Resulullah Aleyhisselâm hastalanıp da namaza imamet edemeyecek bir halde olduğunu görünce:
"Ebu Bekir cemaate namaz kıldırsın." emrini vermişti.
İki sene dört ay hilâfet makamında kaldı. İslâmiyet'e çok büyük hizmetleri dokundu. En yüksek makam ve idare işlerini hep ehil ellere verdi.
İsabetli görüşlülüğü, muamelelerinde dürüstlüğü, tecrübe ve güngörmüşlüğü, nefsine hakimiyeti, merhameti, samimiyeti ile tanınmıştı. Mütevazi fakat vakarlı bir insandı. Rüyâ tabirlerinde de mâhirdi.
Kur'an-ı kerim'i cem ederek tek bir cilt haline getirilmesini sağladı.
Muvaffakiyetinin en büyüğü, müslümanlığı asıl şekliyle muhafaza etmekteki gayretidir. İslâmiyet'in hükümlerini onun kadar iyi bilen ve benimseyen ikinci bir fert gösterilemez.
Devrinde müslümanlığın binası o kadar sağlam temellere oturtuldu ki, kendisinden sonra halife olan Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-e hemen büyümeye hazır bir devlet, düzen altına alınmış çok güçlü bir topluluk bırakmıştı.
Her tarafta türeyen mürtedler, sahte peygamberler etrafında toplanarak müslümanlığı yıkmaya teşebbüs ederken, bu sahtekârları ortadan kaldırmayı başardı. Çeşitli mıntıkalara ordular gönderdi, ayaklanmaları kısa zamanda bastırdı. Resulullah Aleyhisselâm'ın nurunu takip ettiği için muvaffak oldu ve İslam birliği kısa zamanda tekrar kuruldu.
Onun bütün dehâ ve dirayeti, karar ve ısrarı yalnız ve yalnız Hazret-i Allah'ın biricik Habib'ine -sallallahu aleyhi ve sellem- uyması ve o Nur'u takip etmesi sebebiyledir. Hicretin 13. senesinde soğuk algınlığından mütevellid on beş gün kadar bir hastalıkla Cemâziyel-âhir ayının 21. Salı gecesi 63 yaşlarında oldukları halde ebedî saâdetler âlemine göç etmişlerdir.
Hazret-i Ebu Bekir -radiyallahu anh- hastalandığında vefat edeceğini hissedince, müslümanlara halife olacak kişinin belirlenmesinin faydalı olacağını düşündü. Zira halife seçiminin yeni karışıklıklara sebep olacağından endişe ediyordu. Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-in halifeliği hususunda Ashâb-ı kiram'ın bazıları ile çokça istişare etti. Daha sonra bir mektup yazdırarak Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-i aday gösterdi. Vefatından sonra da müslümanlar bu tavsiyeye uyarak halife seçtiler.
Vefat ettiğinde neyi var, neyi yok bağışlamışlar, kendisinden sonra gelecek olan İslâm halifesine teslimini istemişlerdi.
Geride; bir köle, bir devesi vardı, getirdiklerinde Hazret-i Ömer -radiyallahu anh- Efendimiz:
"Şimdi o kendisinden sonra geleni derin bir şekilde düşündürdü." demiştir.
Vefatında, Hazret-i Ali -radiyallahu anh- Efendimiz onun hakkında şöyle söylemiştir:
"Sen fırtınaların, en şiddetli kasırgaların kımıldatamadığı bir dağ idin. Resulullah'ın dediği gibi sen bedeninde zayıf, Allah'ın dininde kuvvetli, gönlünde mütevazi, Allah katında ve yeryüzünde makamı yüce, müminlerin nezdinde büyük idin. Sende hiç kimsenin kini, hiç kimsenin değersiz bulduğu bir tarafı yoktu. Senin katında kuvvetli olan hak alıncaya kadar zayıf, zayıfta hakkını alıncaya kadar kuvvetli idi. Allah senin sevabından bizi mahrum etmesin. Senden sonra bizi saptırmasın."