Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
TARİHTEN SAYFALAR - 1730 Patrona İsyânı Karşıtları Arasında Varlığı Gölgede Kalmış Önemli Bir İsim. Niğde'li Ali Ağa ve Zorbaların Tenkili İçin Kaleme Aldığı Arzuhâl (1) - Ömer Öngüt
1730 Patrona İsyânı Karşıtları Arasında Varlığı Gölgede Kalmış Önemli Bir İsim. Niğde'li Ali Ağa ve Zorbaların Tenkili İçin Kaleme Aldığı Arzuhâl (1)
TARİHTEN SAYFALAR
Hakan Yılmaz
1 Aralık 2013

 

1730 Patrona İsyânı Karşıtları Arasında Varlığı Gölgede Kalmış Önemli Bir İsim:
Niğde'li Ali Ağa ve Zorbaların Tenkili İçin Kaleme Aldığı Arzuhâl (1)

 

1718 Pasarofça Antlaşması'nı tâkip eden uzun barış döneminde, batılılaşmanın ilk emârelerinin ortaya çıkmaya başladığı, son devir tarih yazarlarından Ahmed Refik tarafından "Lâle devri" olarak adlandıran süreçte, başta Sadrâzam Nevşehirli Dâmat İbrâhîm Paşa'nın ve onu istiklâlî bir yönetimle iş başına getiren Sultan III. Ahmed'in vurdumduymaz yönetim anlayışları, İran şâhının çirkin katliamlarına karşı kayıtsız kalmaları ve ümerâ, ulemâ ve halk çevresinde nefretle karşılanan politikaları nedeniyle başlayan 1730 Patrona Halil isyânının bilinmeyen yönleri ve meçhul isimleri, bu devirde görgü şâhidleri tarafından yazılmış kısa kronikler ve nâdir belgelerin keşfi sâyesinde gün ışığına çıkmaktadır.

Patrona isyanı öncesinde, isyan sırasında ve sonrasındaki icraatlarıyla dikkati çeken Niğde'li Ali Ağa, özellikle vak'a esnâsında sergilediği ilginç fiillerle isyâna damgasını vurmuş olan, ancak sözkonusu kroniklerden önemli bir kısmının yeni ortaya çıkmış ya da çok geç neşredilmiş olması nedeniyle varlığı bugüne dek karanlıkta kalan bu önemli karakterlerinden birisidir.

Kaynak ve belge eksikliği nedeniyle hâlâ aydınlatılmaya muhtaç olan 1730 isyânına önemli ölçüde katkı sağlayacağından şüphe etmeyerek, bu makâlemizde Niğde'li Ali Ağa'nın isyan sırasındaki faaliyetlerini ve henüz isyanın elebaşıları hayatta iken sadrâzam Silâhtar Mehmed Paşa'ya yazmış olduğu arzuhâli mercek altına alacağız.

 

Niğde'li Ali Ağa'nın İsyânın Zuhûrundan Önce Atandığı Vazîfeler:

Çağdaş kaynaklarda, Osmanlı sarayında uzun yıllar hizmet etmiş bir "pîr-i emekdâr" olduğunun belirtilmesinden, epeyce uzun bir ömür sürmüş ve çeşitli vazifelere atanmış olduğu anlaşılan Niğde'li Ali Ağa'nın tespit edebildiğimiz ilk görevi kapıcıbaşılıktır. Mehmed Süreyyâ "Sicill-i 'Osmânî" de onun bu göreve ilk kez 1107/1695-96 yılında tâyin edildiğini söylerse de,(1) Defterdar Sarı Mehmed Paşa'nın "Zübdetü'l-Vekâyi'ât" taki kayıtlarında daha 1106 yılı Recep ayı sonlarında biz onu bu vazifeye atanmış görmekteyiz.(2) Bu sırada 25-30 yaşlarında olduğu düşünülürse; Niğde'de, 1670 yılı civârında doğduğu tahmin edilebilir.

