Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - "Kaos" İsteyenler İlerliyor! - Ömer Öngüt
"Kaos" İsteyenler İlerliyor!
GÜNDEM
Uğur Kara
1 Şubat 2015

 

"Kaos" İsteyenler İlerliyor!

Küresel siyaseti ve çatışmaları yönlendirmek isteyen odaklar ülkelerin önce tehdit algısını belli bir kıvama getiriyor, sonra bu algıya uygun saldırı, vahşet, katliam organizasyonları tertip ediyorlar. Şeytanlaşmış insanların elinde inim inim inleyen bir dünyada yaşıyoruz.

 

"Komplo", "Kumpas", "Paralel" gibi kelimeler artık neredeyse en çok duyduğumuz sözcükler haline geldi. Paranoyak mı olduk, yoksa gerçekten etrafımız kumpaslarla, komplolarla mı çevrili?

Şunu biliyoruz ki günümüzde savaşların çoğu artık cephede yapılmıyor. Gizli ve derin komplolar peşinde olan ülkeler, istihbarat teşkilatları, büyük şirketler ve derin bir dünya devleti var. Akla hayale gelmeyecek vahşet yöntemlerini, maddî-manevî her türlü soykırımı; bilimin her türlü dalını kullanarak icra etmekten çekinmeyen şeytanlaşmış insanların elinde inim inim inleyen bir dünyada yaşıyoruz.

"... Psikologlar Mitchell ile Jessen'in, yalnızca algı yanıltması konusunda değil, işkence yöntemleri konusunda da CIA'ya akıl hocalığı yaptıkları, önerilen yöntemler arasında ... çırılçıplak soyularak başlarına siyah çuvallar geçirilmesi, makattan bedenlerine su doldurulması, tamamen karanlık odalarda zincirleme, uyumalarına izin verilmeme, koridorlarda çıplak halde sürüklenme ve dövülme olduğu vurgulandı. ABD medyasında çıkan haberlerde, psikologlar Mitchell ile Jessen'in ortak olduğu psikolojik danışmanlık firmasının, CIA ile 180 milyon dolarlık anlaşma yaptığı, ... belirtildi." (11.12.2014)

İşkence yapmakla kalmıyor, bilimsel(!) işkence yapabilmek için "Psikolojik Danışma Firması" ile 180 milyon dolarlık anlaşma yapıyor. İşkence yapmak için alet icat eden Ortaçağ Avrupası'ndan bir farkı var mı? Yok.

Normal şartlarda bütün dünyada ve hususiyetle "Medeni(!)" Avrupa'da yer yerinden oynaması gerekirken, bu haber çoktan unutuldu.

Belgeli, tescilli savaş suçlarını görmezden gelen Batı, müslüman düşmanlığı sözkonusu olduğu zaman her türlü yalanın arkasına takılmakta beis görmüyor. Haçlı Seferleri'nden bu tarafa genlerine işleyen İslâm düşmanlığı, hakikatleri görmesine engel oluyor.

Batı, düşmanlığını İslâm üzerine yöneltmiş durumda. Konu İslâm olunca "Derin Dünya Devleti" diye isimlendirebileceğimiz siyonist şebeke ile iş tutmaktan çekinmiyor. Halbuki bunlar Batı ülkelerini de içine alan büyük kargaşalar, büyük savaşlar, büyük fitneler, büyük kaoslar planlıyorlar. "Kaos Teorisi" adı altında teorisi bile yapılan bir planın uygulandığını görüyoruz. Dünyanın huzuruna kasteden, ortalığı karıştırıp aradan kendisini sıyırmaya çalışan küresel bir güç odağı, paralel bir dünya devleti ile karşı karşıyayız.

Küresel siyaseti ve çatışmaları yönlendirmek isteyen odaklar ülkelerin önce tehdit algısını belli bir kıvama getiriyor, sonra bu algıya uygun saldırı, vahşet, katliam organizasyonları tertip ediyorlar.

Ocak ayında Fransa'da yaşanan saldırıyı da bu çerçevede değerlendirmek lâzımdır.

Saldırıyı yapanlar bunların terör listelerinde takip edilen insanlar. Olayı planlamışlar, bankadan kredi çekmişler binlerce euroluk silah almışlar. Baskını tam yazı işleri toplantısının olduğu saatte, dergiye hiç uğramayan çizerlerin de katıldığı bir toplantı anına denk getirmişler. Üç tane meşhur çizer o toplantıya hususi çağrılmış, zira normalde dergiye uğramazlarmış. Polis koruması son iki haftada kaldırılmış... Hadi hepsine tesadüf diyelim. Peki saldırılar olduğunda binlerce polisin görev aldığı operasyonları yönlendiren, ardından saldırıları araştırma görevi verilen Başkomiser Helric Fredou'nun tam da olayların ortasında intihar ettiğinin açıklanmasına ne diyeceksiniz?

