Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (153) - Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (1) - Ömer Öngüt
Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- (1)
EVLİYÂ-İ KİRAM -kaddesallahu Esrârehüm- Hazerâtı'nın "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatları (153)
Dizi Yazı - "Hâtemü'l-Evliyâ" Hakkındaki Beyan ve İfşaatlar
1 Nisan 2013

 

EVLİYÂ-İ KİRAM
-Kaddesallahu Esrârehüm- HAZERÂTI'NIN
"HÂTEMÜ'L-EVLİYÂ" HAKKINDAKİ
BEYAN ve İFŞAATLARI (153)

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî
-kuddise sırruh- (1)

"ANKÂ-İ MUĞRİB FÎ MA'RİFETİ HATMÜ'L-EVLİYÂ ve ŞEMSÜ'L-MAĞRİB" KİTABI (1)

 

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin Hayatı ve Eserleri:

1165 yılında İspanya'nın Mürsiye şehrinde doğan ve 1240'ta Şam'da vefat etmiş olan Muhyiddîn İbn'ül-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri, asırların yetiştiremediği büyük bir veli, bugünkü ilim dünyasını hayrette bırakan bir âlim, ledün âleminden ilâhî füyûzâtın tertemiz havasını gönüllere estirmiş bir zât-ı âlîdir.

Büyüklüğüne hayran olanlar, beyanlarındaki derinlik karşısında ona "En büyük şeyh" mânâsına "Şeyh'ül-Ekber" ünvanını vermişler; yaşadığı devrin ileri gelen âlimleri ise onu "Sahili bulunmayan bir mârifet denizi" olarak vasıflandırmışlardır.

Ebu Medyen Muğribî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin eliyle kemâl bulan ve şöhreti dünyayı tutmuş olan Hazret'in yazdığı eserler beşyüzü bulmakta olup, bunların en meşhurları "Fütûhâtü'l-Mekkiyye" ile "Fusûsu'l-Hikem"dir.

"Fütûhâtü'l-Mekkiyye"nin yazımına Mekke-i Mükerreme'de başlamış; zaman zaman ilâveler yaptığı bu kıymetli eserine, vefatından kısa bir süre önce son şeklini vermiştir.

"Hikmet incileri" mânâsına gelen "Fusûsu'l-Hikem" isimli eserini ise rüyâsında Resulullah Aleyhisselâm'dan harfiyyen ve aynen alarak; ihtivâ ettiği konuları ne eksik ne de fazla yazmaksızın olduğu gibi nakletmiştir. Sonraki devirlerde yaşamış olan âlimler bu kitaba kırktan fazla şerh yazmışlardır.

Kitaplarında velilerin sonuncusu ile ilgili çok ince ve derin sırlardan bahsetmiş, hatta bu hususla ilgili olarak "Anka-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ" adında müstakil bir eser de yazmış olmasına rağmen; eser geri plânda kaldığı ve şimdiye kadar pek üzerinde durulmadığı için, Hazret'in genellikle "Fütûhâtü'l-Mekkiyye" ve "Füsûsu'l-Hikem"deki beyanlarına yer verilmiştir.

"Tedbîrâtü'l-İlâhiyye", "Kitâbu'l-Beyân", "Mefâtihü'l-Gayb", "Risâle-i Ehadiyye", "Şeceretü'l-Kevn" ve "Mişkâtü'l-Envâr" ismindeki kitapları, telif ettiği diğer önemli eserlerden bazılarıdır.

 

"Ankâ-i Muğrib" Kitabı'nın Tahkîki:

Tasavvuf ilimlerin her sahasında muhteşem eserler te'lif etmiş olan Şeyhü'l-Ekber Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri "Hâtemü'l-velâye" meselesi hakkında üç eser kaleme almıştır ki; bunlar "Fütûhâtü'l-Mekkiyye", "Fusûsu'l-Hikem" ve "Ankâ-i Muğrib" kitabıdır.

İlk iki eser, Hâtemü'l-velâye hakkında kaleme alınmış müstakil eserler olmayıp, yalnız mevzu ile ilgili mühim sırlar içermektedir; "Ankâ'-i Muğrib" kitabı ise bu eserlerden tamamen farklı olup, Hazret tarafından hususiyetle Hâtemü'l-evliyâ'nın kim olduğunu tanıtmak ve onunla ilgili müphem meseleleri açığa çıkarmak için kaleme alınıp, yalnız "Hâtemu'l-velâye" meselesine tahsis edilmiştir.

