Ana-baba, dede ve ninelere, oğul, kız ve torunlara, karı veya kocadan herbiri diğerine, zekât vermekle mükellef bulunanlara, gayr-i müslim fakirlere zekât verilmez.
Zekât verilmesi câiz olmayan kimselere bile bile zekât vermek, verilmemiş hükmündedir.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:
"Malının zekâtını zekât düşmeyen kimseye veren, zekât vermemiş gibi olur." (Tirmizî)
Fâsık olanlara zekât verilemeyeceği gibi, dinde bölücülük yapanlarada zekât verilmez.
Çünkü bir başka Hadis-i şerif'te şöyle buyurulmaktadır:
"Fâsığa ikram eden kimse İslâmiyet'in yıkılmasına yardım etmiş olur." (Münâvi)
Zekât fakirin hakkıdır. Bunlar ise fakirin boğazındaki lokmayı alıyorlar, süse lükse harcıyorlar.
Bir müslüman sahip olduğu zekât malının miktarını bir yere yazmalı, zekâtın mutlaka hesabını yapmalıdır. Hesabı yapıldıktan sonra da belki boşluk kalmıştır diye fazla vermelidir. Saçıp savurmak da doğru değildir. Birden verirse, yarın veremeyecek hâle gelinebilir.
Zekât verecek olan bir kimse, sene dolmadan evvel zekâtını verebileceği gibi, gelecek bir kaç senenin zekâtını da önceden verebilir.
Senenin dolmasını beklemeden, zekât niyetiyle mübrem ihtiyaçlılara ödemede bulunmak daha iyidir. Verdikçe kaydedilir, sonunda hesabı yapılır. Fazla çıkarsa gelecek senenin zekâtına sayılır, az ise tamamlanır.
Diyeceksiniz ki Ramazan-ı şerif'te vermek daha çok sevaplıdır. Ramazan-ı şerif'te herkes veriyor. Sen yapacağını Allah için yap, rızâyı gözetle, ötesini bırak. İhtiyaç zamanında ver, yeter ki ver...
Zekât, fakir borçludaki alacağa sayılmaz.
Başka birinden alacağı olan kimse, alacağını aldığı vakit, geçen seneler için zekâtını verir.
Akrabaların fakir çocuklarına verilen bayram bahşişleri bile, niyet ile zekât yerine geçer. Yalnız çocuklar kâr ve zararı ayırt edebilecek yaşta olmalıdırlar.
Bir kimse, hanımının başka kocadan olan fakir çocuklarına zekât verebilir.
Zekât hesap edilirken kadının malı erkeğin malına ilâve edilmez.
Zekât fakirlere helâldir. Zenginin zekât alması ise haramdır.
Fâiz alandan da fâiz verenden de zekât alınmaz.
Borcun kul borcu olması gerekir. Yoksa kefâret, adak ve Hacc'ın farz oluşu gibi borçlar zenginin zekât vermesine mani değildir.
Vergi borçları, borç hükmündedir. Nisabdan düşülür.
Senetlerin veya çeklerin hepsi alacak veya borç hükmündedir.
• Zekâtı gönül hoşluğu içinde ayırıp vermelidir.
• Kazancın en helâlinden ve en hayırlısından vermelidir.
• Zekâtı gizli olarak çıkarıp vermek daha faziletlidir. Çünkü bu durum gösterişten uzaktır.
• Zekâtı vermekte acele etmelidir. Çünkü Allah-u Teâlâ'nın emirleri, acele yerine getirilmesi gereken işlerdendir.
• Fakirliğini gizli tutanları, hastalıklı ve âilesi kalabalık olanları, zâhid ve takvâ sahibi kimseleri bilhassa arayıp bulmak gerekmektedir.
Birçok Aşevleri'nde fakirlere aş dağıtılmaktadır:
• Zâhid ve takvâ sahibi olanları,
• Fakirliğini gizli tutanları,
• Hastalıklı ve âilesi kalabalık olanları bilhassa arayıp bulmak lâzımdır.
• Fâiz alana ve verene,
• Süslü lükslü hayat sürene,
• Keyf için evine televizyon alana aş verilmez.
• Fâsıklara da verilmez, zira verilirse fıskının artmasına vesile olur.