Mekke-i mükerreme döneminde nâzil olmuştur. Beş Âyet-i kerime, on yedi kelime ve yetmiş yedi harften müteşekkildir.
İlk Âyet-i kerime'de Ebu Leheb'in iki elinin kuruyup helâk olduğu mevzu edilmiş ve "Tebbet" kelimesi bu Sûre-i şerif'e isim olmuştur. "Leheb" Sûre-i şerif'i, ayrıca "Lif" mânâsına gelen "Mesed" Sûre-i şerif'i olarak da anılır.
Bu mübârek Sûre-i celîle'de İslâm'ın azılı düşmanlarından olan Ebu Leheb'in kahroluşu, karısı ile kendisini ahirette karşılaşacakları azap beşeriyete bir ibret dersi olarak anlatılmaktadır.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:
"Önce yakın akrabalarını uyar!" (Şuarâ: 214)
Âyet-i kerime'si nâzil olunca, bir süre hastalanmış gibi evinde bulundu. Hatta halaları kendisini hasta zannederek sağlığını sormaya bile gelmişlerdi. Çünkü kavmini ve hısımlarını çok iyi tanıyordu.
Nihayet onları evinde yemeğe dâvet ederek bu vesile ile tebliğini duyurmaya karar verdi. Amcaları Ebu Tâlib, Abbas, Hamza, Ebu Leheb ve Abdülmuttalip âilesi hep geldiler. Kırk kişi kadar varlardı. Yediler içtiler. Yemeğin sonunda Resulullah Aleyhisselâm söz aldı. Allah-u Teâlâ'nın kendisini "Peygamberlik"le vazifelendirdiğini ve bu tebliğin ne olduğunu söyler söylemez; Ebu Leheb küstahça sözler söyleyerek, konuşmasına imkân vermedi ve dağıldılar. Bu durum Resulullah Aleyhisselâm'ın çok ağırına gitti. Daha ilk dâvette amcası karşısına dikilmişti. Bunun üzerine Cebrâil Aleyhisselâm gelerek kendisini tesellî etti ve cesaret verdi.
Birkaç gün sonra aynı kişileri çağırarak ikinci bir ziyafet verdi. Yemekten sonra şu sözleri söyledi:
"Ey Abdülmuttalip oğulları! Ben size dünyanıza da ahiretinize de kefil olacak hayırlı bir din getirdim. Allah bana, sizi o dine dâvet etmemi emir buyurdu. Bu işimde hanginiz bana yardım edecek?"
Kimseden bir ses çıkmadı. Tam dağılmak üzere iken Hazret-i Ali -radiyallahu anh- çocuk hâliyle: "Yâ Resulellah! Ben sana yardımcı olurum!.." dedi. Onun bu durumuna gülüştüler ve çıkıp gittiler. Hiç icâbet eden olmadı.
Bundan sonra Resulullah Aleyhisselâm dâvetini daha da genişletti. Her fırsatta halk topluluklarına hitap ediyordu...