Hakikat Yayıncılık - Muhterem Ömer Öngüt’ün Eserleri | Hakikat Dergisi | Hakikat Medya | Hakikat Kırtasiye
Arama Yap
Eğitim - Yunus Gösterisi - Ömer Öngüt
Yunus Gösterisi
Eğitim
Canan Büşra Kara
1 Temmuz 2012

 

Yunus Gösterisi

 

Merakla beklenen gün gelmiş, öğrenciler öğretmenleri ile, çocuklar anne-baba ve velileri ile gösteriyi izlemeye gelmişlerdi. Seyirciler öğretmenlerin ve görevlilerin yardımı ile seri bir şekilde havuzun kenarındaki tribünlere yerleşip yerlerini aldılar.

Heyecanlı bir şekilde beklerken, havuzun ortasındaki sahneden bir fon müziği eşliğinde sahneye, coşkulu bir spiker çıktı ve:

"Baylar ve Bayanlar! Hoooşgellldinizzz!" dedi. Ve programın akışını anlattı. İlk gösterisini yapmak için beyaz balinayı coşkulu alkışlar eşliğinde sahneye davet etti. Beyaz Balina yüzerek aynı anda da bir yüzgecini sallayarak "U" şeklindeki tribünün başından sonuna kadar böylece seyircisini selamladı. Birbirinden güzel hareketler yaparak, izleyicisinin beğenisini kazandı.

Ama sanki beğeni kazanmak hiç de umurunda değildi beyaz balinanın, onun tek derdi aç olan karnını doyurmaktı. Bunun için sahibi ona hangi görevi verirse, o görevini yerine getirir getirmez sahibinin yanına gidiyor ağzını açıyor ve eğitimcisinin ağzını taze ve leziz balıklar ile doldurmasını istiyordu. Hak ettiği balıklar ile karnı bir hayli dolan beyaz balina sahneyi 800 kg ağırlığındaki denizaslanı "Sara"ya devretti. Dev gövdesi ile küçük izleyicilerinin gözlerinin büyümesine sebep oldu, "Oooooo çok büyük öğretmenim!" dedirterek izleyicilerini hayretler içerisinde bıraktı.

O dev gövdesi ile eğitimcisinin bir dediğini iki etmeyip, çok büyük bir özveri ve gayret göstererek kendisinden beklenen bütün hareketleri eksiksiz ve hatasız sergiledi. Özellikle ağzına aldığı fırça ile tabiat resmi yapması küçük izleyicilerini hayretler içerisinde bıraktı. Çok şaşıran çocuklar: "Nasıl anlıyor ve yapıyor öğretmenim? Çok akıllı!" dediler.

O da balıkları hak etti ve böylece karnını doyurup sahneyi dünyadaki en sevimli hayvanlardan biri olan yunuslara devretti. İki yunus balığı seri ve çevik hareketler ile suyun dibinden yukarıya doğru yüzerek sudan çıktılar, havaya doğru zıplayarak havada ters takla atıp, salonun çatısından iplerle inen balonlara kuyrukları ile vurup tekrar o hızla suya atladılar.

Adeta nefes kesen bir gösteride yunuslardan birisi vazifesini eksik yaptı. Eğitimcisinin yanına yüzerek ümitle ağzına balık atmasını bekledi.

Ancak işte tam bu anda dedesinin yanında oturan küçük Hasan'ın yüreğini acıtan bir olay oldu. Eğitimcisi işini eksik yapan yunusun gözleri önünde, diğer yunusların ağzına üçer, dörder, beşer balık verdi. "Bana da, bana da ver." der gibi çaresizce ağzını açan yunusa ise balık vermedi.

Küçük Hasan elinde olmadan: "Ama bu haksızlık, yazık değil mi ona?" diyerek ayağa kalktı, "O'na da verseniz ne olur sanki?" diye bağırdı. Bütün gözler ve kulaklar dede ve toruna odaklandı. Dedesi şefkatle torununun başını okşayarak:

"İşte buna 'eğitimde tutarlılık' denir. Eğitimcilerin eğitimlerinde başarılı veya başarısız olmaları buna bağlıdır. Ödül ve cezayı doğru yerlerde kullanmak 'eğitimdeki başarı'nın sırlarından birisidir. Eğer şimdi sahibi o yunusa acıyıp, ona da balık verse, yunus balığı 'Benden istenilen davranışı yapsam da yapmasam da, nasıl olsa karnım doyuyor.' diye düşünür ve asla bir daha kendini zorlamaz ve sahibine itaat etmez. Ve böylece eğitimcileri de onları eğitemez, bizler de böyle güzel etkinlikleri asla izleyemeyiz." deyip küçük torununu alnından öptü. Dedenin bu güzel açıklamasından, anaokulundan gelen öğretmenler, çocukları ile gelen anne ve babalar da derslerini almışlardı.

Kıssadan hisse; Hazret-i Allah tarafından bize tertemiz emanet edilen göz bebeklerimizi, öpüp de doyamadığımız çiçeklerimizi, artık "gözle terbiye" edemiyorsak; bir yerlerde duygularımıza yenik düşüp, "tutarlı" olamamış ve tavizler vermeye başlamışız demektir.


  Önceki Sonraki