Şimdi şu sorulabilir: Bunlar ortalığı karıştırmak için kendi adamlarını öldürtür mü? Kendi adamları zannettiğimiz kişiler bunları rahatsız ediyorsa gözünün yaşına bile bakmazlar. Charlie Hebdo isimli iğrençliği mizah zannedenlerin çıkardığı dergi sadece müslümanları değil, hıristiyan ve yahudileri de kalemine dolayıp her türlü hakareti yapıyordu. Papa'yı çıplak dansöz gibi çizdiler. Hıristiyanların teslis inancı ile dalga geçerken İsa Aleyhisselâm'ı da kendi sapık dünyalarındaki gibi tarifi yapılamayacak bir şekilde çizmekten çekinmediler. Papa'nın "Anneme küfredersen yumruk yemeye hazır olmalısın." demesi buradan geliyor.

Bu suikasti yapmak için yüzlerce fanatik hıristiyan bulabilirlerdi. Ancak bir taşla dört kuş vurdular. Hem bu adamlardan kurtuldular, hem müslümanları hedef gösterdiler, hem hıristiyan-müslüman savaşına bir kıvılcım daha çaktılar, hem de Filistin'i tanımaya hazırlanan Fransa'ya kuvvetli bir şamar attılar. Netenyahu'nun Fransız yahudilerini İsrail'e göç etmeye davet etmesi siyonist şebekenin niyeti hakkında yeterli bir kanaat veriyor. (Fransa; Amerika'dan sonra en çok yahudinin yaşadığı ve en etkili oldukları ülkedir.) Türkiye de yüksek perdeden Filistin'i gündeme getirerek olayın perde arkasına vurgu yapmaya çalıştı.

Ülkemizde bugünlerde gündemde olan Hrant Dink cinayetinde de buna benzer izler görülüyor. Zira Hrant Dink son zamanlarında Batı ülkelerini rahatsız eden söylemlere sahipti. Keskin üslubu ile gerek Avrupa'yı gerek diaspora Ermenileri'ni rahatsız ediyordu. 9 Nisan 2005'te bir konferans için davet edildiği Londra'da BBC Türkçe ile yaptığı röportajında bazı cümleleri şöyleydi: "... biraz sert konuşacağım Avrupa'ya esasında. Çünkü onlara şeyi hatırlatacağım; geçmişte 90 yıl önce ya da ondan önceki yıllarda da bu yaşanan o trajedilerin, felaketlerin yaşanmasında avrupa ne rol oynadı? Yaşanan o felaketin de bir tür aslında teorisyenleri gibiydi onlar. ... bugün aynı hatayı tekrarladıklarını hatırlatacağım. Çünkü bugün Avrupa'nın artık mazereti de yok. ... kendileri çok günahsızmış gibi falan filan böyle sıvışamazlar. ... onlar bu sorumluluğu bugüne kadar hiç idrak etmediler ve bunun bedelini telafi edebilmek için hiçbir çaba göstermediler. Bugün ise artık fırsat doğmuş vaziyette bu bedeli ödeyebilmeleri için. O da nedir? Geçmişte onların sayesinde bin yıldır bir arada yaşayan iki halkın ilişkileri tüketildi. .... Şimdi ise bence yine onların politikasıyla üretilmelidir. ... ve bedelini ancak böyle ödeyebilir. ..."

Hrant Dink sadece Avrupa'da değil, Kürtlere de benzer konuşmalar yapıyordu. "Emperyalist tuzağa düşmeyin!" demeye çalışıyordu.

Kim bunları biliyor? Nerede bizim "Psikolojik harp" birimlerimiz? Küffar kendini rahatsız eden adamlardan kurtuluyor. Bir de yalan-dolan üzerinden psikolojik harbini yapıyor. Türkü müslümanı hedef gösteriyor. Bizim ise gerçeklerden bile haberimiz olmuyor, doğruların ve hakikatlerin savunmasını psikolojik harbini bile yapamıyoruz.

Kaos isteyenler ise ortalığı karıştırmaya her türlü alçaklığı organize etmeye devam ediyor.


  Önceki Sonraki