Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Kurban Bayramına, Noel Baba Nasıl Geldi? - Ömer Öngüt
Kurban Bayramına, Noel Baba Nasıl Geldi?
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Kasım 2016

 

Kurban Bayramına, Noel Baba Nasıl Geldi?

"Aaa! Hayır arkadaşlar! Noel baba hıristiyan, biz müslümanız, o bu bayramı kutlamaz. Bu süprizci teyzenin kesesi"

 

"Bilinçli Eğitim" başlıklı bir seminerde konuşan eğitimci şu soruyla başladı:

"Kurban Bayramına Noel Baba nasıl geldi?"

Bu sırada da ekrana bir kurbanlık koç ve Noel Baba resmini yansıttı.

Veliler şaşkınlık içerisinde birbirlerine bakarak kafa sallayıp fısıldamaya başladılar.

Eğitimci: "Lütfen cevaplarımızı sesli bir şekilde paylaşalım." dedi.

Arka sıralardan bir bayan:

"Çok zıt şeyler hocam" dedi.

"İkisinin mevsimleri de çok farklı" dedi ortalardan biri.

"Ayrı ayrı dinlerin sembolü, mümkün değil ikisi de bir araya gelemez hocam." dedi en önden bir veli.

Fakat eğitimci kendinden emin bir şekilde:

"Ama geldi." dedi. "Ve bu olay bizzat bu kurban bayramında benim başımdan geçti." diyerek kültürümüze yönelen saldırı ve tehditlere vurgu yapmak için, bizzat kendi başından geçen olayı anlatmaya başladı:

"Her bayram kendimce çocuklara değişik eğlendirici hediyeler vermeyi, onlara o güne has mutluluklar yaşatmayı seviyorum. Çünkü gün onların günü, onların mutluluğu. Toplum olarak bayramlarımızdaki sevinç, coşku ve mutluluğu kaybetmek istemiyorsak, bu güzel duygularla yeni nesli beslememiz gerektiğine inanırım. Bu duygu ve düşüncelerle bu bayramda da kendimce bir hazırlık yapmıştım. Zil çaldı, kapıyı açtım ve güzel kıyafetlerini giymiş, koro şeklinde "Hayırlı bayramlar" cümlesini telaffuz eden dört çocuk ile karşılaştım.

"Ooo arkadaşlar teşekkür ederim, Allah'ım razı olsun, size de hayırlı bayramlar olsun inşallah. Maşallah hepiniz de birbirinizden güzel olmuşsunuz ve bence hepiniz de bir sürpriz kazandınız. Ne dersiniz olur mu?" dedim.

Sevinç ile yine koro şeklinde: "Olurrr!" dediler.

Ben müsaade isteyip: "Şimdi geliyorum." dedim ve daha önce hazırladığım içi değişik oyuncaklar ile dolu olan "Sürpriz kesesi" ni alıp geldim.

"Arkadaşlar şimdi sıra ile her biriniz, gözünü kapatacak ve bu kesenin içine elini sokup kendine bir bayram süprizi seçecek" cümlesi daha bitmeden içlerinden, biraz uzun olanı bir sevinç çığlığı atarak:

"Aaaa Noel Baba gibi!" dedi. Diğerleri de sevinç ve coşku ile "Eveeet!" dediler. Bu arada ben şoktayım tabii. Donup kalmıştım. Beynimde şimşekler çakıyordu, hemen kendimi toparladım ve:

"Aaa! Hayır arkadaşlar! Noel baba hıristiyan, biz müslümanız, o bu bayramı kutlamaz. Bu süprizci teyzenin kesesi" diyerek kendimce bir düzeltme yapmaya çalıştım. Onların, sevinç ve heyecanla seçtikleri hediyelerini alarak gitmeleri bana da bir sevinç katsa da, o gün bugün bir eğitimci olarak bu soru kafamı meşgul etmektedir:

"Kurban bayramına Noel Baba nasıl geldi?"

