Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, bir defasında da yanında Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- ile Hazret-i Ali -radiyallahu anh- bulunduğu halde çeşitli kabileleri ziyaret ediyorlardı. Şeyban bin Sa'lebe oğullarından varlıklı ve yaşlı başlı kimselerin bulunduğu büyük bir toplantıya rastladılar.
Ebu Bekir -radiyallahu anh- onlara dedi ki:
"Belki de siz biliyorsunuzdur, buraya Allah'ın peygamberi teşrif etmişlerdir. Huzurunuzdaki şahıs ise kendileridir."
Aralarından Mefrûk adında birisi:
"Evet, biz böyle bir şey işittik." dedi.
Daha sonra Resulullah Aleyhisselâm söze başladı.
"Ben sizi İslâm'a dâvet ediyorum. Allah'ın tek olduğuna, hiçbir ortağı bulunmadığına, ibâdete lâyık olan tek varlığın O olduğuna ve benim de O'nun Resul'ü olduğuma şehâdet ediniz. Sizden yardım ve emniyet talep ediyorum, böylece ben de Allah'ın verdiği bu vazifeyi yerine getirebileyim. Zira Kureyşliler Allah'ın bu işini durdurmak için ittifak kurdular, Allah'ın Resul'ünü yalanladılar, Hakk'tan yana olacak yerde bâtıldan yana çıktılar. Halbuki Allah kullarının yardımına muhtaç değildir, O kendi başına Mahmud'dur."
Mefrûk: "Kureyşli kardeş! Sen başka neyi emrediyorsun?" diye sordu.
Resulullah Aleyhisselâm şu Âyet-i kerime'leri okudu:
"Resul'üm! De ki:Geliniz, size Rabb'inizin haram kıldığı şeyleri söyleyeyim. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana-babaya iyilik edin, yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını biz veririz.
Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymayın. İşte bu anlatılanları düşünüp anlayasınız diye Allah size vasiyet etmiştir." (En'âm: 151)
"Yetim malına, erginlik çağına erişinceye kadar, sadece en güzel niyetin dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı tam ve doğru yapın. Biz kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükleriz.
Konuştuğunuzda, yakınlarınız dahi olsa adaleti gözetin. Allah'a verdiğiniz sözü tutun. Allah size bunları öğüt alasınız diye vasiyet etmiştir." (En'âm: 152)
"Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur, siz ona uyunuz. Başkaca yollara gidip de onlar sizi Allah'ın yolundan ayırmasın. Allah size bunları sakınasınız diye vasiyet etmiştir." (En'âm: 153)
Mefrûk: "Ey Kureyşli kardeş! Başka ne getirdin?" diye sordu.
Resulullah Aleyhisselâm cevap olarak Nahl Sûre-i şerif'inin 90. Âyet-i kerime'sini okudu:
"Muhakkak ki Allah adaleti, iyilik yapmayı, akrabaya yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, fenâlığı ve haddi aşmayı da yasak eder. Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor."
Âyet-i kerime'leri huşû içinde dinleyen Mefrûk şunları söyledi:
"Vallahi bu beşer kelâmı değildir. Zira böyle bir şey olsaydı ben anlardım. Ey Kureyşli birader! Siz en güzel ahlâkî vasıflara ve iyi amellere dâvet ettiniz. Sizi yalanlayan kavim çok aptal ve akılsızdır."
Orada kabilenin ileri gelenleri de bulunuyordu. Her biri fikirlerini ortaya koydular.
"Sözlerini dinledik, seni doğruluyoruz. Ancak bizim hemen bir toplantıda âniden dinimizi değiştirip sizin dininizi kabul etmemiz biraz acele bir iş olacaktır. Arkamızda kavmimiz vardır, onların fikirlerini almadan zorlamamız doğru olmaz. Biz şimdi memleketimize dönüyoruz, siz kendi işinize bakın, bu meseleyi gözden geçireceğiz." dediler.
Ve Resulullah Aleyhisselâm Ebu Bekir -radiyallahu anh-in elinden tutarak oradan ayrıldı.