâmet içine alıyor. Bu ne kadar güzel bir şey. Allah'ım bize dünyada da, ahirette de gerçek kardeşliği, İslâm kardeşliğini yaşattığı kullardan eylesin.

Allah'ım Zât'ına has bir kul, Habib'ine ümmet etsin. Rızâ yolunda çalışmayı bize nasip etsin. Çünkü dikkat ederseniz Resulullah Aleyhisselâm nasıl çalıştı? O çalışmaya bakıyorum ve utanıyorum. Çünkü her tarafını zulümat karı örtmüştü. O tek başına bütün gücüyle Hazret-i Allah'a sığındı, o zulümatı dağıtmaya çalıştı her güçlüğe rağmen, ama şimdi Cenâb-ı Hakk bu lütfu bize bahşetmiş, zulümatı dağıtmak için bu orduya da bu lütfu bahşetmiş.

Onun için Rabb'imiz gerçek manada has bir kul, Habib'ine ümmet etsin. Rızâ yolunda çalışmayı ve cihadı bize nasip etsin.

Müslümanların fırkalara ayrılması, ihtilâf ve tefrikaya düşmeleri; İslâm'ın özüne ve izzetine, şevket ve satvetine halel getirdiği, kardeşlik bağlarını kopardığı, güçlerini parçalayıp zayıf düşürdüğü için şiddetle yasaklanmıştır.

Müslümanlar ana-baba bir kardeş gibidirler. Aralarındaki kardeşlik ebedi olup, âhirette de devam eder. Şu hâlde kardeşlik icraatını yapmamız lâzım. Bu kardeşliğe zarar verecek söz ve hareketler yasaklanmış, müslümanın müslümana sert davranması, birbirlerinden uzaklaşmaları haram kılınmıştır.

"Kardeşlik dini" deyip isimde kalırsa mânâsına nüfuz etmemiş oluruz. Bu ayrılıklar nefsimizin hamlığından, tekâmül edemeyişimizden, ihlâsa varamadığımızdan ileri geliyor. Bu sebeple ne kadar kayıplara uğradığımızın hiç farkında değiliz.

Mümin kardeşlerini Allah için seven, onların dertleri ile dertlenen kimselerden Allah râzı olur. Onlara akla hayale gelmeyen dereceler verir.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:

"Bir mümin, mümin kardeşi ile üç günden fazla dargın durması helâl olmaz. Üç gün geçince hemen onu bulsun ve selâm versin. Selâmını alırsa, her ikisi de ecir ve sevapta ortak olurlar. Karşılık vermezse o günaha girmiş, selâm veren de dargınlıktan çıkmış olur." (Ebu Dâvud)

"Her Pazartesi ve Perşembe günleri mükellef olanların amelleri Allah'a arzolunur. Cenâb-ı Hakk kendisine şirk koşmayan her kulunun günahını mağfiret eder. Yalnız mümin kardeşi ile aralarında kin bulunan kimseyi affetmeyip 'Birbirleriyle barışıncaya kadar bunları bırakın.' buyurur." (Müslim)

"Bir kimse müslüman kardeşine bir sene dargın durursa, onun kanını dökmüş gibi günaha girmiş olur." (Ebu Dâvud)

Allah'ım bize kardeşliği sevdirsin, tezahür etsin. Dikkat ederseniz gaye, maksat, menfaat olmaksızın Cenâb-ı Hakk'ın rızâsı için çalışıyoruz. Rızadaki kardeşlik ne kadar güzel, ama bir öndere, bir lidere daha doğrusu sapıtıcı bir imama bağlanmak ve oradaki kardeşlik rıza dahilinde değildir. Çünkü 72 fırkanın içinde olduğu için dalâlettedir, cehennemdedir. Oradaki kardeşliğin gayesi, maksadı, menfaati vardır. Lâkin insan burada inceden inceye okudukça Elhamdülillah rızadan gayrısı yok. Şu halde kardeşlik burada daha kuvvetlidir.


  Önceki Sonraki