Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ - En Ağır Mesuliyet (5) - Ömer Öngüt
En Ağır Mesuliyet (5)
TASAVVUF'UN ASLI HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ
Dizi Yazı - Tasavvuf
1 Şubat 2016

 

TASAVVUF'UN ASLI
HAKİKAT VE MARİFETULLAH İNCİLERİ

En Ağır Mesuliyet (5)

 

Ahiretteki Mesuliyet:

Annesi, babası, kardeşi tarafından tayin edilenlerin, nefsini ilâh edinenlerin, Allah-u Teâlâ'nın yolunu kesenlerin durumu budur.

Allah-u Teâlâ saptıranlarla sapanların cehennemdeki pek hazin manzaralarını tasvir edip ibretli bir tablo halinde akl-ı selim sahiplerinin gözleri önüne sermektedir.

Âyet-i kerime'lerinde buyurur ki:

"Allah'ın nimetini nankörlükle karşılayanları ve (peşlerine taktıkları) toplulukları helâk olacakları yere, yaslanacakları cehenneme götürenleri görmedin mi?" (İbrahim: 28)

Gördün mü bunlara benzer bir kimseyi?

Kendilerine tâbi olanları yoldan çıkarıp saptıran önderler, kendilerine uymalarından gurur duydukları kimselerle beraber o gün cehenneme atılırlar.

"Onlar cehenneme girecekler. O ne kötü bir karargâhtır!" (İbrahim: 29)

Cehennem durulacak yerlerin en kötüsüdür.

"Allah'ın yolundan saptırmak için O'na ortaklar koştular." (İbrahim: 30)

Liderlerini ilâh edindiler, Allah'a ibadet eder gibi onların peşlerinden gittiler. Halkı Allah yolundan çevirip küfre sürüklediler.

"De ki:Bir süre yararlanın! En son varacağınız yer ateştir!" (İbrahim: 30)

İçinde bulunduğunuz çirkefliği sürdürün. Şunu unutmayın ki, ahirette cehenneme atılacaksınız.

Bu gibi kimseler cehennemin kendileri için hazırlandığını görünce, bürünecekleri hâl ve ahvâl hiçbir kelime ile ifâde edilemez.

"Başlarını dikerek koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönüp bakamayacak şekilde sabit kalmış.

Gönülleri ise bomboştur." (İbrahim: 43)

Başlarına gelecek felâketler, dehşetler, onları bu hale getirecektir. Kafalarında akıl, kavrayış ve anlama adına hiçbir şey kalmayacaktır.

"Resul'üm! İnsanları azabın kendilerine geleceği (kıyamet) gününden korkut!" (İbrahim: 44)

O müthiş günü düşünsünler, şimdiden kendilerine gelsinler.

"Zulmedenler diyecekler ki:Ey Rabb'imiz! Yakın bir süreye kadar bize zaman tanı da senin dâvetine uyalım ve Peygamber'ine tâbi olalım." (İbrahim: 44)

Fakat bütün bu temennileri neticesiz kalır. Allah-u Teâlâ onların bâtıl üzerindeki ısrarlarını hiç şüphesiz ki bilmektedir.

Kınamak ve susturmak için taraf-ı ilâhî'den onlara şöyle denilir:

"Siz daha önce sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?" (İbrahim: 44)

Gururlu bir biçimde öyle büyük hayaller peşindeydiniz ki, ahirete göçeceğiniz hiç aklınıza gelmiyordu.

"Halbuki siz kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturmuştunuz." (İbrahim: 45)

Ehl-i hakikatin yolunda oturdular, "Ehl-i hakikat biziz!" dediler, yol kesici oldular.

"Onlara neler yaptığımız da size açıklanmıştı ve size misaller de vermiştik." (İbrahim: 45)

Niçin o uyarmalardan istifade ederek uyanmadınız, ibret ve ders almadınız.

"Gerçekten onlar kurmak istedikleri tuzağı kurmuşlardı. Oysa tuzakları dağları yerinden oynatacak (cinsten) olsa bile, onların tuzakları Allah'ın katında idi." (İbrahim: 46)

Onlarınkinden daha büyük bir düzen ile onları cezalandıracak, farkında olmadıkları bir yerden azapları gelip onları bulacaktır, Allah-u Teâlâ onların her birinden intikam alacaktır.

"Sakın Allah'ın elçilerine verdiği sözden cayacağını sanma! Muhakkak ki Allah Azîz'dir, intikam sahibidir." (İbrahim: 47)

Bir şey yapmak istediği zaman kimse O'na mani olamaz, O'na karşı hiç kimse düzen kuramaz.

"Bütün insanlar tek ve Kahhar olan Allah'ın huzuruna çıkarlar." (İbrahim: 48)

Hiçbir şey onları örtmeyecek, hiçbir kimse onları koruyamayacaktır. Artık gaflet perdesi ile kapanmış olan gözler açılmış, gizli kalan hakikatler bütün açıklığı ile ortaya çıkmıştır.

"O gün suçluları zincirlere vurulmuş görürsün!" (İbrahim: 49)

Onlar o gün şeytanlarla birlikte birbirlerine bağlı bir halde cehenneme sevkedilecekler.

"Gömlekleri katrandandır, yüzlerini ateş kaplar." (İbrahim: 50)

Orada her şeyin vasfı değiştiğine göre, o günkü katran da bu bildiğimiz katrandan mukayese bile edilemeyecek derecede farklı olacaktır.

Katrandan gömlekle kaplı olan vücutlarını yakan ateş, onların yüzlerini de istilâ eder. Çünkü bu yüzlerle Hakk'a yönelmediler.

"Bu, Allah'ın herkese kendi kazandığının karşılığını vermesi içindir." (İbrahim: 51)

Güzel amel işleyenlere iyilikle, kötü amel işleyenlere de kötülükle amellerinin karşılığını vermesi için, ahirette hâkimler hakiminin huzuruna çıkarlar.

"Doğrusu Allah hesabı çabuk görendir." (İbrahim: 51)

Kullarını bir anda hesaba çeker, bu hesap bir anda olup biter.

Allah-u Teâlâ suçluları suçları sebebiyle cezalandırdığı gibi, müminleri de itaatları sebebiyle mükâfatlandıracaktır.

"Bu Kur'an insanlara açık bir tebliğdir. Bununla hem korkutulsunlar, hem Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler, hem de akl-ı selim sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar." (İbrahim: 52)

Ne yaptıklarını, ne yapacaklarını, şimdiye kadar hangi dinde, hangi yolda ve ne gibi icraatlarda bulunduklarını ve bundan sonra da ne yolda hareket etmeleri lâzım geleceğini düşünmeleri ve anlamaları için Hazret-i Kur'an nâzil olmuştur.


  Önceki Sonraki