Tam adı "Ankâ-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ ve Şemse'l-Mağrib" olan bu eser, Muhyiddîn İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri'nin Hâtemü'l-velâye hakkında yazdığı şiirlerle süslü olup, yurtiçi ve yurtdışı kütüphânelerinde epeyce yazma nüshası vardır. Küçük bir kitap hacminde olan eser, 1954 yılında Mısır'da basılmıştır.

"Ankâ-i Muğrib" kitabının hususiyetle İstanbul kütüphânelerinde yer alan çok sayıdaki yazma nüshalarından yalnız, Süleymâniye Kütüphânesi, Şehid Ali Paşa kitaplığı, nr.: 1287'de kayıtlı bulunan yazma nüshasını, Mısır basımına esas olan nüsha metniyle karşılaştırmak sûretiyle dergimizde inşallah neşredeceğiz.

 

"Ankâ-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ" Kitabı'nda Geçen Beyanlar:

Hâtem-i veli, sekiz asır kadar önce yaşayan Şeyh'ül Ekber -kuddise sırruh- Hazretlerinin merakına mucip olmuş ve: "Acaba kim olabilir?" diye düşünmüş.

Bu arada hatîften gelen bir ses kendisine:

"Ey Muhyiddin! Bu iş senin zannettiğin gibi değildir. Bu ancak âhir zamanda gelecek bir veliye ikram edilecektir." demiştir.

Muhyiddin-i İbn'ül-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri bu hatîfi sese muttali olduktan sonra aynen şu sözleri söylemiştir:

"Bütün basar ve basiretimi derhal âlem-i gayba çevirdim. Bu zâtın isim ve sıfatını, makamını ve nereli olduğunu anlamak istedimse de Cenâb-ı Hakk bu saydıklarımdan hiç birisine beni muttali kılmadı." (Atiyye-i Sübhâniyye - "Risâle-i Gavsiyye şerhi", sh: 63-64, çeviren: Bekir Uluçınar)

Muhyiddin-i İbn'ül-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri Hâtem-i veli'ye verilecek olan makamın, kendisine ve kendisinden önce gelmiş hiçbir veliye verilmediğini beyan ederek;

"Allah-u Teâlâ bu Hâtem-i velâyeti ne bize, ne bizden evvelkilere nasib etmeyip, bu makamı bizden saklamıştır." buyurmuşlardır.

 

Hâtemü'l-Evliyâ'nın Sıddîk-ı Ekber ve Ömerü'l-Fâruk-radiyallahu anhümâ- Karşısındaki Durumu:

Muhyiddin-i İbnü'l-Arabî -kuddise sırruh- Hazretleri başlangıçta bu sırra muttali kılınmamıştı. Daha sonra, demek ki çok merak ettiğinden ötürü Allah-u Teâlâ perdeyi kaldırmış ve bütün açıklığı ile bu sırra onu muttali kılmış.

Bu ilk tecelliyât idi, muttali kıldıktan sonraki tecelliyâtından sonra ise bu hususta müstakil bir eser yazdı.

Şöyle ki;

Şeyhü'l-Ekber Muhyiddin İbnü'l-Arâbî -kuddise sırruh- Hazretleri Hâtemü'l-evliyâ olan zâtın makam ve mertebesini, Allah katındaki ulviyetini ve evliyâullah hazerâtı arasındaki yüce mevkiini beyan etmek için "Anka-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ ve Şemsü'l-Muğrib" isminde bir eser yazmış; ancak bu eser şimdiye kadar hiç Türkçe'ye çevrilmediği için, daha çok diğer iki eserindeki beyanları ele alınmış, bu kitabındaki beyanlar üzerinde hiç durulmamıştır.

Halbuki bu eserde Hazret'in onunla ilgili nice muhteşem ve mükemmel beyanları vardır ki, onunla ilgili şu müşâhadesi bunlardan yalnızca birisidir:

"Ben sona erdirme ve sıdk imamlığına oturmuş bir şekilde, Allah velilerinin Hatm'ini hakkıyla gördüm. O'nun hudutlanmış olan sırrı benden kaldırıldı. Ben onun elini kabul etmekle emrolundum. O'nun Sıddîk ve Sıddîk'ların sıddığından aşağıda bulunan Fâruk'a karşı çok mütevâzi olduğunu gördüm."(Anka-i Muğrib fî Ma'rifeti Hatmü'l-Evliyâ, Şehid Ali Paşa, no: 1287, 14a - 14b yaprağı)


  Önceki Sonraki