"Arazi dalgalıdır. Düzü, inişi ve yokuşu vardır. Seyr-ü sülûk da böyledir, çıkışı vardır, inişi vardır. Mühim olan o kanala girmek. Seyyid-i Kâinat -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in yolunu, izini bulmak. Düz de, iniş de ve yokuş da o kanaldan ayrılmamak, o yol üzerinde bulunmak. Çünkü o bir raydır, insan o raydan ayrılmadıkça Sırât-ı müstakim'den ayrılmamış olur."
•
"Hazret-i Allah'ın hıfz-ı himayesine, tasarruf-u ilâhiyesine aldığı kimselerin sığınması şöyledir
"Allah'ım Zât'ına kul eyle, Habib'ine ümmet eyle."
Onlarda başka arzu yaşamaz. Birçok boşlukları olur belki amma, lütuf ile yürütüldüklerinden o boşluklardan geçirilirler.
Hazret-i Allah murad ettiğini hıfz-ı himayesine alır ve onu sırf kendi ikram ve ihsanı ile yürütür. Bizi de yürütmesi için çok yalvarmalıyız. Kişi bir an kendisinde kalsa helâk oldu demektir.
"Kurtulurum!" diye bir şey yok, O kurtarırsa kurtuluruz."
•
"Hem Hazret-i Allah'ın rızâsını isteyip, hem de O'nun rızâsı mucibince hareket etmiyorsak, o rızâyı istememiz boş oluyor."
•
"Dikkat ederseniz biz her şeyi kendimize malederiz. Daha sonra da, eğer aklımıza gelirse "Hazret-i Allah böyle yaptı!" deriz.
Cenâb-ı Hakk'ın uyanık bulundurduğu kimseler ise, herşeyin izn-i irade ile olduğunu çok iyi bildikleri için, O'nunla konuşurlar. Öyle bir hale gelirler ki; "ALLAH" derler ağızlarından ikinci bir kelime çıkmaz."
•
"Şeriat ağaç, dalları tarikat, yaprakları marifet, meyvesi hakikattir."
•
"Nefisle ruhun mücadelesini size şöyle arzedelim.
Vücudun bir kısmında müslüman askeri bir kısmında yunan askeri var, birbiri ile harbediyorlar. Hangisi kazanırsa merkez olan kalbi işgal eder ve bütün vücudu hükmü altına alır."
•
"Kalbimizi gayrıya çevirdiğimiz zaman, Cenâb-ı Hakk şeytana izin veriyor, o da kalbimizi meşgul ediyor. Cenâb-ı Hakk'a sığınırsak, bizi kurtarır. Diğer muhabbetleri çıkarıp kendi muhabbetini koyar."
•
"Geçen gün dünyanın bir köşesini gösterdiler. "Şu sizin canla sevdiğiniz dünyanın aslı ve mahiyeti budur." dediler.
Allah Allah dedik, biz insanlar ne kadar gafiliz. Halbuki yarından emin değiliz, her an göçmeye mahkûmuz. Böyle iken dünyaya kökleşmeye çalışıyoruz."
•
– İzin verirseniz bizim orada da umumi derslere başlamak istiyoruz.
– Nasıl isterseniz öyle yapın. Siz izinli ve serbestsiniz. "İzinlisiniz" demek dahi bize kaba geliyor. Nasıl münasipse öyle yapın.
•
"Hakk yolunda muhabbet bile kalın bir perdedir. Niçin? Sen varsın ki muhabbet ediyorsun. Muhabbet edeceğine yok olsana. Burası nefsin işine gelmiyor, süzülemiyor daha doğrusu. Süzülse, bakacak ki O var. O'nu görmüş ve O'nu bilmiş olacak.
•
"Hakikati bilmediğimiz için hep tesadüfler üzerinde duruyoruz. "Geldi, gitti, tesadüf etti!" diyoruz. Halbuki her şey Hazret-i Allah'ın takdir ettiği gibi olur. Hiçbir hâl ve hareket hiçbir söz yoktur ki, onu ezelden takdir filminin içine dahil etmesin."
•
"Birgün bir maksatla İstanbul'a gelmiştik. Bir zât-ı muhteremle bir vesile ile görüşmek icabetti. Baktıkki debdebe içinde yaşıyorlar. Her şeyleri ayaklarının altında. Meselâ yüzbinlere baliğ olsa bile, bir müride; "Sen zenginsin, buraya bir kalorifer yap." Diye gayet rahat söyleyebiliyorlar. Allah'ımız şükrümüzü arttırdı. Hazret-i Allah fakire efendilikten değil, kölelikten zevk duyurmuş. O'nun her kuluna hizmet ve hürmet etmekten haz duyurmuş. Onların tutumları bize çok ters geldi. Allah'ımıza çok şükrettik. "Sen bunu sevdirmeseydin, duyurmasaydın bilmezdim." Hazret-i Allah fakire hizmeti sevdirmiş, her türlü debdebeden uzak tutmuş.
Bunu asla onları tenkit için söylemiyorum. Sahibimin şükrünü artırdığını ifade etmek istiyorum. Çünkü Mevlâ nasıl ve ne şekilde tecelli etmişse o öyledir. Bu kölesine de bunu ayırmış bunu sevdirmiş. Elhamdülillâhi Rabb'il-âlemin.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi, biz herhangi bir kimsenin Allah yolunda çalışmasından zevk duyarız. Onu bir kardeş, bir arkadaş, bir yardımcı olarak kabul ederiz. Mühim olan Ümmet-i Muhammed'den bir kişinin fazla irşad edilmesidir. Cemaatimiz değil, cemaat... Allah'ımız bize bunu çok sevdirmiş. Mürid kadar mürşid olsun isteriz. Müridim çok olsun, müridim kaçmasın gibi düşünceler bize yabancı gelir."
•
"Hazret-i Allah ne ki emretti ise yapalım. Nedenleri üzerinde durmayalım. Çünkü akıl mahlûktur, hikmetleri hemen kavrayamaz. Akıl ile beraber şeytan da girer ve o işi bozar."
•
"Nefis maddi menfaatlere aktığı gibi, manevi rütbe ve makamlara da akar. Halbuki bunlar çocuk oyuncağı mesabesindedir. Ehl-i hakikat rızâdan maada hiçbir şeye kıymet vermez.
•
"Hazret-i Allah bizi ne güzel yarattı ve güzel gönderdi. Bizim bu güzelliğimizi muhafaza edebilmemiz için güzel işler yapmalıyız. Güzel işler güzellik getirir ve insanı güzele götürür.
Fakat insan güzel geldiği halde, güzel işler işlemezse çirkin olur. Çirkin olan güzele gidemez, güzele giden yolu kaybeder.
Onun için kötü işlere dalmamamız, kirlenmememiz gerekiyor."
•
"İnsan iyilerle görüşür, iyilere karışırsa, kötülerden ve kötülüklerden ayıklanmış olur."
•
"Ey âlemlerin Rabb'i! Bütün iyilikler sendendir. Bütün kötülükler bizdendir. Bu iyiliklerden ötürü sana sonsuz şükürler olsun.
Ey âlemlerin Rabb'i! Benim kalbimi temizle, rızâna mucip iş ve harekette bulundur ve ölümümü kolaylaştır."