Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
GÜNDEM - "Yerel Yönetim Reformu" Adı Altında PKK'nın Önünü Açmayalım! - Ömer Öngüt
"Yerel Yönetim Reformu" Adı Altında PKK'nın Önünü Açmayalım!
GÜNDEM
Uğur Kara
1 Ağustos 2012

 

"Yerel Yönetim Reformu" Adı Altında
PKK'nın Önünü Açmayalım!

 

Akşam Gazetesi 23 Temmuz tarihli sayısında "Yerel Yönetimler Reformu" adı altında hükümet partisi tarafından bir rapor hazırlandığını duyurdu. Buna göre yerel yönetimlere vergi ve harç koyma, kendi memurunu atama gibi yetkiler verilmesinin, il belediye başkanlarının adeta vali yetkileriyle donatılmasının önerildiğini haber verdi.

Kabul görmesi şüpheli bir rapor olmakla beraber PKK'yı muhatap alan görüşmelerin vukuu, bu rapordaki bazı düşüncelerin yaygınlığına delil oluşturuyor.

Bu gibi fikirler Osmanlı'nın "Eyalet sistemi" ile yönetildiği, bu sistemin çok başarılı olduğu ve onu taklit eden Amerika gibi ülkelerin de aynı başarıyı yakaladıkları gibi yanlış bir ön kabule dayanıyor.

Ancak bu çok eksik ve çok nakıs ve Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar sebebiyle çok büyük tehlikeleri haiz bir değerlendirmedir.

Bir defa Amerikan eyalet sistemi Osmanlı örnek alındığı için uygulanmış bir sistem değil. Bilakis Amerika Birleşik Devletleri; Amerikan kıtasındaki İngiliz kolonilerinin birleşerek İngiltere'ye karşı bağımsızlık savaşı vermeleri ve bunun sonucunda birleşik bir devlet kurmaları neticesinde doğmuştur. Osmanlı'dan eyalet sistemini alalım diye değil. Yani merkezden yerele değil, yerelden merkeze bir yetki devri ve birleşme sözkonusudur. Osmanlı'dan aldıkları bir şey varsa o da merkezî otoritenin dirayeti, yetkinliği, teşkilatlanmasıdır. Bunu da inceleyerek kendi sistemlerine adapte etmiş, uydurmuşlardır, kopya çekmemişlerdir.

Türkiye'de yerel düşünerek millî projeler üretme yetkinliğine sahip birçok yetişmiş değerimiz varken, medyada Amerikan, Avrupa, İsrail güdümlü düşünerek proje üretenlerin fikirleri bol bol yer bulduğu için, bu gibi fasit fikirlilerin görüşleri sanki genel kabul gören, genel doğrular gibi algılanıyor. Böyle böyle, yavaş yavaş Türkiye belli bir kıvama sokuluyor, uçurumun kenarına yürütülüyor.

Bir defa güçlü bir devlet, büyük bir devlet; merkezî otoritesini durup dururken yerel otoritelere devretmez. Ya kuruluş aşamasında oluşan bir anlaşma ile veyahut merkezî otoritenin yetkinliğini ve gücünü kaybetmesi üzerine otorite devri gündeme gelir. Oysa Türkiye en güçlü bir vaziyette iken bunlar gündeme geliyor. Bunun sebebi; AB-ABD-İsrail güdümlü bir psikolojik savaşın etkisinde olduğumuzdan; bu gibi fikirlerin çok parlak fikirmiş gibi medyayı işgal edip böyle bir algı oluşturulmasından kaynaklanıyor.

Taşra teşkilatlarının ve genel olarak bürokrasinin hızlı hareket kabiliyetinin ve kendi kararlarını alabilmesinin önünü açmak başka şeydir, devletin egemenlik yetkilerinin yerel otoritelere devredilmesi ayrı şeylerdir. Bunlar karıştırılmamalıdır. Taşra teşkilatlarının, yerel yönetimlerin karar alma ve hareket kabiliyetini artırırsınız, ancak kontrol ve atama yetkisini elinizde tutarsınız, lüzumu halinde gerekli müdahaleyi yapmaya hakkınız olur.

Osmanlı, yerel yöneticilerin merkezî otoriteyi sarsıcı tarzda hareket etmesinden çok muzdarip olmuş, Osmanlı reformcuları merkezî yetkiyi kuvvetlendirmenin yollarını aramaya başlamışlardı. Birer Osmanlı bürokratı olarak yetişen cumhuriyet kurucuları da bu anlayışın bir devamı olarak merkezî otoriteyi kuvvetlendirmeye çalışmışlardır. Ancak dinde ve kültürde devrimci bir yaklaşım sergilemeleri idarî reformların etkisini zayıflatmış ve hüsn-ü kabulünü engellemiştir.

Uzun sözün kısası;

Devrimci zihniyetle yapılan bazı hataları düzeltmenin yolu yeni hatalar yapmak değildir. Veyahut güdümlü gruplara mensup kişilere muhalefet etmek demek, her söylediklerine zıt hareket etmek değildir. Klasik bir söylem olacak ama tekrar edersek: "Durmuş bir saat bile 12 saatte bir zamanı doğru gösterir."

Binaenaleyh halihazırda PKK uzantısı belediyelerin şu haliyle bile ellerinde olan yetkiler fazlasıyla sıkıntı oluştururken, bazı illerde belediye iş makinaları ile polisin karşısına çıktıkları acı bir vakıa olarak önümüzde dururken bunlara daha fazla yetki devrederek sorunu çözeceğini zannedenler iyi bilmelidir ki, çok büyük bir hata içerisindedir. Ortada PKK gibi bir sorun dururken ve bu sorun ortadan kaldırılmadan bırakın yetki devrini, mevcut yetkiler bile geri alınsa yeridir. Birisi çıksa da "Belediye Başkanlarını merkezden atayalım." dese belki gayet güzel bir fikir ortaya atmış olur.

Daha önce de söylediğimiz gibi muhatabımız insandır, sistem değil. Karşınıza insanlıktan nasibi olmayan bir terör örgütünü aldığınız müddetçe hangi sistemi getirirseniz getirin netice alamazsınız.

Unutulmamalıdır ki, bazı hatalı hareketleri -niyet ne kadar düzgün olursa olsun- tarih "İhanet" olarak kaydeder.


  Önceki Sonraki