Mehmed Paşa'nın sözkonusu kayıtlarına bakılırsa; 1106 Receb'i sonunda (Mart/1695 başları), daha önce azl edilmiş bulunan Dârüssa'âde ağaları Nezîr Ağa ve İsma'îl Ağa'nın Mısır'da müsâdere edilen mal ve emlâkinin tahrîri ve temliki işi Niğde'li Ali Ağa'ya verilmiş;(3) yaklaşık bir yıl sonra, 7 Safer 1107/17 Eylül 1695'te Temeşvar seferine katılmak üzere gelen bâzı askerî kıt'aları orduya ilhak işine me'mur edilmiş,(4) 1110 senesi Şa'bân'ında (Şubat-Mart/1699) Kamaniçe kalesine her yıl mutâd olarak gönderilen buğdayların naklinde Şehbâz Girây Hân'a mübâşeret etmek ve kale neferâtının bahşişlerini dağıtmakla vazifelendirilmiş;(5) yine 13 Şa'bân 1114/2 Ocak 1703'te Kırım hânı Selim Giray Hân'ın küçük oğlu Kaplan Giray Sultan Bucak'a gönderildiğinde ona nezâret etmişti.(6) Bu kayıtlar onun, 1106-1114/1695-1703 yılları arasında kesintisiz olarak kapıcıbaşılık görevini yürüttüğünü göstermektedir.

Sultan III. Ahmed'in saltanatı ve 1718 Pasarofça Antlaşması sonrası işbaşına getirilen Nevşehir'li Damat İbrâhim Paşa'nın sadrâzamlığı döneminde çeşitli vaziflere atanmış olan, hattâ bu arada, 1726'da sadrâzam tarafından azledilip Girit'e sürgüne yollanan Niğde'li Ali Ağa, 1143/1730 Patrona isyânının zuhûrundan önce Mîr-i 'alem olarak sefere ta'yîn edilmiş bulunuyor;(7) bu sırada tertip edilen müşâvere toplantılarında görüş belirtecek kadar önemli bir mevkiiyi elinde tutuyordu.

İsyânın patlak verdiği gece, sadrâzam Nevşehir'li Dâmat İbrâhîm Paşa, Mehmed Kethudâ, Şeyhülislâm Yenişehir'li Abdullah Efendi, Defterdar 'Alî Beg ve daha pek çok devlet ricâlinin zorbalara karşı nasıl bir tenkil yolu izleneceğine dâir yaptıkları müşâvere toplantısına katılanların arasında Niğde'li Ali Ağa da vardı. Olaylar sırasında hazır bulunan Göynük'lü Ahmed Efendi'nin kaydettiğine göre; pâdişâhın huzûruna dâvet edip ne şekilde hareket edilmesi gerektiğini danıştığı devlet ricâli ile birlikte "Mîr-i 'alem Niğde'li 'Alî Ağa çün-ki meşveretleri böyle münâsib gördiler ki; Sancâğ-ı Resûlu'llâh'ı ve Hırka'-i şerîf'i alub, orduda cümlesi birden Pâdişâh-ı 'âlem-penâh hazretleri ile İstanbul'a" geçsinler.(8)

Nitekim pâdişah, o sırada Mîr-i 'alem olduğunu Göynük'lü Ahmed Efendi'nin bu kaydından öğrendiğimiz Ali Ağa'nın ve diğer devlet ricâlinin re'yi doğrultusunda hareket ederek, sabah saatlerinde bir çektiriye binip hemen Topkapı'ya geçecek ve toplantıda alınan kararları harfiyyen tatbik edecekti.

 

İsyan Sırasında Vezir Kethudâsı Olan Ağa'nın Sonunu Hazırlayan Büyük Hatâsı:

İsyanın patlak vermesinden birkaç gün sonra Sadrâzam İbrâhîm Paşa, kaptan-ı deryâ Mustafa Paşa ve vezir kethudâsı Mehmed Kethudâ'yı saraydan yarı canlı bir hâlde teslim alıp parça parça eden âsîler, Sultan III. Ahmed'in hal'ini müteâkip I. Mahmud'u tahta geçirmişler; bu arada maktul sadrâzamın, kethudâsının ve eski kaptan-ı deryânın yerine, Silâhdar Mehmed Paşa sadrâzam, Abdî kapûdân kaptan-ı deryâ, Niğde'li Ali Ağa da vezir kethudâsı olarak tâyin edilmişti.(9)

Patrona Halil, Muslı Beşe ve diğer zorbaların ortadan kaldırılışlarından kısa bir süre sonra kaleme alınan "Vâkı'a Takrîri" adlı kısa kroniğin yazarı, 12 Rebî'u'l-âhir 1143/25 Ekim 1730'da Niğde'li Ali Ağa'nın Fâtih Câmii mütevellisi olan oğlu Mehmed Beg ve Sungur Ağa ile birlikte görevinden azledilip hapse atıldığını haber vermektedir:

