Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
İSLÂM İLMİHALİ - Kadının Mahreminin Yanında Bulunması - Ömer Öngüt
Kadının Mahreminin Yanında Bulunması
İSLÂM İLMİHALİ
Dizi Yazı - İslâm İlmihali
1 Nisan 2015

 

İSLÂM İLMİHALİ

HACC (7)

  

Kadının Mahreminin Yanında Bulunması:

 Kendisine Hacc farz olan bir kadını yanında bir mahremi bulunduğu takdirde, Hacc'a gitmekten kocası men edemez. Fakat nafile Hacc için kocasından izin almak zorundadır, koca hanımını nafile Hacc'dan alıkoyabilir.

Yanında mahremi bulunmayan bir kadın kesinlikle Hacc'a gidemez.

Hadis-i şerif'lerde şöyle buyuruluyor:

"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir kadına, yanında mahremi olmaksızın bir gün bir gecelik mesafeye kadar yola çıkması helâl olmaz." (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 565)

"Bir kadın kocası veya mahremi yokken iki günlük yola çıkamaz.

Ramazan, Kurban bayramı günleri oruç yok.

İki namazdan sonra namaz kılmak olamaz: Birisi ikindiden akşama güneş batıncaya kadar, diğeri sabah namazından güneş yükselinceye kadardır.

Üç mescidden başkası için yola düşülmez: Kâbe, benim mescidim, Mescid-i Aksâ." (Buhârî. Tecrid-i sarîh: 877)

Mahrem ifadesi; nesep, süt veya sıhrî hısımlık yüzünden kendisiyle ebediyyen haram olan kimseleri içine alır. Baba, dede, oğul, torun, kardeş, dayı, amca, damat, kayınpeder, sütoğul, sütkardeş, yeğen gibi.

Kızkardeşin, hala veya teyzenin kocası olmak, geçici evlenme engeli doğurduğundan, eniştelerle Hacc yolculuğu câiz olmaz.

Kadın ne kadar ihtiyar olursa olsun bu hüküm değişmez. Yanında mahremi veya kocası bulunmayan kadına Hacc farz olmaz. Eğer giderse günah işlemiş olur, Hacc'ı ise sahihtir. Bu durumda olan kadınlar vekil gönderirler. Hacc'a gidebilmek için, Hacc dönüşü boşanmak üzere, geçici evlilik câiz değildir.

 

Hacc'daki Feyiz ve Bereketler:

Hacc her türlü makam, rütbe, ırk, renk ve dil gibi farkları ortadan kaldıran, mü'minleri yekvücud halinde kaynaştıran, bedenî sıhhatin ve mâli varlığın şükran ifadesi olan mucizevî bir ibadettir. Allah-u Teâlâ'nın rızâsının, hoşnutluğunun bulunduğu, sonsuz rahmet deryasını içinde gizleyen ilâhî bir meclis, Rabbanî bir merkezdir. Orada feyiz deryalarının kaynağı vardır. O lütuf deryasında bulunma sırrı ile insan tekâmül eder.

Zikrullah'ın bir yolu da O'nun nişanelerini görmek ve onlara saygı göstermektir. Çünkü onlar görüldüğünde Allah-u Teâlâ hatırlanır. İnsan Rabb'ine karşı bir şevk duyar. Hacc'dan başka, kulun bu arzusunu yerine getirecek bir yol yoktur.

O kervanın hâli bambaşka; o kervan öyle bir kervan ki, merkeze gidiyor. O merkez bir nur beldesidir, uçsuz-bucaksız bir deryadır. Orada alınan bir nefes insana büyük mesafeler katettirir, çok büyük uhrevî saadetler ve menfaatler sağlar. O kervana katılmak, o meclis-i ilâhî'de bulunmak, o resmî geçitte geçmek çok büyük bir saâdettir.

Hadis-i şerif'te:

"Hacc Allah yoludur." buyuruluyor. (Ebu Dâvud)

Nice kudsî hatıraları sînesinde saklamış bulunan bu mübarek beldeleri ziyaretteki feyiz ve bereket, her türlü tasavvurun fevkindedir.

Vahyin nâzil olduğu, İslâm'ın doğup cihana yayıldığı, Resulullah Aleyhisselâm'ın ve Ashâb-ı kiram'ının yaşadıkları yerleri görmek, şüphesiz ki büyük bir bahtiyarlıktır. Hacc esnasında insan birçok zahmetlerle, meşakkatlerle karşılaşıyor. O zahmetleri ancak muhabbet karşılar. O muhabbet olmazsa, insan bir zahmetle karşılaşınca, şeytanın iğvasına uyarak: "Ben buralara niye geldim?" diye hayalinden bile geçirse, bütün feyizlerden mahrum olabilir. Zahmet ne kadar çok olsa da rahmet onun fevkindedir. İnsan o zahmeti rahmet bilecek, her türlü meşakkati severek kabul edecek.

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde:

"Amellerin efdali en güç olanıdır." buyururlar.

Görünüşte toz-toprak, zahmet-mihnet, fakat her nefes alış-verişte uhrevi bir hayat vardır. Burada bir damlaya hasretiz, orada deryada yüzüyorlar. Burada her şey var, hiçbir şey yok. Orada ise hiçbir şey yok, fakat her şey var. Manevî bakışla cennet, zâhiri bakışla feyiz deryası. Yukarıdan yağıyor, aşağıdan kaynıyor.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazret-i Âişe -radiyallahu anhâ- Vâlidemiz'e Hacc'dan sonra kardeşi Abdurrahman -radiyallahu anh- ile umre için Temim'e giderken şöyle buyurdular:

"Senin sevabın harcadığın mal ve çektiğin sıkıntıya göredir." (Buhârî, Tecrid-i sarîh: 850)


  Önceki Sonraki