Son günlerde gazete ve televizyonlarda çıkan; yaşadığı şehirdeki gençler arasındaki şiddet ve intihar vakalarının arttığına, daha 19-21 yaşlarında olan gençlerin alkolden ve eroinden öldüklerine dair haberler, iki günlük baba olan Kenan Bey'i derinden üzmüştü.
Günlerdir "Bu gençlere neler oluyor?" sorusunu sorup duruyor, kendi çocuğunun geleceği için de endişeleniyordu.
Dün otobüsle eve gelirken karşılaştığı bir grup genci gözlemlemiş; onların hoşgörü, sabır ve nezaketten uzak; tatminsiz, doyumsuz ve saygısız halleri hepten onun üzüntüsüne üzüntü katmıştı.
Bugün de otobüste hüzünlü bir şekilde oturmuş işten eve gidiyordu. Birkaç durak sonra otobüse binen temiz yüzlü bir genç, yanındaki boş koltuğa doğru yöneldi ve sessizce:
-"Bismillahirrahmanirrahim" diye mırıldandı ve oturdu.
Genç Kenan Bey'in ilgisini çekti.
Yerine oturur oturmaz gencin telefonu çaldı. Genç, çantasından telefonu aradı buldu:
-"Bismillah." diyerek telefonunu açtı ve: -"Ve aleyküm selam anne" diyerek karşılık verdi. Daha sonra:
-"Anne ben bugün biraz geç kalabilirim müsaade edersen sohbete gideceğim." dedi, konuşması bitince de selam vererek telefonu kapattı. Bir sonraki durakta inen genç yine besmele çekerek yerinden kalkmıştı.
Genç indikten sonra, Kenan Bey'in gözü gencin oturduğu yere doğru ilişti, bir kâğıt buldu. Herhalde yanına oturan genç telefonunu çıkartırken çantasından düşürmüş olmalıydı.
Kenan Bey kâğıdı aldı ve merakla okudu. Kâğıtta gıdalarımızda kullanılan katkı maddelerinin listesi üç başlık altında listelenmişti. Birinci başlıkta "Bitkisel-helal katkı maddeleri", İkinci başlıkta "Hayvansal kaynaklı olduğu için haram kabul edilmesi gereken katkı maddeleri" ve üçüncü başlıkta "Hayvansal da bitkisel de olabilen bu yüzden şüpheli kabul edilmesi gereken katkı maddeleri" yazıyordu.
Listenin altındaki notlarda, ancak "Besmele" ile kesilen hayvanların helâl olduğu, katkı maddelerinin çoğu yurtdışından ithal olduğu için bu hususa dikkat edilmediği, hatta domuz gibi hayvanların dahi bu katkı maddelerinde kullanılabildiği yazıyordu. Bu durumu az çok bilen Kenan Bey "Şüpheli Gıda" kavramını daha çok merak etmişti. Kâğıtta yazan bir Hadis-i şerif onun bu merakını da gidermişti:
"Helâl apaçık belli, haram da apaçık bellidir. Bu ikisinin arasında şüpheli noktalar vardır. İnsanların çoğu bunu bilmezler. Şüpheli şeylerden kaçınanlar, dinini ve namusunu korumuş olurlar. Şüpheli şeylere düşenler, yasak bir koruluğun etrafında hayvan otlatan ve her an için koruluğa düşmek ihtimâli olan bir çoban gibidir. Dikkat ederseniz her hükümdarın bir koruluğu vardır. Allah'ın koruluğu ise haramlardır." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 48)
Okudukları Kenan Bey'in çok ilgisini çekmişti. Belli ki genç yediklerine içtiklerine dikkat ediyor, bir çok ortamlarda nefsi ile mücadelede bulunuyor ve böylece kalbi nurlanıyor. Ve hayatta günümüz gençlerinden çok daha farklı şeylerden zevk ve lezzet alıyordu.
Kenan Bey, "Öyle ya." dedi kendi kendine. Daha önce okuduğu şu kıssayı hatırlamıştı:
"İbrahim Ethem -k.s.- Hazretleri bir gün Beyt-i maktis mescidinde hasıra sarılmış yatıyordu. Gece yarısı olunca mescidin kapısı açıldı, içeri yaşlı bir Zât girdi. İki rekat namaz kıldıktan sonra arkasını mihraba dönerek oturdu. Oraya kırk kişi daha geldi ve içlerinden biri:
-"Burada bir kişi yatıyor," dedi. O yaşlı Zât gülümseyerek:
-"O İbrahim Edhem'dir. Kırk gündür kıldığı namazın tadını bulamıyor." dedi. Bu sözü işiten İbrahim Ethem -k.s.- Hazretleri o Zâtın huzuruna gelerek:
-"Allah aşkına, benim bu halimin sebebi nedir?" diye sordu. O zât şöyle cevap verdi:
-"Falan gün Basra'da hurma satın almıştın. Farkında olmadan yere düşen hurmaları kendinin zannederek heybene koydun. Halbuki onlar satıcıya aitti."
Bunu duyan İbrahim Ethem -k.s.- Hazretleri hemen gidip hurma aldığı satıcı ile helalleşti."
Kenan Bey günlerdir üzüldüğü gençlerin, hayatta yanlış ve tehlikeli alanlarda lezzet aramaya çalıştığını fark etti. Oysa ki gençleri sağlıklı, maddi ve manevi yönden faydalı alanlardan zevk almaya yönlendirmek gerektiğini, bunun da helal lokmadan geçtiğini fark etti. Ve o günden sonra kazancına haram ve şüpheli karıştırmamaya, kendi çocuğuna da daima helâl ve temiz gıdalar yedirmek için çok büyük bir gayret sarfetmeye başladı.