"Doğurmamış, doğurulmamıştır." (İhlâs: 3)
Kendisi başkasını doğurmamış, başkasından da doğmamıştır. Çünkü doğan her şey sonradan olmadır ve cisimdir. O ise "Ezelî" ve "Ebedî" dir. Başlangıcı olmayan ilk, sonu olmayan sondur. Ezelde de ebedde de hep birdir. Zira doğma ve doğurma yarattıklarına âittir. Eğer sonradan meydana gelmiş olsaydı, kendisini var eden bir yaratıcıya muhtaç olurdu. O Allah ki vardır, müstakil var olan O'dur, varlıkları yaratan O'dur. O'ndan başka müstakil ne vücud vardır, ne de mevcud. O, her şeyi çepeçevre kuşatmıştır.
O öyle bir Allah ki "Doğurmamış, doğurulmamıştır." Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:
"Doğrusu Rabb'imizin şânı çok yücedir." (Cin: 3)
Her türlü eksikliklerden uzaktır. Azamet ve ululukta eşi ve benzeri yoktur.
"O ne eş, ne de bir çocuk edinmemiştir." (Cin: 3)
Çocuğu, babası, eşi olmaktan münezzehtir.
Yahudiler: "Üzeyr Allah'ın oğludur." dediler, hıristiyanlar da: "İsa Allah'ın oğludur." dediler. Arap müşrikleri ise: "Melekler Allah'ın kızlarıdır." diyerek "Ehadiyet" akidesini bozdular ve "Tevhid inancı"na aykırı bir yol tuttular.
Bu iftiralardan dolayı Allah-u Teâlâ'nın ilâhî gadabına mâruz kalmışlardır:
"Onlar o Rahman olan Allah'a bir evlât isnad ettiler diye, bu sözlerinden dolayı neredeyse gökler parçalanacak, yer yarılacak, dağlar dağılıp çökecekti. Oysa Rahman olan Allah'a çocuk isnad etmek asla yakışmaz." (Meryem: 90-91-92)
Müslümanlar ise "Lem yelid velem yûled" itikadı ile bu bozuk inançlardan tamamen kurtulmuşlardır.
Allah-u Teâlâ ilâhî sıfatlarının hepsinin neticesini beyan etmek üzere şöyle buyurmaktadır:
"Hiçbir şey O'nun dengi ve benzeri değildir." (İhlâs: 4)
O Allah ki, ortağı ve benzeri olmayan bir Allah'tır. Hiçbir varlığa benzemez, hiçbir varlık da kendisine benzemez ve benzetilemez. Zerreden kürreye kadar ne varsa O'nun varlığı ile var olmuştur.
Bu Âyet-i kerime hem birinci Âyet-i kerime'nin açıklaması, hem de bütünüyle İhlâs sûre-i şerif'inin bir hülâsasıdır.
Hiçbir dengi ve benzeri olmamak yalnızca O'na mahsustur. Sonradan olan, varlığının başlangıcı olmayana denk olamaz. Denk sanılanların da yaratıcısı O'dur. O'na bir şeyin eş olması mümkün değildir.
Nitekim bir Âyet-i kerime'de de şöyle buyurulmaktadır:
"Allah onların vasıflandırdıkları şeylerden münezzehtir." (Sâffât: 159)
Allah-u Teâlâ ezelî ve ebedîdir. Zâtının evveli ve âhiri, dengi ve benzeri olmadığı gibi; sıfatlarının da öncesi ve sonrası yoktur. O'nun zâtı yarattığı varlıklara benzemediği gibi, sıfatları da mahlûkatın vasıflarına benzemez. Her cihetten tektir.
O'nun "Bir" ve "Samed" olması; doğurmadığını, doğurulmadığını, dengi ve benzerinin olmadığını göstermektedir.
Nitekim bir Âyet-i kerime'de:
"O'nun benzeri bir şey yoktur." buyuruluyor. (Şûrâ: 11)
O'nun yaptığı gibisini yapacak da yoktur.
İşte Hazret-i Allah budur!
Bütün insanların O'nu bu sıfatları ile tanıması ve inanması gerekir.