Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (27) - "Akıllı Odur Ki!" - Ömer Öngüt
"Akıllı Odur Ki!"
Muhterem Ömer Öngüt -kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (27)
Dizi Yazı - İnciler ve Hatıralar
1 Ocak 2013

 

Muhterem Ömer Öngüt
-kuddise sırruh- Efendi Hazretleri'nin
Hayat-ı Saadetlerinden İnciler ve Hatıralar (27)

 

Şaşaada kaybolmak var, mütevazi hayatta kendine gelmek var. Kendine gelirsen Rabb'ini bulursun, kendini kaybedersen Hakk'ı da kaybetmiş olursun.

Bu sözümüz çok mühimdir. Fakat nefis şaşaa istiyor.

Mahviyet; sen hiçliğini bil, var olan O'dur.

Tevazu; büyük O'dur, sen küçüklüğünü bil.

Allah'ım nur etsin. Ama bu nura sahip olabilmek için helâl lokma şart. Helâl lokma ile beraber ihlâslı bir ubudiyet lâzımdır. Bundan sonra Cenâb-ı Hakk o lokmayı nur yapar, nurdan hikmet husule gelir. O zaman insan Hakk'a yakın olur, Hakk ile konuştuğu zaman da halk memnun olur.

Bizim en büyük yıkıntımız lokmadan oldu. Lokmamız helâl olsa, nikâhımız tamam olsa işler değişecek...

Ne kaybediyorsak hep boğazımızdan kaybediyoruz. Boğaza bir süzgeç koymadıkça itimat edin hikmet husule gelmez.

Mümkün olduğu kadar şüphe ettiğiniz kimselerin yemeğini yemeyin. "Perhizdeyim!" dersiniz. Buna dikkat etmezseniz zarar görürsünüz. Allah-u Teâlâ ihvanı sevmiş, çekmiş. Çektiği için de evvela helâle-harama dikkat ediyor. Lokmayı süzdükçe O da onu kendisine çekiyor.

Beşeriyete külfet olmamayı ve herkesten aşağı da olmayı, küçük olmayı nefsinize alıştırın.

Bizim yolumuz yemek-içmek yolu, maksat-menfaat yolu değildir. Bize yemek-içmek için gelenler gelmesinler. Onlar bizden biz onlardan uzak olalım. Bu temel üzerine bina kurmaya başlarsak sonu çok rahat olur. Yük olmamalı, maksat-menfaat olmamalı, her şey yalnız Allah için olmalı.

Mevlâ bir kulunu hizmet için ileri sürmüşse, bir ömür boyu bunun şükrü eda edilemez. O'nun ihsan ve ikramı çok büyüktür. Bundan nefse pay çıkarmak; menfaate tevessül etmek, O'nun ikramını basit ve adi şeylerle değiştirmek demektir. Padişahlar Padişahı yetmez mi sana?

İnsan şu üç noktaya dikkat edecek; yiyeceği lokmaya, söyleyeceği söze, atacağı adıma.

Bunlara dikkat etmez ise boşluktadır. Bunlara dikkat etmeden yaptığı hep boştur.

Lokma helâl ise ibadeti ile o lokma nur olur ve o nur hikmet husule getirir. Söyleyeceğin söz, yapacağın iş rızâ dahilinde olur. Lokma haram ise içerini tahrip eder, seni kötülüğe tahrik eder. Konuşursun, yaparsın hep zararına olur.

Söyleyeceğin söz rızâya mucib ise senin hakkında hayırlıdır. Rızâya mucib değilse seni şeytan kurmuştur. Şeytan seni kurar kurar sen de söylersin. Şeytan igvayı ekip gider sen ortada kalırsın.

Son olarak da atacağın adıma dikkat et. Bu gideceğim yerde rızâ var mı? Yoksa; menfaat, gaye, maksat mı var? Eğer yalnız rızâ var ise Hazret-i Allah, atacağın adımın değil santimin ücretini verir. Eğer rızâ yoksa zaten sen boşluktasın. Onun için bu üç noktaya çok dikkat etmek lâzım.

Bu yolda O'nun rızâsından başka bir şey arayan kendisine yazık etmiş olur. Bu sebeple bu yolda herkes tutunamaz. Bu yolda, gaye, makam, yeme-içme yok.

Hakk'a karşı gözünü aç, yanlız O'na rağbet et. O sana ışık tutarsa, karanlığı o ışıkla boğarsın, o ışıkla önünü görürsün.

Senin bilgin sana bilgisizlik verir. "Biliyorum!" dersin yanılırsın. Işık zannedersin halbuki o aslında karanlıktır.

Bugün bütün insanların yanılmaları, ehline müracaat etmemeleri yüzünden, buna lüzum görüp tenezzül etmeyişinden, kendi zannını ve fikrini beğenmesinden ötürüdür. Bütün yanılmalar bundan doğmuş, sapanlar bu yüzden sapmışlardır. Eğer bunu ehline sorsaydı; ehli ona yol gösterecek o da hakikati öğrenecekti.

Hakikat az da olsa, kıyamete kadar mevcuttur. Sende o azı bul da tanış. İmansız imamlarla tanışacağına, hakikat ehli ile tanış.

Akıllı odur ki gideceği yer için çalışır, akılsız odur ki bırakacağı şey için çalışır. Sen çalış çalış âleme bırak; onlar yesin sen azabını çek. Bu akıl mıdır?

Kardeşler yolun ruhuna vakıf değil. Ruhuna vakıf değil ne demek? Bu yolun Hazret-i Allah'a ve Resulullah Aleyhisselâm'a ait olduğunu bilmiyorlar.

Bu yola girmek, bu yolda olmak, bu yolda ölmek bir lütuftur.

Yürüyebilene yol açık, yürüyebilene. Elhamdülillah en son merhaleye kadar yol açık. En son merhale neresi? Hakk'a varmak, Hakk'ta fâni olmak.

Hiç kimseye gülünmez, hiç kimse ayıplanmaz. Çünkü kimi ayıplayacaksak bir de dönüp kendimize bakarsak, bütün ayıpların kendimizde olduğunu anlarız. Açıkmış, saçıkmış, sarhoşmuş hayır, hayır! Benim ayıbım bana yeter, onun ayıbı onun olsun. Sendeki ayıp ondan az mı?

Söz dikenden beterdir, söz kalbi kırar. Onun için sen sus!

Aşağı inenler aşağıda buldu, yukarı çıkanların hepsi hava aldı. Onun için bilin ki ne varsa aşağıda var. Yukarıda bir şey yok.

İfşaat edin, ikaz edin, dini, vatanı müdafaa edin. Bizim bu kitapları yaymadaki amacımız; dini, imanı ve vatanımızı korumaktır. Çünkü bu vatan çok güzel bir vatan. Bu öyle güzel bir vatan ki, Osmanlılar harbe giderken "Allah'ım bu vatan sana emanet!" diyerek giderlermiş. Bu vatanın içten, dıştan yıkılmayışı emanet oluşundandır.

Böyle bir zamana geldik ama Rabb'imiz kimin yüzü suyu hürmetine koruyor ise koruyor. Rabb'im korusun.


  Önceki Sonraki