Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (68) - "Nefsine Mal Eden Helâk Olur" - Ömer Öngüt
"Nefsine Mal Eden Helâk Olur"
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (68)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Haziran 2016

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (68)

 

Nefsine Mal Eden Helâk Olur:

"Kişinin zerre kadar kendisine istinad etmesinden büyük dalâlet göremiyoruz.

Bazen bakıyorum, hiçbir şey bilmez, hiçbir şeye değmez olduğumu görüyorum.

'Allah'ım beni böyle halkettiğin için sana şükürler olsun!' diye niyaz ediyorum, şükrümü arttırıyorum.

Becerikli bir şey olsaydım birçok şeyleri nefsime mal edecektim, o zaman da helâk olacaktım."

"Kardeşlerimizi hep mahviyete çekiyoruz. Gaye, maksat, makam ve rütbe hep birer hedeftir. Hedef tutan hedefe varamaz. Gaye Allah'tır diyoruz.

Dikkat ederseniz hariç hep makam-mevki ile vakit geçiriyor."

"Senin şu varlığın var ya, o senin değil. Sakın kendinin sanma! Sen kendi varlığını dağıtırsan, Var kendiliğinden husule gelecek. Sen varken Var'ı bulamazsın.

Kendini gören Allah'ını göremez, Allah'ını gören de kendini göremez."

"İnsan hem iç âlemini hem de dış âlemini tanzim etmek zorundadır. Eğer iç dünyasına düzen vermezse, nefis en küçük bir boşluktan yol bulur. Ruhu hükümsüz hale getirir. Artık o her ne kadar çalışır gibi görünse de, başkası ile mücadele etse de, kendi cihadını kaybetmiştir. Nefis onu yıkmış, o başkasını doğrultmaya çalışıyor.

"Az sözde, sükûtte ve uzlette çok faydalar var. Bilhassa insanların içine karışmamakta."

"Bir ibtilâ anında nefis:

'Bunu haksız yaptın, bu böyle olmamalıydı!' gibi feveranlarla Hazret-i Allah'a isyan eder. Halbuki Hazret-i Allah hükmünde hikmet sahibidir, O hep haklıdır. İnsanı çıkarsa çıkarsa, parça parça yapıp kuş yemi hâline getirse, O yine haklıdır. Hakikat da budur."

"Cenâb-ı Hâlık'ımız bize hakikati duyursun. Yoksa insan hakikaten kör olarak gidiyor."

"Kalbi dönmüş olanların haline hiç dikkat ettiniz mi?

Ahiretin felâketine doğru hızla gidiyorlar. O kadar hızla ki, adeta o ana kadar yapamadıklarını yapmaya, aradaki mesafeyi kapatmaya çalışıyorlar. Dikkatle bakarsanız bu hususu görürsünüz.

Herkes çalışacak ve kazanacak, ya saadetini ya felâketini."

 

Emrolunduğumuz Gibi Yaşamamız Gerekiyor,
Arzu Ettiğimiz Gibi Değil,
Zanla Hiç Değil:

Merhum Ali Osman Efendi (Yandım Çavuş) iki gözü iki çeşme huzura geldi. Ellerinden öptü, kucakladı.

Buyrun efendim, sefa geldiniz, hoş geldiniz... Allah'ım sevsin. Maşallah. Merhaba efendim. Nasılsınız? Ne âlemdesiniz? Ne haldesiniz?

Konuşamıyorum, yoruldum, arzu ettim illa sizi göreyim dedim ölmeden. Doğru buraya geldim.

Bir telefon etseydiniz, biz sizi alırdık.

Mübarek cemalinizi göreyim diye.

Allah râzı olsun.

Rüyâlarım da vardı.

Hay hay... Ne güzel yaptınız ne güzel yaptınız. Size şimdi arkadaşsız yola çıkmak şer'an doğru değil.

Çıkamıyorum zaten, fakat ben arzu ettim, yani nefsimi ezmek için...

Hay hay... Peki... Kabul efendim...

Arada geçen bazı sohbetlerden sonra ezcümle şu sözleri söylediler:

"Zât-ı âliniz bir noktada dümdüz gidiyorsunuz, bir noktada da harap-tahrip oluyorsunuz.

Meselâ; günlerce riyazet yapıyorsunuz, oruç tutuyorsunuz. Bazen de bakıyoruz kilolarca su içiyorsunuz. Nerde kaldıki siz hasta olduğunuz için zaten yasak. Siz iki yasağı birden işliyorsunuz.

Emrolunduğumuz gibi yaşamamız gerekiyor, arzu ettiğimiz gibi değil, zanla hiç değil.

Elde fırsat dilde ruhsat varken insan tedarikine bakmalı. Bu hayat bir daha ele geçmeyecek."

 

Merhum Turgut Özal Hakkında:

"O hakiki bir müslümandı. Bir gün Eyyüb Sultan Hazretleri'ni ziyaret ediyorum, avludayım, baktım karşıma dikildi.

'Bana uğramadan mı gideceksin?' dedi.

Hadi gidelim, ziyaret edelim dedim.

Görmemiştim kabrini, kalktık gittik, ziyaret ettik, döndük."

 

Cin Tasallutundan Korunma:

Şeytan ve cinlerin şerrinden korunmak için Allah-u Teâlâ'ya sığınmalı, sabah-akşam şu Sûre-i şerif ve duâları okumalıdır:

Bir Fâtiha Sûre-i şerif'i,

Bir Âyet-el kürsi,

Bir Âmener-resulü...(Bakara: 285-286),

Üç İhlâs-ı şerif,

Beş Felâk Sûre-i şerif'i,

Altı Nass Sûre-i şerif'i.

(Euzü bikelimâtillâhit-tammâti min şerri mâ halâkallâhu.)

(Euzü bikelimâtillâhit-tammâti min şerri mâ halâka ve zeraa ve berae.)

(Euzü bikelimâtillâhit-tammeti min külli şeytânin ve hammetin ve min külli aynin lâmmetin.)

"Allah'ın yarattığı şeylerin şerrinden Allah'ın şifâ veren kelimelerine sığınırım.

Allah'ın yarattığı, ektiği ve var ettiği şeylerin şerrinden Allah'ın şifâ veren kelimelerine sığınırım.

Bütün insanların, cinlerin, şeytanların, zararlı şeylerin ve kem gözlerin şerrinden Allah'ın şifâ veren kelimelerine sığınırım."

"Cinlenmiş kimse için sabah akşam okunan duâlar kalkandır. Devamlı okumak lâzımdır.

Saldırı olursa, tahakküm ediyorsa, görüyorsa işte o zaman kılıç kullanmak lâzım. Bu kılıç; "Bismillâhirrahmanirrahim, küfüven ehad..." duâsıdır.

Her yeri kapayın devamlı okuyun, o yakar biiznillâh-i Teâlâ.

Düzce'de biri vardı. Çocuğu görüyormuş. Bunu okuyorlar. Çocuk; 'Şurada görüyorum' diyor, oraya okuyorlar, 'Burada görüyorum' diyor, orayı okuyorlar nihayet çocuk 'Yandı!' diyor. İşte bu kadar tesirlidir."


  Önceki Sonraki