Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
İSLÂM İLMİHALİ - Kâbe-i Muazzama (2) - Ömer Öngüt
Kâbe-i Muazzama (2)
İSLÂM İLMİHALİ
Dizi Yazı - İslâm İlmihali
1 Ocak 2015

 

İSLÂM İLMİHALİ

HACC (4)

 

Kâbe-i Muazzama (2)

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i şerif'lerinde de şöyle buyuruyorlar:

"İnsanlar önce kuşak kuşanmazdı, İsmail Aleyhisselâm'ın anası Hâcer beline kuşak bağlayıp elbisesinin eteğini uzatarak kumaşı Sâre'den gizledi. İbrahim Aleyhisselâm Hâcer'i henüz süt emen İsmail ile beraber alıp Burak'a bindirip Mekke-i mükerreme'ye geldi. Onları Kâbe yerinin yukarısına, şimdiki Zemzem'in bulunduğu yerin üst tarafındaki bir ağacın altına bıraktı. O sıralarda orada insan yerleşmemişti, su da yoktu. Onların yanında bir dağarcık hurma ve bir kırba su vardı. İbrahim Aleyhisselâm Şam'a dönerken Hâcer arkasına düşerek: 'Bizi bu ıssız yerde bırakıp nereye gidiyorsun?' diye seslendi.

İbrahim Aleyhisselâm karşılık vermeyip yürüdü. Hâcer: 'Bunu Allah'ın mı emretti?' diye sordu. İbrahim Aleyhisselâm: 'Evet' buyurdu. Hâcer: 'Öyle ise Allah bizi korur, bırakmaz.' dedi ve Kâbe'nin yanına döndü. İbrahim Aleyhisselâm gözden kaybolarak Seniyye mevkiine varınca ellerini kaldırdı ve şu kelimelerle duâ etti:

"Ey Rabb'imiz! Zürriyetimi ekin bitmez bir vâdide senin Harem evinin, Kâbe'nin yanına yerleştirdim. Ey Rabb'imiz! Namazlarını kılabilmeleri için insanlardan bir kısım kimselerin gönüllerini onlara meylettir. Onları her çeşit meyvelerle rızıklandır. Umulur ki sana şükrederler." (İbrahim: 37)

Hâcer çocuğunu emziriyor, kırbadaki sudan içiriyordu. Su bitti, Hâcer ve oğlu susadı, yavrusuna acıyarak bakıyordu. Çocuk susuzluktan ağlayarak yuvarlanıyordu. O buna dayanamayarak yakındaki Safâ dağına çıktı, etrafa baktı, insan ve su arıyordu. Bulamayınca eteğini toplayarak Merve dağına çıktı. Yedi defa böylece gidip geldi. (Bunun) hatırası olarak hacıların aynı tepeler arasında yedi kere Sa'y etmeleri meşru kılındı. Yedincide Merve'ye çıkınca bir ses duydu, kendi kendine dur bakalım dedi. Ve dinledi, ses gelen tarafa dikkatle baktı ve: 'Ey ses veren kişi! Bize hayrın, yardımın olacaksa gel.' dedi. Şimdiki Zemzem'in olduğu yere bakınca bir kuşun ökçe veya kanadı ile oranın toprağını eşerek suyu meydana çıkardığını gördü. Bu bir melekti.

Hâcer bu suyu içti ve çocuğunu emzirdi.

Melek ona: 'Korkmayın burada Allah'ın bir emri vardır. Bu çocuğun babası onu yapacaktır.' dedi.

Kâbe yüksekçe bir yerde bulunuyordu. Yağmur selleri geldiğinde sağından, solundan akardı. Hâcer Zemzem'le hem açlığını, hem susuzluğunu gidermeye çalışıyordu. Sonra Cürhüm kabilesinden bazı yolcular Geda'ya konmuşlardı. Zemzem yakınlarında kuşların dolaştığını gördüler, bu kadar zamandır buralarda kuş yoktu. Su çıkmış olmasını düşünerek oraya iki kişi yolladılar. Onlar Zemzem'i gördüler, dönüp kervandakilere durumu bildirdiler. Hep birlikte gelerek orada kalmaları için Hâcer'den izin istediler. Hâcer validemiz: 'Olur, fakat su benimdir. Size içme hakkı veririm!' dedi. Onlar da gelip kondular. Hâcer komşu arıyordu. Aradığını böylece bulmuş oldu. Onlar akrabalarını da oraya getirdiler. Orası bir kasaba haline geldi. İsmail Aleyhisselâm büyüdü, Cürhümlülerden fasih Arapça öğrendi ve onların gözüne girdi. Sonra onlardan bir kızla evlendi. Bu sırada Hâcer vefat etmişti. İbrahim, Burak ile bir günde Şam'dan Mekke'ye gelip giderdi. Bu ziyâret ayda bir oluyordu. Bir gelişinde oğlu İsmail'i evinde bulamadı. Karısına oğlunu sordu.

