Ertesi gün Ebrehe Kâbe-i muazzama'yı yıkmak için ordusunu ve filini, gösterdiği yöne tevcih etti.
Ancak önde yürüttüğü büyük fil, olduğu yere çöküp hareket etmedi. Ucu kancalı sopalarla ne kadar vurdularsa da bir türlü yerinden kımıldatamadılar. Ne kadar zorladılarsa da başaramadılar. Büyük bir gürz ile başına vurdular yine kalkmadı. Güneye, kuzeye ve doğuya doğru çevrilince gidiyor, Mekke-i mükerreme'ye doğru çevrilince çöküyordu.
Nitekim Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Kasvâ adlı devesi Mekke-i mükerreme yakınlarında çökünce:
"Kasvâ'ya, file mâni olan mâni oldu." buyurmuşlardı.
Sonra Allah-u Teâlâ'nın ezeli iradesi gerçekleşti, tam Mekke-i mükerreme'ye girmek üzere bulundukları bir sırada üzerlerine deniz tarafından kırlangıca benzer bölük bölük kuşlar sevketti.
Ebâbil adındaki irili ufaklı, hortumlu ve peçeli, siyah, yeşil, beyaz renklerdeki bu kuşlar, biri gagasında ikisi ayakları arasında olmak üzere üçer taş taşıyordu. Sürüler hâlinde Ebrehe'nin ordusunu yukarıdan kuşatıp attıkları taşlarla ölüm yağmuruna tuttular.
Bu taşlar kime isabet ediyorsa, vücudu hemen çürümeye başlıyordu. Çok geçmeden altmış bin kişilik ordu delik-deşik olup mahvoldu. Aynı âkıbete uğrayan Ebrehe canını zor kurtarıp Yemen'e döndü ise de, parça parça olan etleri çürüyerek feci şekilde öldü.
Mekke-i mükerreme'den Yemen'e kadar bütün yollar, ilâhî azaptan kaçmaya çalışan Habeşliler'in cesetleriyle doldu.
Allah-u Teâlâ çabalarını boşa çıkardı, yaratıkların en zayıfı ile onları kahr-ü perişân etti, köklerini kazıdı, onların bu kıssasını ibret almak isteyenler için kıyamet gününe kadar bir ibret vesilesi kıldı.
Mekkeliler ölenlerin üzerindekilerden ve yanlarında getirdikleri şeylerden pek çok mal elde ettiler.
Bu hadiseden sonra diğer Arap kabileleri Kureyş'e saygı duymaya, ve onlara: "Ehlullah" demeye, Allah'ın himayesinde olduklarını söylemeye başladılar.
Allah-u Teâlâ Kur'an-ı kerim'inde Ebrehe ve ordusunun başına gelenleri Fîl sûre-i şerif'inde şöyle haber vermektedir:
"Resul'üm! Görmedin mi Allah (Kâbe'yi yıkmaya gelen) fil sahiplerine ne yaptı?" (Fîl: 1)
Bu haber sana ulaştı değil mi?
Âyet-i kerime'de Ebrehe'nin ordusuna "Fil arkadaşları" mãnâsına gelen "Ashâbü'l-fîl" denilmesi, Kâbe-i muazzama'yı yıkmaya cüret edenlerin hayvandan daha aşağı birer ahmak olduklarına işaret eder. Çünkü onlar Beytullah'ı yıkmak isterlerken, fil o yöne gitmekte direnmiştir.
Resulullah Aleyhisselâm bu Sûre-i şerif'i okuduğu zaman, hadiseyi görenlerin bir kısmı hâlâ hayattaydı.
"Onların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı?" (Fîl: 2)
Tabiatıyla bu bir ilâhî cezadır ki, haddi aşan bir kavmi yok etmiş, düzenlerini boşa çıkarmış, tuzaklarını başlarına geçirmiş, insanların emniyet yeri olan Beyt-i atik'i tahriplerinden korumuştur.