Ebu Bekir -radiyallahu anh- Efendimiz'in delâleti ile müslüman olan birçok muhterem ve mübeccel şahsiyetlerden bazılarına geçen aydan kaldığımız yerden devam ediyoruz:
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in delâletiyle İslâmiyet'i kabul edenlerdendir. Tevhid dâvetini duyar duymaz icâbet etmiş, putperestlikten fıtrî bir nefret duymuş, bu yolda çok mühim ibtilâlara maruz kalmıştı.
Resulullah Aleyhisselâm'ın gözüpek ashâbından, cesur ve yiğit süvarilerindendi. Allah yolunda ilk kan döken ve ilk ok atan o idi. Yayalar içinde bile atlı gibi savaşırdı.
Hususiyetle Uhud'da Resulullah Aleyhisselâm'a siper olarak müşriklere o kadar ok attı ki, ona şöyle buyurdu:
"At ey Sa'd! Babam anam sana fedâ olsun!" (Buhârî - Müslim)
Servetinin hepsini Allah yolunda sarfetmek isteyecek kadar cömertti. Ancak üçte birini dağıtmasına müsaade edilmiştir.
Hazret-i Talha -radiyallahu anh- ticarî bir seyahatten dönüşünde Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-le görüşmüş, onun sözlerini dinlemiş, Resulullah Aleyhisselâm hakkında söylediği sözler kalbinde derin bir iz bırakmıştı.
Onun tavassutuyla Resulullah Aleyhisselâm tarafından kabul buyuruldu ve hemen o gün müslüman oldu.
İslâmiyet'i kabul ettikten sonra o da diğer müslümanlar gibi müşriklerin ezâ ve cefâlarına uğrayanlardan biri olmuştur.
Bedir'den başka bütün savaşlarda bulunmuş, Resulullah Aleyhisselâm'ın yanından ayrılmamıştı.
Resulullah Aleyhisselâm'ın, kendilerinden râzı olarak ayrıldığı altı kişiden birisi olan Hazret-i Talha -radiyallahu anh-, Uhud savaşında Resulullah Aleyhisselâm'ı korumak için canını ortaya koymuş, onun etrafında akıllara hayranlık veren kahramanlıklar göstermişti. Aldığı yaralar seksenden fazla olduğu halde yerini bırakmadı. Atılan oklardan biriyle eli yaralandı ve çolak kaldı.
Bu savaşta Resulullah Aleyhisselâm'ın:
"Talha cennet komşuluğunu hak etti." şeklindeki iltifatına mazhar oldu.
Câhiliye döneminde Araplar arasında okuma yazma bilenler pek az bulunduğu bir sırada, okur yazar olan Mekkeliler arasında idi.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh-in delâleti ile İslâm'la müşerref olmuş, İslâm'a büyük hizmetlerde bulunmuştu. Cesareti, adaleti ve Hakk'a riâyeti ile tanınırdı.
Resulullah Aleyhisselâm'ın cennetle müjdelediği on Sahabi arasında olan Ebu Ubeyde -radiyallahu anh-; Bedir, Uhud ve diğer bütün savaşlarda Resulullah Aleyhisselâm'ın yanında bulunmuş, Bedir'de müşrikler safında çarpışan babasını öldürmüştür.
Uhud savaşında Resulullah Aleyhisselâm'ın miğferinden kopan iki halka mübarek yüzlerine batmıştı. Ebu Ubeyde -radiyallahu anh- o halkaları dişleri ile çıkarırken iki dişi kırıldı.
Resulullah Aleyhisselâm onun hakkında bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Her ümmetin bir emîni vardır. Bizim emînimiz, ey ümmet, Ebu Ubeyde bin Cerrah'tır!" (Buhârî - Müslim)
Diğerleri de emin olmakla beraber, emanet onda daha üstün olduğu için bu isimle taltif etmişlerdir.