Ortalardan bir veli: "Filim, dizi ve reklamlar ile Hocam" dedi.

Eğitmen kafa sallayarak: "Evet" dedi ve devam etti:

Biz Müslüman ebeveynler ve eğitmenler "Bilinçli Eğitim"den yani "Hazret-i Muhammed Mustafa -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in yöntemlerinden" uzaklaştık. Sadece şu bir Hadis-i şerif'e tutunsaydık, eminim bu başlık hiç atılmayacaktı:

"Çocuğu olan kimse onunla çocuklaşsın" (Cami'üs-sağir)

Yani onunla eğlensin ve oynasın. Müslüman ebeveynler olarak, çocuklarımıza sunduğumuz eğlence yelpazemiz ne kadar bir düşünelim. Oysaki çocuk tabiatının en önemli gereksinimlerinden birisi de eğlenme ve oyun ihtiyacıdır. Çocuklar oyunla etraflarını tanırlar ve yeni şeyler öğrenirler.

Dolayısı ile biz ebeveynler olarak çocukların bu tabi fıtratını doğru yöntemlerle, doğru istikamete kanalize edebilirsek çocuklarımızın eğitiminde çok daha kolay ve verimli bir yol alabiliriz.

Dikkat ederseniz İslâm dini biz büyüklerin de ahkâm dairesinde olmak şartı ile eğlenme ve rahatlama ihtiyacına izin vermiştir. Ne var ki günümüzde dinimizin yeterince bilinmeyen hükümleri, "eğlence kültürü" konusunda koyduğu ölçüler hakkındaki bilgi eksikliği ve yabancı kültürlerle etkileşimin meydana getirdiği yeni durumlar toplumda manevi/moral değerlerin aşınmasına ve kültürel hayatın olumsuz yönde etkilenmesine sebep olmaktadır. Eğer bizler İslâm'ı tam anlamı ile bir bütün olarak yaşamaz isek, o zaman bıraktığımız boşluklar gayr-i müslimlerin kavram ve kelimeleri ile dolacaktır. Örneğin, son zamanlarda manevî eğitim verme gayretindeki bazı kurumların türettikleri; "Kur'an partisi", "Hicrî yeni yıl partisi", "Kandil partisi" gibi kavram ve kelimeler buna verilebilecek üzücü örneklerdir.

Oysa ki bir "Hicri Yeni Yıl Partisi"ne davetli olan küçük bir çocuğun parti sonrası annesine sorduğu soru ne kadar manidardır: "Anne, Kâbe'li parti olur mu ya?"

Elbette ki kesinlikle olmaz. Parti kelimesi yabancı kökenli bir kelimedir. Etrafınıza bir sorun:Parti denilince akıllarına neler gelecek? Hiç şüphesiz cahiliye dönemindeki, İslâm ile bağdaşmayan, günümüz batılı eğlence tarzı gelecektir herkesin aklına.

O halde güzel dinimizi iyi öğrenelim ve onu yabancı kavram ve kelimeler ile kirletmeyelim. Sonra da:

"Sizin dininiz size bizim dinimiz bize" deyip, kültürümüze gerçek anlamda sahip çıkalım. Sahip çıkalım ki; hiç bir kandilimize, sünnetimize, düğünümüze, bayramımıza ve yılbaşımıza küffarın hiç bir kavramı, girecek küçücük bir delik dahi bulamasın." Böylece seminerini bitiren eğitimci velilere:

"Biliyor musunuz ilk defa dört bayram günü boyunca kasabamızdaki kapımız hiç çocuksuz kalmadı. Her geçen gün bayramlaşmaya gelen çocukların sayısı artarak devam etti. Kısacası "Sürpriz kesesi" bizim mahallede meşhur oldu.

Bizim "kese" suya atılan bir taş misali sizlere de ihlam olsun inşaallah, dilek ve temennisiyle!"

Diyerek sözlerini bitirdi.


  Önceki Sonraki