Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (69) - "Dünyadaki Kardeşlik Tanışmaktan İbarettir." - Ömer Öngüt
"Dünyadaki Kardeşlik Tanışmaktan İbarettir."
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (69)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Temmuz 2016

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (69)

 

"Dünyadaki Kardeşlik Tanışmaktan İbarettir."

Hususi kaynaşma ölümdür. Yani hayat ölümden sonra başlıyor, ama saadet, ama felaket. Şimdi burada bir ordu gidiyor, ama "Ayrılın!" dediği zaman bir emre bakar.

Onun için biz Hazret-i Allah'tan yana olalım. Yaprak düşerse oraya düşsün. Her yaprağın mukadderatını yazmış, senin de yazmış.

Mahkeme-i kübra'da ilâhi adaletin hükmü tamamen icra edildikten sonra Hakk Celle ve Alâ Hazretleri:

"Ey günahkârlar! Bugün şöyle ayrılın!" buyurur. (Yâsin: 59)

Kâfirler, müminlerden ayrılırlar. Onların artık müminlerle bulunmaya salâhiyetleri yoktur. Her suçlu günahkâr inkârcı, ister istemez bu buyruğa uyar.

Diğer Âyet-i kerime'lerde şöyle buyruluyor:

"O gün Allah onlarla aranızı ayırır." (Mümtehine: 3)

"O gün bir fırka cennette, bir fırka da çılgın alevli cehennemdedir." (Şûrâ: 7)

Herkesin hesapları görülüp amellerinin neticesi olarak gidecekleri yerler belli olunca, insanlar fırka fırka ayrılır. Herkes kendi emsaliyle bir fırka, diğeri de ayrı bir fırka olur. Zira müminin mercii cennet, kâfirin mercii cehennemdir.

Ve cehenneme sevkiyat başlar.

İtimat edin hayat ölümden sonra başlar. Fakat insanların çoğu bundan gafil. Ve nasıl bir hayat? Cenâb-ı Hakk Âyet-i kerime'sinde şöyle buyuruyor:

"Kim zerre kadar bir iyilik yapmışsa onun mükafatını görür. Kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onun cezasını görür." (Zilzal: 7-8)

Bu Âyet-i kerime karşısında titrememek mümkün değil. Onun için namazını kıl, zekâtını ver, yoluna bak. Hepsi kalacak. Babana kaldı mı? Kime kalacak? Namazını kıl, zekâtını ver, fâizle iş yapma, yoluna bak.

"Allah-u Teâlâ bizi lütfuyla yâd eder, tecelli eder, her işimizi düzeltir ve güçlük verir.

Bizim işimizde aksaklık olursa, Hazret-i Allah'a karşı itimadımız zayıflarsa, imanımız çürürse her işimiz çürük olur.

Onun için Allah'ım bize kâmil iman ihsan etsin. Hidayetimizi artırsın. İmanla göçmeyi nasip etsin."

"İnsanın bir anda gaflete dalması büyük kabahattir, bizim ise ömrümüz gafletle geçiyor. Halbûki O bizden bir an gafil değil. Bir an nefesimizi kesse yok olacağız. Hem her nimetini alıyoruz, hem de isyana kalkıyoruz. Böyleyken bir de kendimizde bir şeyler taslamamız çok acayip..."

Zikrullah için toplanılan meclis hakkında şöyle buyurdular:

"O kıymetli anları öldürmemeli, lâubalîliğe boğmamalı, resmi durmalı. Çünkü orada kimlerin olduğunu bilmiyorsun."

"Müminin işi rast gitmez. İbtilâdan ibtilâya maruz kalır. Nefsin istemediği şey iyidir. Ruhun dirilmesine vesile olur. Bunun için ibtilâ bitmez."

"İbtilânın en büyüğünü en büyükler çekerler, hiç şüphe yok buna. Çünkü Mevlâ böyle taksim etmiş.

Tasavvur buyurun ki Cenâb-ı Fahr-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz daha ana karnında iken babasını, şefkâte en muhtaç bir zamanda da annesini kaybetti. Daha o zaman başladı..."