"Mîr-ahûr-ı kebîr-i Şehriyârî olan Kara İbrâhîm Paşa oğlı Mustafâ Beg vezir kethudâsı nasb olınub, Niğde'li 'Alî Ağa'yı, büyük oğlı Muhammed Beg ki, Sultân Muhammed-i Fâtih câmi'i mütevellisi itmiş idi; ma'an baş-bâkî-kulına, habsine kaldurdılar. Bu esnâda harrâc-ı baş-bâkî-kulı olan Sunkur 'Alî gedikliler emîni habsine virildi." (10)

Bu kısa kroniğin kimliği meçhul yazarı, "Mezbûr Niğde'linüñ sebeb-i 'azli; hafî ve celî birkaç sebeb rivâyet olundı" dedikten sonra,(11) Ağa'nın henüz zorbaların bütün işlere hâkim oldukları bir sırada ortadan kaldırılmaları yönünde gizli plânlar yaptığı, hattâ bu plânlarını ocak ağalarına bile aktardığını gün yüzüne çıkaran ilginç ayrıntılardan söz eder.

Kronik yazarının kulağına ulaşan ilk söylentiye göre; pâdişah Cumâ namazı için saraydan dışarı çıktığında, yeniçeri ağası ve diğer ağaların onu selâmlayıp bir müddet sohbet ettikten sonra vezir kethudâsı ile buluşmaları bir devlet geleneği olduğundan, vezîr kapısına gelip orada kethudâ Niğde'li Ali Ağa ile buluşurlar; ağa zorbaların durumuna bir süre daha sabır ve tahammül gösterilmesi gerektiğini unutarak, Patrona ve adamları hakkında yeniçeri ağasına: "Bu âdemler dahı ne itmek isterler? Pâdişâh rikâbında ne maslahatları vardur? Ve şeb ü rûz, mâ-lâ yutâk teklîfleri bizi perîşân [itdi] ve umûr-ı devlet ve husûs-ı sâ'irede meşfûrımuz yok. ''Acabâ ağalar tarafından bu dem bu sâ'at ne gûne teklîf-i 'atîk zuhûr ider?' diyu bi't-tevekkül tahayyürdeyüz. Bunlara pend ü nasîhat sûretinde tenbîh itseñüz, umûr-ı mülk ü devlete müdâhale itmeseler ve kendi hâllerinde olsalar!" diyerek, ağayı iknâ edeceğini zanneder.(12) Ancak kronik yazarının ifâdesine göre, tedbirinde acele edip niyetini ele verdiği için, isâbetli ve yerinde bir karârı değil, "gabâvet ü hamâkati izhâr ve tahkîk" etmiş olur.(13) Müellifin ifâdesine göre Niğde'li, yeniçeri ağası ile de yetinmemiş; "tekrâr Bâb-ı hirfet kethudâlarına tenbîh eylemiş ki: 'İki-üç nefer zorbaları biz saraya getürüp katl iderüz, siz dahı şehr halkıyla 'umûmen ittifâk üzre bulduğıñuz yirlerde urup öldüresiz!' diyu mahfî bir iş göreyim zann itmiş."(14) Ve bekleneceği üzre Patrona ve diğer zorbalar bu durumdan hemen haberdar olurlar, ancak seslerini çıkarmayıp: "Bakalum bu ne ider, hareketini görelüm!" diye beklerler.(15) Nihayet Ağa'nın açığını arayıp, buldukları bir bahâne ile 11 Rebî'u'l-âhir/24 Ekim'de Muslı Beşe, yanındaki birkaç serdengeçti ağası ile birlikte saraya, vezîrin odasına gelerek Ağa'nın azlini te'min ettiği gibi; -yolsuzlukla itham ederek- kendisinden de "vezîr-i sâbık İbrâhîm Paşa'nuñ murassa bir hançerini ve beş yüz kîselük altun"ı iâde etmesini isterler.(16)