Kadın: 'Yiyecek bulmaya gitti!' dedi. İbrahim Aleyhisselâm: 'Geçiminiz ve doyumunuz nasıldır?' diye sordu. Kadın: 'Kötü, çok sıkıntıdayız.' dedi. İbrahim Aleyhisselâm: 'Kocan gelince selâm söyle, kapısının eşiğini değiştirsin' dedi.

İsmail Aleyhisselâm gelince, babasının gelip gittiğini kokusundan sezdi ve eve kim geldi, diye sordu. Karısı: 'Bir ihtiyar geldi. Seni ve geçimimizi sordu ben, dardayız, dedim.' dedi. İsmail Aleyhisselâm: 'Bir nasihatta bulundu mu?' diye sordu. Karısı: 'Kapının alt eşiğini değiştirsin' dediğini söyledi. İsmail Aleyhisselâm: 'O babamdı, seni boşamamı söylemiş.' buyurdu ve bunun üzerine İsmail karısına 'Babanın evine git!' diyerek onu boşadı. Sonra İsmail Aleyhisselâm Cürhümlülerden bir başka kadınla evlendi. İbrahim Aleyhisselâm, yine gelip oğlunu bulamayınca, karısına İsmail Aleyhisselâm'ı sordu. Kadın: 'Nafakamızı toplamaya gitti' dedi.

İbrahim Aleyhisselâm: 'Geçiminiz nasıl?' diye sordu. Gelin: 'Elhamdülillah iyiyiz.' dedi. İbrahim Aleyhisselâm: 'Neler yiyip içiyorsunuz?' diye sordu. Gelin: 'Av eti, süt...' dedi. İbrahim Aleyhisselâm onların etine, sütüne bereket duâsı yaptı. O günlerde onların buğdayı olsaydı İbrahim Aleyhisselâm buğday için de duâ ederdi. (İbn-i Abbas bunun izahında 'Etle süt Mekke'den başka yerde sağlığa yani yaşamaya yetmez. İbrahim Aleyhisselâm'ın duâsı bereketli olacak ki burada yetiyor!' der.)

İbrahim Aleyhisselâm Gelinine: 'Kocan gelince selâmımı söyle, eşiğini güzel tutsun!' deyip Şam'a döndü. İsmail Aleyhisselâm eve gelince karısına: 'Bugün eve kimse geldi mi?' diye sordu. Kadın: 'İhtiyar bir adam geldi. Size selâm etti. Eşiğini güzel tutsun' dedi. İsmail Aleyhisselâm: 'O babamdır. Sen eşiğimsin, hoş tutmamı söylemiş...' buyurdu. Bir gün İsmail Aleyhisselâm, adı geçen ağacın gölgesinde okunu düzeltiyordu. İbrahim Aleyhisselâm yine oraya geldi. Kalkıp elini eteğini öptü ve babasını kucakladı, sevincinden ağladı. İbrahim Aleyhisselâm oğluna: 'Allah şurada bir mescid yapmamızı emir buyurdu!' dedi. Hemen ikisi oradaki yüksekçe yere Kâbe'nin temelini attılar. Taşları İsmail Aleyhisselâm verir, İbrahim Aleyhisselâm yerine koyardı. Yapı yükselince şimdiki Makam-ı İbrahim denilen yerdeki taşı getirip babasının ayağının altına koydu. O yüksekte, İsmail Aleyhisselâm aşağıdan taş veriyordu. Yapı bitti, ikisi beraber şöyle duâ ettiler: 'Ey Rabb'imiz! Bizden kabul buyur, Sen her şeyi duyan ve bilensin!' (Bakara: 127-129)" (Buhari. Tecrid-i sarih: 1381) İbrahim Aleyhisselâm Kâbe-i muazzama'nın inşaatı bitince adı geçen taşın üstüne çıkarak kıyamete kadar gelecek insanları Hacc'a çağırmış ve o yıl oğluyla Hacc yapmışlardır.


  Önceki Sonraki