"Ahiret işlerine dünya işlerinden daha fazla değer vermedikçe, imanımızın ve ibadetlerimizin tadını duyamayız."

"Çocuklar çamurdan evcik yaparlar. Birbirininkini bozuverseler hemen kavga ederler. Halbûki biraz sonra bırakıp gidecekler. Ehl-i hakikat da bize böyle bakar. Bir yağlı kemik bulduk mu harr diye koşarız. Halbûki biraz sonra hepsini bırakacağız."

"Nefsimiz riyâyı, meth-ü senâyı, menfaati çok sever. Fakat Hazret-i Allah bunları hiç sevmez."

Kardeşimize küçük çocuğunu sordular. "O da sizi arıyor" deyince buyurdular ki:

"Çocuk hiçbir şey bilmez. Bildiği bir şey varsa, seveni sever. Buradan ibret almalıyız. Biz büyüdük de ne olduk? Çocuk kadar olamıyoruz, bizi bizden çok seven Allah'ımızı sevemiyoruz."

"Bizim yanımızda kâr olarak bunlar kalacak. Ne kalacak? Allah için sevişmek. Allah için birbirini ziyaret edenlerden Hazret-i Allah râzı olduğunu beyan buyuruyor. Şu halde bize fayda veren şeylerin peşinde koşmalıyız. Rızânın fevkinde hiçbir şey yoktur.

Nefis küçücük bir menfaat için uzak yerlere gider de, rızâ kazanmak için bir adım bile atmaz."

"Tam uçurumdan düşerken bize bir el uzansa, bizi kurtarması için nasıl yalvarırız, ebedi hayatımızı kurtarması için Hazret-i Allah'a bu şekilde yalvarmıyoruz."

"İbadete kaldırıldığımız zamanlarda hep şükürle meşgul oluruz. Allah'ım sen bu zevki duyurmasaydın ben uykuyu daha tatlı bilirdim.

Yoruluncaya kadar değil yıkılıncaya kadar ibadet edelim. Orada hep pişman olacağız. Hiç olmazsa; "Yâ Rabb'i daha yapacaktım, yıkıldım da yapamadım" demiş oluruz. İbadette hayat vardır.

Biz hep lâfla meşgulüz. Fakat o da hiç fayda veremeyecek, bir nedamet olacak. "Keşke vakitlerimizi boşa geçirmeseydik" diyeceğiz. Burası çalışma mahallidir, bir daha geri gelmeyeceğiz. Burada yatarsak, ahireti nerede kazanacağız. Orası çalışma yeri değil ki..."

"Gönül rahat olursa her yer rahat olur. Gönül rahat olmazsa rahat olan yer de dar olur."

"Ruh gıdasını aldıkça kuvvet bulur ve doyar. Nefis ise gıdasını aldıkça acıkır."

"Hazret-i Allah ne kadar sabırlı, bizim sabırsızlıklarımız ayıp..."

"İlimse benim, irşadsa benim, Hazret-i Allah'ın ihsanı olan ne ki varsa benim diyoruz. Nefis hepsini zaptetmiş hep benim diyor."

"Allah'ım Habib'ine karşı öyle bir iman ver ki, zannettiğim kadar değil, onu nasıl halketmişsen olduğu gibi iman edeyim. Evvelâ onu bilemediğimi bileyim."

"İbadetlerden haz almam için ne yapmam gerekli?" diye soran bir kardeşe sözleri.

Evvelâ helâl lokma, sonra hâlis bir arkadaş. Öyle bir arkadaş olacak ki, gayesi, maksadı, menfaati olmayacak; hakikaten Allah-u Teâlâ'yı arayan bir arkadaş olacak.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyuruyor ki:

"Refik sümme tarik." Arkadaş ve yol.

Arkadaşı bulduktan sonra, Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor.

"Sâdıklarla beraber olunuz." (Tevbe: 119)

Bunu tutarsan yolu tutmuş olursun.


  Önceki Sonraki