Zorbaların Niğde'li Ali Ağa'yı töhmet altında bırakan bu sözleri açık bir iftiradan başka bir şey değildi. Çünkü vak'a sırasında yaşananların görgü şâhidlerinden olan müverrih Mustafa Sâmî Efendi, "Vekâyi'-nâme" sinde: "Kethudâ-yı sadr-ı 'âlî Niğde'li 'Alî Ağa baba-yı 'âlem ve Devlet-i 'aliyye emekdârlarından pîr-i vakûr âdem olup, ri'âyet-i hürmet-i makâm ve serdengeçdi ağaları olacak haşerât u nekebâtın türrehâtlarına çendân tevcîh-i sâmi'a'-i iltifât itmedüginden mâ-'adâ, meclisine iyâb u zehâblarında melhûz olan vech üzre 'adem-i ikrâmı mezbûrların kendüsinden nefretlerini iktizâ' itdügine binâ'en, 'ale'l-ittifâk sadr-ı a'zamuñ huzûrında mezbûrı irtişâ ve emvâl-i mîriyyeyi sirkat töhmetiyle ithâm ve: ''İcâlete'l-vakt iki oğlunı mahsûldâr-ı ze'âmet ve selâtîn tevliyyetleri ile kayırup, selefi gibi menâfi'-i devleti kendü dâ'iresine tahsîse başladı!" diyu 'azl ü habs olunmasını iltizâm" ettiklerini bize bildirdiği gibi;(17) bir diğer görgü şâhidi olan Şem'dânî-zâde Fındıklı'lı Süleymân Efendi de: "Vak'ada vezîr kethudâsı olan Niğde'li 'Alî Ağa pîr-i vakûr olup, serdengeçdilere müdârâ itmedüginden eşkıyâ talebile 'azl olundı." diyerek,(18)azlin Patrona grubunun kin ve nefretinden başka bir sebepten kaynaklanmadığını açıkça ifâde etmiştir.

"Vâkı'a Takrîri" nin devâmındaki satırlarda belirtildiği üzre; Niğde'li Ali Ağa'nın azlinde, zorbalara karşı takındığı bu sert tavır nedeniyle uğradığı "hükûmeti eyyâmında mâl-ı firâvân cem' itdi" ithâmı kadar; Nevşehirli Dâmat İbrâhim Paşa dönemi ricâlinden reis Mehmed Efendi'yi kayırır bir tutum içinde olması da etkili olmuştu.(19)

İsyanla ilgili kaynaklar arasında yalnız "Vâkı'a Takrîri" nde görülen ve yegâne olmasıyla dikkati çeken bu önemli bilgi, Niğde'li Ali Ağa'nın; Sultan I. Mahmud ve saray erkânının Patrona ve işbirlikçilerini ortadan kaldırma yönündeki meşhur tertiplerinden çok önce, zorbalara yönelik bir tenkil plânını ortaya koyan ilk kişi olduğunu göstermesi bakımından kayda değerdir.

Niğdeli'nin azlinden kısa bir süre sonra, çok geçmeden efendisi sadrâzam Silâhdar Mehmed Paşa da sadâretten azledilerek, vezâret mührü Kabakulak İbrâhim Paşa'ya teslim edilecekti.

 

(1) Krş. Mehmed Süreyyâ, "Sicill-i 'Osmânî", c. III, s. 535.

(2) Defterdâr Sarı Mehmed Paşa, "Zübde'-i Vekâyi'ât", Viyana National Bibliothek, H.O., nr.: 85, vr. 300b.

(3) Krş. Defterdar Sarı Mehmed Paşa, a.g.e., vr. 300b.

(4) Krş. Defterdar Sarı Mehmed Paşa, a.g.e., vr. 310b-311a.

(5) Krş. Defterdar Sarı Mehmed Paşa, a.g.e., vr. 371b.

(6) Krş. Defterdar Sarı Mehmed Paşa, a.g.e., 408a.

(7) Mustafa Sâmi Efendi, "Tarih-i Sâmî", s. 33, haz.: Aynur Karadayı (Yüksek Lisans Tezi), A. Menderes Ünv. SBE, Aydın, 2008; Ahmed bin Mahmûd el-Göynükî, "Târîh-i Göynükî", Berlin Staatsbibliothek, MS Or. Quart, nr.: 1209, vr. 322b.

(8) Krş. Göynükî, a.g.e., vr. 322b.

(9) Krş. Hıfzî Mehmed Ağa, "Rûz-nâme", TSMK, Revan, nr.: 1977, vr. 38b; Sâmî Efendi, a.g.t., s. 33.

(10-11) Krş. "Vâkı'a Takrîri", Bibliothèque Nationale, Supp. Turc, nr.: 923, vr. 16b.

(12) Krş. a.g.e., vr. 17b-18a.

(13-14) Krş. a.g.e., vr. 18a.

(15-16) Krş. a.g.e., vr. 18b.

(17) Sâmî Efendi, a.g.t., s. 149-150.

(18) Şem'dânî-zâde Fındıklı'lı Süleyman Efendi, "Mür'î't-Tevârîh", c. I, s. 15. nşr.: Münir Aktepe, İstanbul, 1976.

(19) Krş. "Vâkı'a Takrîri", a.g.e., vr. 19a-20b.


  Önceki Sonraki  

Diğer Yazıları
TÜM YAZILAR