Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (156) - Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (4) - Ömer Öngüt
Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (4)
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (156)
Dizi Yazı - "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatlar
1 Temmuz 2013

 

EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN
"HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (156)

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî
-kuddise sırruh- (4)

"ANKÂ-İ MUĞRİB FÎ MA'RİFETİ HATMÜ'L-EVLİYÂ ve ŞEMSÜ'L-MAĞRİB" KİTABI

İBARELERDEKİ RASTLANTILARDA YERALAN İŞARETLERLE İLGİLİ İNCİLER SAYESİNDE ŞEKİLLENEN YOK OLUŞ DENİZİ ve İÇİNE BATILAN DENİZ

 

İlâhî Hücceti Açıklayanın ve Hüccetin Açıklanışının Buna Nispeti:

Atîk'in (Sıddîk-ı Ekber -radiyallahu anh-in) Beyt'ine ulaşma gayesi yerine gelmediği vakit, O'na vuslat ancak; her derin dalga katedildiği, ülfet ve vatan terkedildiği, dostluk ve kaygı ayırt edildiği, ehil ve çocuk tefrik [8] edildiği, O'na seyirde her birinden kaçınıldığı taktirde gerçekleşir. [9a] Tâ ki küçük vakitlerden çıkıp tayin edilen âna vasıl olunca, onun işgalinden tecdîd edilip, ona sığdırılışına ileten terkîbinden sıyrılıp, onun dâvâlarını karşısına alıp, bu konumundan önce meydana gelen şeyi unutsun, hidâyet bilgisinin kendisine böyle gönderilişiyle mutluluk duysun, hurrem olup Harem'e dahil olsun, taşı kırıp parçalasın; ezelî mîsâkı ve O'nun Kâbe'sini tavafı anıp, O'nun inşâsını kuşansın. Bütün menâsiki içinde O'na yürütülenin yürümesi işte böyledir. Hacc'ın üzerinde durulan mânâsını aşan, senin hazırlanman gereken "Hacc"ın mânâsı da işte budur. Ona çok yakın bir yön olarak bulmasaydım, onu size usûl usûl, sonuna kadar tarif edecektim. Onun mânâsı "Vâhidü'l-Ferd"e ulaşma gayesinin bir tekrarı olunca ve her tâlip için bir sır ve havale edilen bir iş olan ilk makam gaye edinilince; ben de bu kitapta "Hacc" nüktesini öne aldım ve sana bu kitapta bir takım sırları izâh edip, onun yerleşik ismini sana iletmeyi diledim.

Sana ilk gayemi açıkladım ve onun hem Şer'î, hem de toplayıcı bir makamın gayesi olduğunu ortaya koydum. Şu hale göre, onun başlangıcının gayesi bu mesabe ile olunca, senin nihayete dair zannın nedir? Gayenin gücüne güç yetirebilmen nerede gerçekleşir?

"Onlar Allah'ı lâyıkıyla takdir edip bilemediler." (Hacc: 47)

Güneşin nuru söndü ve O'nun zâtının nurundan istimdad edemedi. Şu halde kulağına ilka et ve tümüyle müşâhede et:

 

Denir ki; kudsî ruh, nefsin içine üflenir

Çünkü Hakk'ın varlığı, sayılan şu beştedir:

Ya şuhûdun Kâbe'si, ya ünsiyet Harem'i

Ya da nefsi zemmeden emellerin Zemzem'i

"Beyt" sırrım, visâle erme Beyt'inin çevresi

Kuru hastalığın tahkîkle temizlenmesi

Ona hasrediş günüm hasredişin özüdür

Kötülükten sefer vâdîsi benim ölçümdür

[9b] Nedâmet kabını bir kırışta parçaladım

Dünkü gün benden hâsıl olana bakakaldım

İrtihâlimde şüphesiz hayfı gizli tuttum

Nefsi olanın zulmet karanlığından korktum

Hacılar müzdelifesini bildin ey yiğit!

Benim zülfümle güzelleş, cinsine ilhâk et

Gaybımla şehâdetimi cem'le bitiştirdim

Vitreynle nefs rütbesini ona göstermedim

Emân hilatı arzu bulunmayan kattadır

O'nu tavâf eyle, bak ki o aks ve tardladır

[9] İzzet ululuklarında, duhâ revnakında

Nükste döndüm cehlin düşmanından ayrılmakla

Hakîkatimin safâ hükmüyle temizlendim

Sahîh ki ben ne Arap'tan, ne Fars'tan değildim

Yemen'li rüknüne rükün tuttum ben, şundan ki

Kuds cennetinde bahtlı bir Yemen'li bilindim

Münâcaatımı yaptım koruyucu makâma

Seçkinlik ve cinsi tahdîdden ulu olana

Onu ben bîat ederken gördüm ki bir taşa

Ahdi çözenler dokunmuş diye olmuş kara

Varlık ve kâinatın taşlarının taşıyla

Ne ilerleyen, ne geri giden bir zamanla

'Arafât'ta bana dedi ki: Tarîf et bana

O'nun gördüğünü korkuyla üns arasında

Hacc'ı yerine getirince talebi bildim

Zât'ın ululuk ve ilhâmı ile seyrettim

Hislerimin gemisine hiç batmadan bindim

Gizli efkâr ervâhını onunla izledim

Varlık ve görüş denizine girdiğim anda

Üns rütbesinden de büyük yasak kılıcıyla

Beni ona dâvet etti: Ey kulum, Beyt'e gir!

Düşün ki bu feth dikili fidanın fevkindedir

Göz olmadan görülenin varlığını gördüm

Gözüm berraklaştı ben tutsaklıktan kurtuldum

[10a] Mûsâ'nın Rabb'iyle olduğu an gibi dedim:

"Hisle ben Ulu Zât'ını görmeyi dilerim!"

O'nun Celâl'i dağların başlarını tuttu

Mûsâ göremedi, Kürsî'de arş gizli tuttu

Kâr etmeyi dileyip baykuşlar gibi oldum

Şemsü'd-duhâyla güneş korkusunu unuttum

Zât'ıyla çekişmedim, arzum idrâk değildi

Ölülere dönmüştüm ben, cismim nefissizdi

Yakınlık ve hitapla O'na duâ içindi

Kerem Sâhibi Ulu, hadd ve keyfiyetsizdi

Kimin ki gâyesi bu hüccetçilik olmaz; onun için bu hücceti ve tayinini talep etmek de sahîh olmaz. O artık kurak bir hazîrededir.

Ey kardeşim!

Sen işte bu yolun üzerinde, sana yoldaş olabilecek az arkadaşla yürü. Tâ ki ayrılmaman gereken kimseye onunla kavuşup, kavuşmaman gereken kimseden de ona göre ayrılabilesin. O'na -Sübhânehû- sabah-akşam secde etmen de böylelikle seni muhâfaza etsin!..


  Önceki Sonraki